YENİ SEÇİM YASASI VE CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞI
Yeni seçim yasasının TBMM’de kabul edilmesiyle beraber siyasi partilerin kurmuş olduğu seçim ittifaklarının da bir önemi kalmadı. Çünkü ülke barajı % 10’dan % 7’ye indi ama % 7 ülke barajının altında kalan siyasi parti ittifaka katılmış olsa bile milletvekili çıkaramıyor. Daha açıkçası milletvekili çıkaracak olan siyasi partinin kendi başına % 7 seçim barajını aşması gerekiyor.
Meseleyi Millet İttifakı açısından değerlendirecek olursak, yeni seçim yasasının Millet İttifakına katılacak olan siyasi partilerin kendi başlarına çıkaracakları listelerle milletvekili çıkarmalarını engellediğini görüyoruz. Çünkü kabul edilen seçim yasası ile Millet İttifakına katılacak olan Demokrat Parti, Gelecek Parti, Deva Partisi ve Saadet Partisi ülke barajı olan % 7’yi aşamayacaklarından dolayı milletvekili çıkaramayacaklar. Bu durumda milletvekili adaylarını Cumhuriyet Halk Partisi veya İyi Parti listelerinden göstermek zorunda kalacaklar. Geçen seçimde Saadet Partisi ile Demokrat Parti aynı yöntem ile milletvekili çıkarmışlardı. Saadet Partisi Cumhuriyet Halk Partisi listesinden, Demokrat Parti ise İyi Parti listesinden milletvekili göstermişti. Bu seçimde İyi Parti seçim barajını aşamasa bile Cumhuriyet Halk Partisi ile ittifak kurmuş olduğundan güçlü olduğu bölgelerde milletvekili çıkarabilmesi mümkün olmuştu. Şimdi bu seçenek ortadan kalktı. Zaten AKP ile MHP’nin istediği de buydu. Amaç mümkün olduğunca Millet İttifakının milletvekili sayısını azaltmaktı. Zamanında veya erken yapılacak bir seçimde bu denklemin tutup tutmadığını göreceğiz. Ancak ilk başta kendi ittifakları açısından doğru bir seçim yapmış görünüyorlar.
MHP bu taktik ile seçim barajını% 7’ye düşürerek ittifaksız kendi başına seçime girmenin önünü açtı diyebiliriz. Çünkü MHP son dönemlerde artan hayat pahalılığı ve ülkenin geldiği durumdan dolayı rahatsızlık duyuyordu. Ayrıca AKP’nin sayesinde milletvekili çıkarması AKP’ye minnet duymasına sebep oluyordu. Oysaki Devlet Bahçeli kendi ayağı üzerinde durmak istiyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminde yine aday olması halinde Erdoğan’ı destekleyecek ama öte yandan da kendi başına ayakta kalarak hem meşruluğunu kanıtlamış olacak, hem de AKP’nin kendine göre yanlışlarını bundan böyle daha sık dile getirebilecek. Kim bilir belki de seçim sonrası eskiden olduğu gibi AKP’ye hodri meydan diyecek. Ancak AKP’nin sayesinde TBMM’ye girerse hodri meydan diyemez. Bu bakımdan MHP’nin kendi başına meclise girmesi için ülke barajının düşürülmesi gerekiyordu. Anketlere yansıyan oranlara göre de % 7 seçim barajı MHP için yeterliydi. Baraj daha da düşürülmüş olsaydı bu durum Millet İttifakına yeni katılacak siyasi partilere yarardı. Bu sebeple baraj ne çok yüksek, ne de çok düşük olmalıydı. Sonuçta seçim barajı % 7 oldu.
Yeni seçim yasasının Millet İttifakı açısından anlamı ise ittifaka yeni katılacak siyasi partilerin milletvekili listelerini Cumhuriyet Halk Partisi veya İyi Parti listelerinden göstermesine yol açacak. Çünkü her koşulda Demokrat Parti, Saadet Partisi, Gelecek Parti ve Deva Partisi’nin % 7 seçim barajını aşması mümkün değil. Bu durumda bu siyasi partilerin milletvekili listelerini Cumhuriyet Halk Partisi veya İyi Parti listelerinden göstermeleri gerekecek. Geçen seçimde Saadet Partisinin adayı Cumhuriyet Halk Partisinden, Demokrat Parti’nin adayı da İyi Parti listesinden seçilmişti. Bu seçimde yine benzer bir yol benimsenecek. Ancak özellikle Gelecek Parti ile Deva Partisi’nin milletvekili adaylarının hangi siyasi partinin listelerinden gösterileceği çok önemlidir. Normal koşullarda ittifak halinde kendi listelerinden milletvekili adayı gösterilmiş olsalardı sorun olmayacaktı. Ancak şimdi direk CHP veya İyi Parti listelerinden girmek zorundalar. Bu iki partinin milletvekili listeleri İyi Parti listeleri içinde yer verilirse bir sorun olmaz. Ancak listeler CHP listeleri içinde yer verilirse olumlu sonuç alınamaz. AKP’nin tabanından koparak partileşen bu iki siyasi partinin tabanı kendi adayları söz konusu olsa bile CHP’ye oy vermeyebilirler. Böyle durumlarda taban her zaman tavanın isteğini yerine getirmeyebilir.
