Makaleler

TELE KULAK İKTİDAR

sait-balci13 Ağustos Salı günü Hürriyet Gazetesi, Cumhuriyet Halk Partili Milletvekillerinin dinlenip fişlediğini haberleştirip manşete çekmiş. Benzer bir haber daha önce Taraf gazetesinde de yer almıştı. Taraf Gazetesi Cumhuriyet Halk Partili işadamlarının dinlenip fişlendiğini haberleştirmişti. Siyasi iktidarın bırakın Ana Muhalefet Partisini, yavru muhalefet partisi de dahil tüm siyasi partileri dinlediği yeni bilinen bir gelişme değil. Siyasi iktidar neredeyse tüm vatandaşları dinliyor diyebilirim. Ergenekon ve Balyoz Davasından hüküm giyen yurtseverler önce dinlenip sonra tutuklanmadılar mı? Aslında dinlemeler hukuken mahkeme kararı ile olması gerekiyor. Ancak hukuka göre hareket eden bir irade yok ki ortada. Bu ülkede dinleme ve fişleme ne olur ne olmaz mantığına göre yapılıyor. Dinleme emrini kim veriyor? Elbette siyasi iktidar. Yani siyasi iktidar, devletin bir kamu kuruluşunu siyasi çıkarları uğruna sonuna kadar kullanıyor. Sonrasında ise yargı devreye giriyor. Böylelikle dinlemelere yasal kılıf uydurulmuş oluyor. Eğer dinlenen kişi telefonda siyasi iktidar aleyhine birkaç cümle sarf etti ise yandı. Bu durum ilerlemiş demokrasimize göre büyük bir suç teşkil ediyor. Önce bayatlamış nedenlerden dolayı tutuklama geliyor, ardından el konmuş hard disklere önceden virüs yoluyla gönderilmiş mailler ortaya çıkarılıyor. Emanete alınan cep telefonlara sakıncalı kişilere ait telefon numaraları yükleniyor. Sonra artık savcılık makamı tarafından Ergenekon Davası ile mi ilişkilendirilirsiniz yoksa Balyoz Davası ile mi ilişkilendirilirsiniz orası pek belli değil. Ancak genel bir ayrım olarak eğer asker kökenli iseniz Balyoz Davası ile, sivil kökenli iseniz Ergenekon Davası ile ilişkilendiriliyorsunuz. Genel kanı bu. Bundan sonrası ise artık tam bir macera. Ortada ne bir özgürlük kalıyor ne de bir hukuk. Suç delilleri açısından dava dosyalarının inceliğine kalınlığına bakılmıyor bile. Kim daha çok siyasi iktidarı üzmüşse en çok cezayı da o yurtsever alıyor. Bugüne kadar böyle oldu, bugünden sonra da herhalde yine aynı olur.

Hürriyet Gazetesi, Cumhuriyet Halk Partili Milletvekillerinin dinlenip fişlendiğini hangi cesaretle yazıp manşete çekmiş doğrusu pek anlam veremedim. Hani bu gazeteler toptan yandaş gazete oldular ya o yüzden. Demek ki içlerinde halen akıllanmamış yazarlar var. Durum onu gösteriyor. Gazetenin künyesindeki genel yayın yönetmenine baktım. Künyede Enis Berberoğlu ismi yazılıyor. Daha önce de Erdoğan Demirören’in gazetesi olan Milliyet Gazetesi, ‘’kedi oğlu fare olup’’ İmralı tutanaklarını yayınlamışlardı. Sonrasında da olanlar olmuştu. Başbakan ‘’batsın sizin gazeteciliğiniz ‘’diyerek son noktayı koymuştu. Söz konusu durum Hasan Ağbi, üzerinde patlamıştı. Şimdi de Hürriyet Gazetesi siyasi iktidar tarafından verilen talimatla Cumhuriyet Halk Partili Milletvekillerin dinlenip fişlendiğini haberleştirmiş. Bakalım bu sefer de Hürriyet Gazetesi eleştiri oklarını üzerine çekecek mi? Başbakan’ın hışmına uğrayacaklar mı? Daha doğrusu kulakları çekilecek mi? Birkaç gün sonra durum belli olur.

Siyasi iktidarın deyim yerindeyse dinlemediği muhalif kalmadı desek yalan söylemiş sayılmayız. Hani Amerika’dan bile ileride olan demokrasi ile yönetiliyoruz ya o yüzden. Eskiden siyasi iktidar partilerinin bu türde rezaletleri ortaya çıktığı zaman istifa ederlerdi. İstifa mekanizması da zaten böyle durumlar için vardır. Böyle bir durumda dinlemeyi ve fişlemeyi yapan kurumun başında olan bürokratın istifa etmesi gerekir. Dinleme ve fişleme haberi basında medyada yer aldı mı? Evet aldı. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, fişleme belgelerinin ellerinde olduğunu söylüyor. Dinleme ve fişlemeye kaldığı yerden devam mı etmek gerekiyor yoksa Cumhuriyet Halk Partili Milletvekillerinden özür mü dilenmesi gerekiyor? Açıkçası ben kişisel kanımı sizlerle paylaşayım. Siyasi iktidar zaten ülkeyi yönetemez hale geldi. Bir de şimdi Mısır sorunu ortaya çıktı. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı deviremeden Mısır yönetemeyen Mursi devrildi. Dert bir tane iken şimdi oldu iki tane. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu sanki kendi ülkesinde demokrasi varmış gibi şimdi Mısır’da Mursi’yi görevden alan orduya verip veriştiriyor. Mursi’nin görevden alınmasına sessiz kalan Avrupalı ve Arap ülkelerine verip veriştiriyor. ’’Haklarını aramak için meydanlara çıkan halka müdahale edilmezmiş’’. Bunu bizim Dışişleri Bakanımız söylüyor. Şimdi Dışişleri Bakanımıza, o halde Gezi Parkı ve Taksim eylemlerine katılan vatandaşlara neden müdahale ettiniz diye sormak gerekiyor. İşte ülkenin gündemi gördüğünüz üzere yoğun olunca dinleme ve fişleme skandalı da gündemden bugün yarın düşecek. Burada asıl sorumluluk Cumhuriyet Halk Partililere düşüyor. Neredeyse hemen hemen her gün Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmalarında buluşuyorlar. Anayasa Mahkemesi tarafından laikliğin odağı olmuş siyasi iktidar partisi ile yeni Anayasa yapacağız diye uğraşacaklarına en azından bu dinleme ve fişleme rezaletini siyasi iktidar partisinin Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyelerine sorabilirler. Vatandaşları geçtik en azından milletvekili olan kendilerinin dinlenmesinin ve fişlenmesinin hesabını sorabilirler. Yoksa hiçbir şey olmamış gibi Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmalarına devam ederlerse siyasi iktidar partisi de zaten hiç oralı bile olmaz. Tıpkı halkın iradesini Silivri Toplama Kampından kurtaramadıkları gibi. 16.08.2013

SAİT BALCI

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Menu Title