YURTTAŞLAR YİNE ATASINA KOŞACAK
Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında olduğu gibi yurttaşlar bu kez 10 Kasım da Atasına koşacak. Gözler ise yine İktidar Partisinde. İktidar partisi ise Kızılcahamam’dan yeni çıktı. Önlerinde ise 15 günlük Ankara dışına çıkma yasağı var. Malum gündemde ise Oslo’da mutabakata varılan Eyalet Sistemine geçiş yasası olan Bütün Şehir Yasasının Mecliste görüşülmesi var. Başbakan Milletvekillerine Kızılcahamam da yeteri kadar konuyu anlatamamış olacak ki 15 günlük süreç içinde Milletvekillerine Ankara dışına çıkma yasağı getirdi. Eğer AKP Milletvekilleri halen Bütün şehir Yasasına ısınamamışlarsa Meclis çatısı altında olsalar ne yazar olmasalar ne yazar. Yerel Seçimlerin erkene alınmasına onay vermeyen Milletvekilleri aynı tavrı Bütün Şehir Yasasının oylamasında da göstermezler mi? Bu durumda Başbakan’ın Ankara dışına yasak getirmesi AKP Milletvekillerinde olumlu tepki vereceği şüphelidir. Zaten Başbakan bu yüzden yasak getirmiyor mu? Yasaklar ne için vardır? Tabi ki delinmek için. Başbakan övüne övüne bahsettiği 10 yıllık iktidarında artık maalesef delikler açılmaya başlamıştır. Başbakan’ın kendi deyimiyle gemi su almaya başlamıştır. Su alan gemiyi de ne derece tamir edilebilirsiniz ki?
Yerel seçimlerin öne alınması girişimlerinden başarısız olan Başbakan bakalım bu sefer Bütün Şehir Yasasını çıkarabilecek mi? Bu konuda kongresini tamamlayan Milliyetçi Hareket Partisinin destek vermesi muhtemeldir ancak Milliyetçi Hareket Partisinin Milletvekilleri de aynı görüşte olup olmadıkları pek belli değil. Bahçeli’ye sorarsanız o çoktan hazır durumda. Kongresini yeni atlatan Bahçeli rahatlamış durumda. Belki de Başbakan Bahçeli’nin desteğini alabilmek için MHP Kongresini bilerek bekledi. Eğer MHP’nin kongresi öncesi yasa çalışmaları başlamış olsaydı Bahçeli’nin seçilmesi zora girebilirdi. Kongreyi atlatan Bahçeli şu an artık rahatlamış durumdadır. Yani Bahçeli Başbakan’ın çıkaracağı Bütün Şehir Yasasına destek vermek için hazır durumdadır.
Başbakan her ne kadar MHP’nin desteğini almış görünse de son günlerde aldığı mağlubiyetler nedeniyle moralinin pek de yerinde olduğunu sanmıyorum. İşte yaver Davutoğlu’nun Suriye Ulusal Konseyi’nin durumu ortada. Ta okyanus ötesinden Davutoğlu aşkına çakmaya gelen Clinton artık yok. Clinton artık bundan böyle başka Dışişleri Bakanlarına çakacak. Bizim Davutoğlu’nun elleri boş kalacak. Kolay değil tabi. Bu zamana dek arkada Clinton desteği ile komşu ülkelere caka satmak iyiydi. Şimdi ise gün geldi devran döndü. Clinton artık Suriye savaşını kaybeden Davutoğlu’nu boşladı. Ne kadar üzücü değil mi?
Suriye politikası iflas eden Başbakan bakalım bundan böyle ne yapacak? Havadan Suriye’ye giden Rusya uçaklarını eskiden olduğu gibi yine indirebilecek mi? Başbakan bırakın uçak indirmeyi bundan böyle artık helikopter bile indiremez. Özgür Suriye Teröristlerinin Hatay’a atmış olduğu toplara yine aynı şekilde karşılık veremez Uygulamış olduğumuz politikaların neticesinde Suriye Devlet Başkanı halen ayakta duruyor. Defalarca ömür biçilmesine rağmen Esat halen düşmanlarını çatlatırcasına ayakta kalmaya devam ediyor. Esat İşin açıkçası da Birleşmiş Milletlerden de puan topluyor. Geçenlerde teröristlerin Suriye askerlerinin kurşuna dizmesi uluslararası kamuoyunda büyük tepkilere yol açmıştı. Esat bile bu tür bir katliam yapmamıştı. Bizimkiler Esat halkına katliam yapıyor diye çırpınırken kimlerin katliam yaptığını uluslararası kamuoyu görmüş oldu. Bizimkilerden ise çıt yok. Eğer katliamı yapan Esat olsaydı çoktan yine tam tam sesleri çalınmıştı. Artık olanları uluslararası toplumlar görmeye başladı. Bizimkilerin yalanı da böylece ortaya çıkmış oldu. Ne demişler ‘’Yalancının mumu yatsıya kadar yanar’’İşte bizim geldiğimiz nokta budur.
Tüm bu olup bitenlerden sonra Yurttaşların Cumhuriyet Bayramını tüm yasaklara rağmen 29 Ekimde Ulus’ta coşkuyla kutlaması Başbakan’ı moralini bozmuştu. Şimdi sırada Atamızın ölüm yıldönümü olan 10 Kasım anma günü var. Yurttaşlar şimdiden tekrar Ankara yolunda. Başbakan’dan ise şu ana dek pek ses çıkmadı. Eminim şu an yasakların getireceği tepkiyi ölçmeye çalışıyorlardır. Artık barikatlar bir defa aşıldı.29 Ekim de barajları kimin kaldırdığını araştırırlarken bir gerçekle karşı karşıya geldiler. Barajları halkın coşkusu kaldırmıştı. Bu çoşku karşısında değil polis barikatları tanklar gelseydi yine aşılacaktı. İşte böyle bir atmosferde 10 Kasım’da Atamızı anacağız. Atamızın önünde saygıyla ve sevgiyle eğiliyoruz.09.10.2012
SAİT BALCI