SARİN GAZINI EL NUSRA KULLANMIŞ
ABD’de ortaya çıkan bir istihbarat belgesine göre Sarin Gazını El Nusra Cephesinin kullandığı ortaya çıkmış. Söz konusu belgeye göre sarin gazı, Irak’ta üretilip ülkemize gönderilmiş.
Suriye sınırlarımızı gel geç hanına çeviren teröristler de ülkemize getirilen bu kimyasal maddeleri kullanmak üzere Suriye’ye geçirmişler. Bu bilgiler ne Rus istihbaratına ait ne de Beşşar Esad’ın istihbaratına ait. Bu bilgiler tamamen ABD istihbaratına ait. Hatırlarsak daha önce bir istihbarata dayanılarak yapılan operasyon neticesinde El Nusra Cephesi teröristleri kimyasal maddeler ile birlikte yakalanmışlardı. Rusya bu olay üzerine siyasi iktidardan bilgi istemiş ama alamamıştı. Tutuklanan teröristlerin bir kaçı ifadelerinin ardından serbest bırakılmıştı. Soruşturmayı yürüten savcı teröristlerin kimyasal madde ile birlikte yakalandıklarını söylerken mahkeme heyeti yakalanan maddenin kimyasal olmadığına yani tiner olduğuna hükmetmişti. Belli ki olayın üzeri örtülmek isteniyor. Ancak şu gerçek ki yakalanan teröristler kimyasal silah kullanımında yararlanılan zehirli ve kimyasal maddeler ile yakalanmışlardı. ABD istihbarat belgesinde yer alan iddialarla ülkemiz ayağında kimyasal maddelerin ortaya çıkması hiç kuşkusuz birbirleriyle tartışmasız örtüşüyor. Ancak şu ana dek ülkesindeki kimyasal silahları teslim edeceğine yönelik söz veren Beşşar Esad’ın, kimyasal silah kullandığına yönelik en ufak bir belirti yok. Birleşmiş Milletler Örgütü’nün raporuna göre de kimyasal silahların kullanıldığı ancak kim tarafından kullanıldığına yönelik herhangi bir açıklama yok. Ancak her şeye rağmen ABD ve batılı ülkeler hayal dünyasında yaşamaya devam ediyorlar.
Aslında tam da bu noktada savaş tezkeresini reddeden İngiliz halkı ile Amerikan halkına Suriye’de kimyasal silahları kimin kullanmış olabileceğine dair soru sormak gerekiyor. Suriye’ye olası saldırıyı ret eden halkın kimyasal silahları Beşşar Esad’ın kullanmış olabileceğine inanacaklarını hiç zannetmiyorum. Çünkü önlerinde Irak’ta kimyasal silahlar var diye Irak’ı talana çeviren Colin Powell örneği varken herhalde yine aynı türde olan bu iftiralara inanacak değiller. Colin Powell, ABD’yi Vietnam ve Afganistan’dan sonra Irak batağına sürüklenmesinden birinci derecede sorumlu bir bürokrattır. Kendi uydurduğu yalan uğruna binlerce Iraklı vatandaşın ölümüne sebep olmuştur. Gelişmekte olan ülkeler ile gelişmesini tamamlayamayan ülkelerdeki savaş suçluları uluslararası Adalet Divanına çıkarılırken Colin Powell, yıllar sonra suçunu itiraf etmesine rağmen herhangi bir soruşturmaya tabi tutulmamıştır. Ayrıca tek kutuplu dünyada Colin Powell’ı soruşturacak bir irade de yoktur. Olmaması da zaten normal bir durum arz ediyor. İşte şimdi Colin Powell örneğinden yola çıktığımız zaman İngiliz ve Amerikan halkının Suriye’ye olası saldırıya neden karşı çıktığı gayet iyi anlaşılıyor.
ABD ve onun işbirlikçileri, ortaya çıkan istihbarat belgesinde ortaya konan iddialara şimdiye kadar herhangi bir yanıt vermiş değiller. Onlar kimyasal silahları kimin kullandığını aslında bizden çok daha iyi biliyorlar. Ancak bu durum işlerine gelmediği için gerçekleri görmezden gelmeyi adet edinmişlerdir. Olası gelişmeler kendi çıkarlarına ters düşene kadar da yalan söylemekten hiç geri durmazlar. Eğer Suriye’de bugün Beşşar Esad’a karşı sadece Özgür Suriye Ordusu mücadele ediyor olsaydı, çoktan Beşşar Esad’ın tepesine çullanmışlardı. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Bölge ülkelerinde ılımlı İslam’ı iktidara getirmeye çalışırlarken her seferinde radikal islam iktidara geldi. Filistin’de de böyledir. Mısır’da da böyleydi. Tunus’ta da böyledir. Olası bir saldırıda Esad iktidarı yıkılırsa iktidara gelecek olan yine radikal İslam’dır. Mısır’da durumu düzelten ABD şimdi Suriye’de aynı hataya elbette düşmek istemez. Suriye’de sarin gazını El Nusra Cephesinin kullanmış olduğunu bilmelerine rağmen yine de gerçeği hiçbir zaman kabul etmezler. Her zaman yaptıkları gibi gerçekleri örtbas etmeyi de hiç ihmal etmezler. Ta ki durum aleyhlerine dönene kadar. 20.09.2013
SAİT BALCI