ŞİMDİ KUCAKLAŞMA ZAMANIYMIŞ
Başbakan Binali Yıldırım geçenlerde Bloomberg News ile yapmış olduğu bir mülakat programında ‘’Asla hayır verenleri “Niye ‘hayır’ verdin” diye sorgulayacak değiliz. Onların niye “hayır” verdiklerini daha iyi anlamak için çalışma yapacağız. Artık önümüze bakmamız lazım. Bütün vatandaşlarımızı kucaklayarak Türkiye’nin hedeflerine doğru birlikte yol almamız icap ediyor’ ’dedi.
Doğrusunu söylemek gerekirse Hayır, oyu kullananların kucaklanacağına ben inanmıyorum. Bunu baştan söyleyeyim. Neden inanmıyorum, biliyor musunuz? Her şeyden evvel bir defa Başbakan Binali Yıldırım’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a rağmen Hayır, oyu verenleri anlamaya çalışması mümkün değildir. Başbakan Binali Yıldırım’ı bırakın MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bile hayır oyu verenleri anlayamaz. Kaldı ki Başbakan Binali Yıldırım Erdoğan’a rağmen hayır oyu verenleri anlamaya çalışacak öyle mi? İnsanı güldürmeyin Allah aşkına. Böyle bir şey asla olmaz. Başbakan’ın değişeceği ile ilgili söylentiler ayyuka çıkmışken Binali Yıldırım’ın böyle bir adım atması mümkün değil.
Hayır, oyu verenleri anlamak için insanın demokrasiyi birazcık da olsa içine sindirmiş olması gerekir. Peki, Başbakan Binali Yıldırım demokrasiye inanıyor mu? Ya Cumhurbaşkanı Erdoğan demokrasiye inanıyor mu? Ben hiç sanmıyorum. Ne Cumhurbaşkanı Erdoğan, ne de Başbakan Binali Yıldırım demokrasiye inanıyor. Eğer inanmış olsaydılar bugün onlarca gazeteci hapiste olmazdı. Yine FETÖ’cü diye binlerce insanı içeri atmazlardı. Yaşların yanında kuruların da yandığını görürlerdi. En azından FETÖ’ye yardım ve yataklık edenleri içeri atarlarken kendileri için ‘’Rabbim de, milletim de bizi affetsin’’ demezlerdi. Öyle değil mi?
Tekrar Başbakan Binali Yıldırım’ın Hayır, oyu verenleri anlamak için yapmayı düşündüğü çalışmaya geleyim. Hani buradan Hayır, oyu verenleri nasıl anlayacaklarını, anlamaya çalışıyorum da ondan. Öncelikle referandum kampanyası boyunca Hayır, oyu verecekler hakkında neler söylediklerini bir hatırlayalım. ‘’Hayırcılar ve terör aynı safta.’’ ‘’Hayırcılar 15 Temmuz’un devamıdır’’’’ Hayır, oyu eşittir çukur’’ ‘’Hayır diyenlerin konumu darbecilerin yanıdır’’’’ Hayır, oyları Kandil’e gider’’ ‘’Buna karşı çıkacağım derken dünyanızı da, ahiretinizi de tehlikeye atmayın’’ Hayır, oyu kullanacaklar hakkında benim not aldığım benzetmeler bunlar. Benim not alamadığım kim bilir daha nice benzetme vardır. Şimdi size soruyorum. Hayır, oyu kullanacak olanlara bu sözleri sarf edenler hayır oyu kullananları nasıl anlayabilirler? Eğer hakikaten Hayır oyu kullananları anlamak istemiş olsaydılar her şeyden evvel bir defa YSK’ya mühürsüz kullanılan oy pusulaları ve zarfların kabul edilmesi yönünde baskı yapmazlardı. Öyle değil mi?
Eğer her şeye rağmen yine de hayır oyu kullananları anlamak istiyorlar ise bunun da bir yolu var. Atalarımız demokrasi de çare tükenmez diye boşuna söylememişler. Hayır, oyu kullananları anlamaya başlamanın ilk yolu YSK’ya yapmış oldukları baskıya son vermelerinden geçer. YSK’nın da yapmış olduğu yetki aşımından vazgeçerek rejim değişikliği referandumunu iptal etmesi gerekir. Atalarımız ‘’Zararın neresinden dönersen kardır’’ diye boşuna söylememişler. Bu adım bile hayır oyu verenleri anlamaya başlamanın ilk basamağıdır. Bununla yetinilmeli mi? Elbette hayır. Amacından sapmış olan OHAL’e de derhal son vermeleri gerekir. Kurunun yanında yanan yaşların da bir an evvel salıverilmesi gerekir. Yazılı ve görsel medya üzerindeki baskılara son verilmesi gerekir. Hayır, oyu verenleri anlamak için bunlar da yeterli değildir. Ancak anlamaya başlamak için işe buradan başlamak yeterlidir.
Hayır, oyu kullananları anlamak istemenin bedeli belki biraz ağır olur. Ancak iyi niyetle başlayacak böyle bir adımın sonrasında demokrasi gelir. İnsan hak ve özgürlükleri gelir. Sonuçta kazanan ülkemizin güzel insanları olur. Ancak böyle bir adımın geleceğine dair bir beklentiye en başta bu satırları yazan ben inanmıyorum. 29.05.2017