SURİYE’YE 320 MİLLETVEKİLİ GİTSİN
03.10.2012 Günü Suriye’den atılan Top Mermisinin Akçakale’ye düşmesiyle birlikte 04.10.2012 Günü de İktidar Partisinin isteği ile Suriye’ye Savaş Tezkeresi Türkiye Büyük Millet Meclisinden 129 ret oyuna karşılık 320 kabul oyu ile geçti. Kabul oylarını İktidar Partisi ile İktidar Partisinin kuyruğuna takılan Milliyetçi Hareket Partisi verdi. Ret oylarını ise bölgede savaş istemeyen Cumhuriyet Halk Partisi ile BDP verdi. Böylece uzun zamandır savaş çığırtkanlığı yapan İktidar Partisinin isteği yerine gelmiş oldu. Daha doğrusu Suriye’ye girmek için bahane arayan ABD’ye gün doğmuş oldu. O halde Suriye tezkeresine oy veren 320 Milletvekili gitsin. Bir de onlara ek olarak Obama ile Clinton gitsin.
Akçakale’ye düşen bombanın kim tarafından atıldığı tam netlik kazanmadı ama yine de Suriye bombanın kaza sonucu olduğunu bildirmiş. Suriye bu yüzden de konuyu araştırdıklarını bildirmişler. Ancak Akçakale’ye atılan Top Mermisini Suriyeli teröristlerin attığı yönünde bilgiler var. Ama çokbilmiş bizimkilerin bu lafları yutacak halleri yok. Bizimkiler nerden bir fırsat yaratıp ta Suriye’ye müdahale edebiliriz diye kafa yoruyorlar. Komşularımıza besledikleri düşmanlığın binde birini nedense barışa ayıramıyorlar.
Akçakale’ye düşen bombanın 5 kişinin ölümüne neden olması Akçakale halkının hükümete tepki vermesine yol açtı. Nihayet halk gerçek suçluların kim olduğunu görmeye başladı. Öyle ya Suriye’ye dışarıdan müdahalenin başlangıcından bu yana Özgür Suriye Teröristlerine kucak açan kim? Elbette biziz. Silah ve cephane için tedariki hangi ülke üzerinden yürüyor? Elbette bizim ülkemiz üzerinden. Amerikan ajanları hangi topraklar üzerinde cirit atıyor? Elbette yine bizim Ülkemiz üzerinde cirit atıyorlar. Şunun şurasında yani bir Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esat’ı ve ordusunu tutup Özgür Suriye Teröristlerine teslim etmediğimiz kaldı. Buna rağmen teröristler Suriye Devlet Başkanı ile baş edemediler. Tüm bunlar da uluslararası toplumun gözü önünde oluyor. Yarından sonra ABD bölgeden çekildiği zaman bölge ülkeleri ile hangi barışçıl adımları atacağız? Onlara biz ettik siz etmeyin mi diyeceğiz?
Akçakale’ye düşen bombanın karşılığı anında Suriye’ye zaten verildi. Peki, o zaman şimdi hangi hukuki dayanak ile savaş tezkeresi çıkartıyoruz? PKK ile mücadele edemeyen siyasi iktidar hangi hak ile Suriye’ye girecek? Siyasi İktidar, PKK ile mücadele edemeyince şimdi yine müzakere masasına oturmuyor mu? Yani hükümet bileğini bükemediği PKK’nın elini öpmüyor mu? O zaman Suriye’ye topyekûn başlatılan ablukaya rağmen Devlet Başkanı Beşşar Esat daha henüz düşmediyse demek ki Suriye’ye karşı verdiğimiz mücadelede başarısız olduk demektir. O halde nasıl PKK’nın eli öpülüyorsa şimdi de Beşşar Esat’ın elinin öpülmesi gerekmez mi? Atalarımız ne demişler? ‘’Bükemediğin eli öpeceksin’’ İş bu kadar basit. Esat’ın elini öpmeyeceksen PKK İle de müzakere yapmayacaksın!
Şimdi düşünüyorum da hadi diyelim Suriye’ye savaş açtık. Peki, hangi ordu ile savaşacağız? Ordu da savaşacak asker kaldı mı? Hem Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ‘’ Bu ordu ile iyi ki savaşa girmemişiz’’ dememiş miydi? Şimdi hangi ordu ile savaşa gireceğiz? PKK ile mücadele edemeyen ordu hangi moral yapısı ile Suriye’de savaşacak? Kandil’de verilmeyen istihbarat şimdi Suriye’de mi verilecek? Yani kendi düşmanımızı yok etmemize müsaade edilmeyecek ama bizimle alakası olmayan bir savaş için istihbarat verilecek öyle mi? Biz de Suriye’ye gireceğiz diye çocuklar gibi sevineceğiz öyle mi? Suriye’ye haddini bildireceğiz diye efeleneceğiz öyle mi? Arkamızda ABD var diye komşularımızın anasını belleyeceğiz öyle mi?
Birleşmiş Milletler taraflara sakin olma çağrısı yaparken biz apar topar savaş çığırtkanlığı yapıyoruz. Sonuçta ne geçecek ise elimize almışız başımızı gidiyoruz. MHP AKP’nin kuyruğuna takılmış gidiyor. AKP ise zaten baştan ABD’nin kuyruğuna bağlı hareket ediyor. Hep beraber cümle âlem bir alamete doğru gidiyoruz ama bakalım sonumuz ne olacak? 08.10.2012
SAİT BALCI
