YENİLGİLERİ İÇSELLEŞTİRMİŞLER
Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki değişim sancılarını yazılı ve görsel basından muhakkak suretle takip ediyorsunuzdur. Bu nedenle ayrıntılara pek fazla girmeyeceğim. Ancak geçen hafta Kılıçdaroğlu’na destek olmak için 59 İl Başkanı ile 129 Milletvekilinin tutumunu yazmalıyım. Daha da doğrusu her seçim yenilgisinden sonra Erdoğan’ın seçim zaferini kutlamak için yaptığı balkon konuşmasından sonra zor da olsa kameraların karşısını geçerek ağlamaklı bir ses tonuyla seçim değerlendirmesi yapmak zorunda kalan ve en son seçim yenilgisinden sonra da iki üç gün ekranlara çıkamayan Kılıçdaroğlu’nun acizliğini yazmak zorundayım. Çünkü bu durum öyle kolay kolay geçiştirilebilecek bir durum değil.
O halde başlayayım. Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili genel seçimlerinin ardından Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçim yenilgisini enine boyuna değerlendirmesi gerekiyordu. Bu değerlendirmeyi de öncelikle de il ve ilçe örgütleri tarafından başlatılması gerekiyordu. Ancak il ve ilçe örgütleri bu konuda genel merkezden talimat beklerler. Aslında il ve ilçe örgütleri bu değerlendirmeyi Danışma Kurulu adı altında genel merkezden herhangi bir talimat almadan da yapabilirler. Ancak il ve ilçe başkanlıkları bu konu da genel merkez ile ters düşmemek adına bu toplantılar için talimat beklerler. Genel merkez de ne zaman uygun görürse bu toplantıların yapılmasına yeşil ışık yakar. Ancak genel merkez yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği genel seçimlerinin ardından henüz yeşil ışık yakmamış olacak ki; bu tür toplantılar henüz başlamadı. ‘’Ne zaman başlar’’ diye sorarsanız doğrusunu söylemek gerekirse, ben de bilmiyorum. Çünkü genel merkez bu yenilginin altından daha henüz kalkabilmiş değil. Seçim yenilgisinin geçiştirebilecek durumda da değiller. Koltukları da bırakmak istemiyorlar. Anlayacağınız genel merkez şu an ayak sürüyor. Olağanüstü kurultay talepleri de işte böyle bir ortamda başladı.
Olağanüstü Kurultay talep eden partililerin birçok haklı gerekçeleri var. En büyük gerekçeleri ise dokuz defa seçim kaybeden ve hayatında Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanlığı seçimi haricinde bir tane bile seçim kazanamamış bir partili ile yola devam edilemeyeceğidir. Cumhuriyet Halk Partisi’ni geçim kapısı olarak gören MYK üyelerinin seçim kazanma noktasında hiçbir varlık gösteremedikleridir. Anlayacağınız Cumhuriyet Halk Partisi’nde Kılıçdaroğlu’nun ‘’ parti de çok büyük değişim olacak’’ dediği gibi değil, gerçek anlamda Kılıçdaroğlu ve MYK üyelerinin de değişeceği bir yeni yapılanmaya ihtiyaç olduğudur. Ancak bu ihtiyacı partinin tavanı bugüne kadar sürekli görmezden geldi ve halen daha aynı tavır içindeler. Onlara göre parti en iyi bir şekilde temsil edilmektedir. Seçimler de de gereken çalışma yapılmaktadır. Ancak halk Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy vermemektedir. Bu konu halk bilinçsizdir. Ama bir gün bu halk Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy verecektir. Ancak o zaman ne zaman gelecek, bilen yok. Onlara göre bütün sorun budur. Burada onlara sorulması gereken önemli sorular var. Bu sorulardan en önemlisi de İktidar partisi bu bilinçsiz halktan on altı yıldır oy alıyor da Cumhuriyet Halk Partisi’nin ne den oy alamadığıdır. Bugüne kadar Kılıçdaroğlu ve MYK üyeleri bu soruya yanıt aramaya çalışmış olsaydılar eksiklerini mutlaka görürlerdi. Gerçek anlamda bir özeleştiri de yapmış olsaydılar şimdiye değin partinin önünü açmış olurlardı. Ancak Kılıçdaroğlu dâhil MYK üyelerinin böyle bir dertleri yok. Çünkü onlara göre partiyi en iyi bir şekilde onlar temsil ediyorlar. Bu yüzden değişime gerek yok. Zaten İl Başkanlarından sonra açıklama yapan 129 milletvekili de ‘’Olağan üstü kurultaya gerek yok’’ dediler.
