SURİYE’DE SÖZ SAHİBİ ESAT’TIR
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü John Kirby, TSK’nın PYD’ye bağlı YPG güçlerini Careblus’tan uzaklaştırmaya başlamasından sonra yaptığı açıklamada, bütün taraflara tansiyonun azaltılması yönünde çağrı yaptı. Kirby Suriyeli Kürtleri ve YPG ile yakınlığı olan bütün güçlere, karışık ortamdan yararlanarak yeni toprak ele geçirmemeleri konusunda da uyardı. Kirby devamla YPG’nin yanısıra Türkiye’ye de çağrıda bulunarak, ”Türkiye’nin ateşini kesmesi” gerektiğini söyledi. ”Sınırın Türk tarafından top ateşi haberlerini de gördük ve Türkiye’yi bu tür ateşleri kesme yolunda ısrarla talepte bulunduk. Türkiye ve YPG, IŞİD’in Azaz koridorunun doğusuna doğru ortaya çıkardığı tehdidi paylaşıyor, bütün taraflara azalmamış olan bu ortak tehdide birlikte odak olmasını ve Münih’de anlaşılan düşmanlıkların azaltılması yolunda çalışmasını teşvik ediyoruz .”dedi.
ABD’nin YPG güçlerine karşı ne kadar yaptırımda bulunacağını tahmin etmek zor değil. ABD zaten öteden beri YPG güçlerini destekledi ve desteklemeye devam ediyor. TSK’nın Careblus’’a girmesi ise ABD’nin istemediği bir durumdu. ABD daha önce de ülkemizin Suriye toprakları içinde güvenli bir koridor açılması önerisini ret etmişti. Çünkü Suriye toprakları içinde açılacak olan bir koridor, YPG’nin kanton kurmasını zorlaştıracaktı ve aynı zamanda oluşturulan kantonların birleştirilmesine engel olacaktı. ABD sırf bu yüzden Suriye toprakları içinde güvenli bir koridor açılmasına engel oldu. Oysaki böyle bir koridor Suriyeli göçmenlerin hem güvenliğini sağlamış olacaktı, hem de bu göçmenler sağa sola dağılmamış olacaktı. Yine bu göçmenler Birleşmiş Milletlerin güvencesi altında bu koridorda güvenlikleri sağlanarak yaşamlarını devam ettirebileceklerdi. Aynı zamanda bu göçmenlerin Avrupa ülkelerine kaçak yollardan geçmeleri de önlenmiş olacaktı. Dolayısıyla onlarca göçmenin denizlerde boğulmasının da önüne geçilmiş olacaktı. Ancak ABD Suriye’nin kuzeyini YPG güçlerine vermek istediğinden dolayı böyle bir koridorun açılmasına engel oldu.
TSK’nın şimdi Suriye topraklarına girerek Careblus’u IŞİD teröristlerinden temizlemek suretiyle daha önce gerçekleştiremediği güvenli koridoru bir nebze de olsa sağlamış görünüyor. Eğer TSK oluşturmuş olduğu bu güvenli bölgeden ayrılmak zorunda kalmaz ise ülkemiz içinde yer alan Suriyeli göçmenler bu bölgeye yerleştirebilirler. Böylelikle ülkemiz içinde yaşanmakta olan trajedi de son bulur. Bu göçmeler için harcanan onlarca masraflardan da kurtulmuş oluruz. Ancak daha önce de yazdığım gibi ÖSO denilen ve Suriye Ordusundan kaçan vatan haini askerler ile Suriye’nin bütünlüğü sağlanamaz. Careblus’un da güvenliği sağlanamaz. TSK bu bölgeden çekildiği anda IŞİD veya YPG güçleri Careblus’u anında işgal ederler. Bu yüzden TSK bu bölgeden çekilecekse bile, çekilmeden evvel bu bölgeyi mutlaka meşru Suriye Ordusuna teslim etmelidir. Yoksa bu bölgede oluşturulmuş olan güvenli bölge kaybedilir. Sonrasında da yine başa dönülür.
TSK’nın Careblus’u IŞİD’in elinden alarak bu bölgeye ÖSO’nu yerleştirmiş olması ABD’nin hoşuna gitmemiş olabilir. Ancak ABD şimdi bugüne kadar oyaladığı TSK’nın Careblus’a girmesini ve orada güvenli bir bölge oluşturmasını kabul etmek zorundadır. Fakat ABD Dışişleri Bakanı Sözcüsü John Kirby bu konuda ülkemizi uyararak Suriye’de daha fazla toprak ele geçirmememiz gerektiğini söylüyor. ABD sanki bu toprakların gerçek sahibi kendisiymiş gibi bize ayar vermeye çalışıyor. Her şeyden evvel bu toprakların sahibi meşru Suriye Devletidir. Dolayısıyla bu topraklar üzerinde izin alınacak bir ülke varsa o da Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’tır. 01.09.2016