Millet İttifakı şimdiden yeni seçim yasası ile ilgili çözüm çalışmaları yapıyor. Ancak ortada çok farklı uygulanacak bir seçenek yok. Bu partilerin milletvekili adayları ya Cumhuriyet Halk Partisi’nin listelerinden aday gösterilecekler, ya da İyi Parti’nin aday listelerinden aday gösterilecekler. Ya da bir kısmı CHP, bir diğer kısmı da her iki siyasi partisinin listelerine dağıtılacaklar. Başka bir seçenek yok.
İttifaka yeni katılacak siyasi partilerin sağ seçmene hitap ettiklerini var sayarsak en mantıklı yolun İyi Parti listelerinden aday gösterilmeleri olur. Sonuçta İyi Parti’nin baraj sorunu yok. Yeni seçim yasasında ittifakın önemi de kalmadığına göre Millet İttifakının devam etmesine de gerek yok. Seçime ittifak ile girilmesine de gerek yok. İyi Parti, Gelecek Parti, Deva Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’nin milletvekili adaylarını kendi listelerinde göstermek suretiyle bu partilerin milletvekili çıkarmalarına ve TBMM’de temsil edilmelerini sağlayabilir. Bu yöntem ile Cumhur İttifakının kurmuş olduğu tuzağı ancak böyle bozabilirler. Daha önce Cumhuriyet Halk Partisi Amiral gemisiydi. Şimdi İyi Parti 6’lı masanın yeni partileri için amiral gemiliğini üstlenebilir. Böylelikle 6’lı masanın Demokrat Parti, Saadet Partisi, Gelecek Parti, Deva Partisi’nin tabanı gönül rahatlığı içinde İyi Parti’ye oy vererek milletvekili adaylarını seçebilirler. Ancak bu taban kendi milletvekillerinin seçilme konusu da olsa Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy vermeyebilirler. Bu sebeple bu konu oldukça hassastır.
Millet İttifakı açısından bir başka hassas konu da Cumhurbaşkanı adaylığıdır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin ileri gelenleri her defasında adaylarının Kemal Kılıçdaroğlu olduğuna yönelik açıklama yapıyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu ise adaylarını 6’ lı masanın vereceğini söylüyor. Yani Kılıçdaroğlu topu 6’lı masaya atıyor, ancak 6’lı masada bulunan siyasi partilerin tamamının Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığına sıcak baktıklarını hiç sanmıyorum. Saadet Partisi, Gelecek Parti ve Deva Partisi’nin Genel Başkanları Kemal Kılıçdaroğlu’nu aday gösterseler bile, bu partilerin tabanları Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermezler. Bu durumu anlamak için alim filan olmaya gerek de yok. Ayrıca İyi Parti’nin ve Demokrat Parti’nin tabanlarının da Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vereceklerini sanmıyorum. Meclis oylamasında partilerine, Belediye Başkan adaylığında Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu’na oy veren AKP seçmeni de Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermez. AKP seçmeni Diyanet Akademi Yasasına verilen kabul oyuna rağmen Kılıçdaroğlu’na oy vermez. AKP seçmeni ancak ve ancak namazında niyazında bir adaya oy verir. AKP’nin ilk iktidara geliş dönemini hatırlayın. O dönemde seçim kazanabilmek için liberallere ve solculara da ihtiyaç vardı. O dönemin koşullarında şartlar böyleydi. Ancak şimdi kutuplaştırılmış bir seçmen kitlesi var. Bu sebeple bu seçim döneminin ruhuna uygun Cumhurbaşkanı adayı gösterilmesi gerekiyor.
Şu bir gerçek ki, Mansur Yavaş her ne kadar aday olmadığını söylese de milletin gönlünde potansiyel bir adaydır. Ancak Mansur Yavaş doğu kökenli seçmenlerden yeterli oranda oy alamayabilir. Mansur Yavaş’ın tek eksiği bu durumdur. Fakat Ekrem İmamoğlu’nun bugünün koşullarında oy alamayacağı bir kitle yok. Ekrem İmamoğlu her kesime hitap ediyor. Genç ve dinamik oluşu da ayrıca bir avantaj oluşturuyor. Ekrem İmamoğlu’na Gelecek Partisi, Deva Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Partisi’nin tabanları da oy verirler. Bugünün koşullarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koktuğu tek aday da Ekrem İmamoğlu’dur. Zaten Ekrem İmamoğlu’na sürekli baskı yapmalarının bir sebebi de budur.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun artık şapkasını alıp önüne koyma zamanı geldi. Çünkü ülke bir seçim daha kaybetmeyi kaldıramaz. Erken veya zamanında yapılacak bu seçim de kaybedilirse bunun telafisi asla kolay olmayacak. Dolayısıyla bu seçim kişisel hırs ve egoya heba edilemeyecek kadar önemlidir. 21.04.2022