Olağanüstü Kurultay süreci için imza toplama aşaması devam ederken 59 İl Başkanı ile 129 Milletvekilinin ‘’ Olağanüstü kurultaya gerek yok’’ açıklamasını siz nasıl değerlendiriyorsunuz bilemiyorum ama ben bu açıklamayı acizliğin bir göstergesi olarak görüyorum. Çünkü partinin tüzüğüne göre kurultay delegelerinin bir fazlasının imzası ile olağanüstü seçime gidilebiliyor. Eğer parti bu imzalar ile olağanüstü kurultaya giderse Kılıçdaroğlu dâhil MYK üyelerine de yol görünecek. Kılıçdaroğlu’nun İl Başkanlarına ve Milletvekillerine acelece açıklama yaptırmaları da bu yüzdendir. Bu açıklama ile de daha henüz imza vermemiş olan kurultay delegelerine örgütlerin genel merkezin arkasında olduğu izlenimi verilmek istenmiştir. Dolayısıyla daha henüz imza vermemiş olan kurultay delegelerine aba altından sopa gösterilmiş oldu. İmza verenlere de daha zaman varken imzalarını çekmeleri yönünde baskı kurulmuş oldu.
Olağanüstü Kurultayı toplama sürecini baltalamak maksadıyla açıklama yapan 59 il Başkanı ile 129 Milletvekilinin ruh hallerini tahmin edebiliyor musunuz? Biraz da bu konuya değineyim. Öncelikle bir tespit yapayım. Bugüne kadar hiçbir seçim zaferi olmayan bir genel başkanı destelemek, onu koltuğunda oturmaya devam etmesini sağlamak ancak seçim yenilgilerini içselleştirmek ile mümkün olabilir. Genel merkez ile MYK üyeleri seçim yenilgileri almalarına rağmen koltuklarından kalkmak istemiyorlar. Çünkü bu yapının en başta özelliği budur. Eğer bu yapı bugüne kadar alınan seçim yenilgilerinden bir gram da olsa üzülmüş olsaydılar, ders çıkarmış olsaydılar bugüne kadar bir öz eleştiri yapıp oturmuş oldukları koltuklardan kalkarlardı. Partinin önünü açarlardı. Kılıçdaroğlu dâhil bu yapı bugüne kadar böyle bir tavır içine girmemiş ise bilin ki; bu yapının ülkenin geldiği durum ile uzaktan yakından alakası yoktur. Partinin koltukları da ülkenin gidişatından daha önemlidir. Yani bu yapıyı alınan seçim yenilgilerinden çok koltuklarını kaybetme durumu endişelendirir. Yani bu yapı seçim yenilgileri içselleştirmişlerdir. Seçim yenilgilerini normal görmeye başlamışlardır. Eğer içlerinde biraz da olsa iddia varsa onu da kaybetmişlerdir. Artık onlar için önemli olan seçim yenilgileri değil, koltukları kaybetme riski önemlidir.
59 İl Başkanı ve 129 milletvekilinin ‘’ Olağanüstü kurultaya gerek yok’ açıklamalarından bir daha da anlıyoruz ki; Kılıçdaroğlu dâhil MYK üyeleri seçim yenilgilerini ne kadar içselleştirmiş iseler 59 il Başkanı ve 129 Milletvekili de o kadar içselleştirmişler. Onlar da seçim yenilgilerinden çok koltuklarının derdine düşmüşler. Yoksa 59 İl Başkanı ve 129 Milletvekili yapmış oldukları açıklamalardan evvel takınacakları tavırları öncelikle örgütlerine sorarlardı. Örgütlerinden alacakları izlenimlere göre açıklama yaparlardı. Eğer bu 59 İl Başkanı ve 129 Milletvekili ortak açıklama yapmadan evvel örgütlerine danışmış olsaydılar eminim bu açıklama için bu kadar sayıyı yakalayamazlardı. Ne dersiniz? Yanılıyor muyum?
Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçilmiş kurultay delegelerine genel merkez tarafından yapılmakta olan baskılar olağanüstü kurultay sürecini baltalayıp baltalayamayacağı artık bugün belli olacak. Eğer genel merkez kurultay delegelerinden bazılarına olağanüstü kurultay çağrısına imza vermeleri yönünde talimat vermiş ise ve imzalar bu delegeler ile tamamlanıyor ise bugün bu delegeler imzalarını geri çekeceklerdir. Dolayısıyla olağanüstü kurultay süreci de burada bitecektir. Ya da genel merkez olağanüstü kurultayın genel merkeze yakın olan delegelerin vereceği imzalar sayesinde yapılabileceğini görüyorsa, imza topla sürecine destek veren delegelere imzalarını çektirmeyebilirler. Çünkü kendi kontrollerinde yapılabilecek olan olağanüstü kurultaydan korkmalarına gerek yoktur. Genel merkez bu sayede muhalifleri tekrar yenilgiye uğratacağı için olağanüstü kurultayı toplama girişimini engellemez. Çünkü muhalifler ne kadar olağanüstü kurultayın toplanması için çalışıyorlar ise bir o kadar da genel merkez imza toplama sürecinde delegelere baskı uyguluyor. Cumhuriyet Halk Partisi’ni olağanüstü kurultaya götürmek için yoğun çaba sarf eden muhaliflerin topladıkları imzalar eğer salt değişimden yana tavır koyan delegelerden oluşuyor ise hiç kuşku yok ki parti olağanüstü kurultaya gider. Yapılacak olan seçimli kurultaydan da muhalifler adına tek aday çıkarsa sekiz yıldan bu yana partinin başına çöreklenmiş olan Kılıçdaroğlu dâhil başarısız yapı değişir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin de önü açılır. 30.07.2018