PARTİLİLER NE ZAMAN KONUŞURLAR?
Siyasi partilerin örgütleri demokrasi ile yönetilen ülkelerde seçim kurultaylarından önce konuşurlar. Önce konuşurlar ki, seçim öncesi çokseslilik meydana gelsin. Partinin Genel Başkanlığına aday olan partililerin eksikleri ve fazlalıkları da ortaya çıksın. Partinin delegeleri de örgütlerinin genel eğilimi doğrultusunda Genel Başkan Adaylarına oylarını verebilsinler. Ancak bizim ülkemizde sistem maalesef bu şekilde işlemiyor. Cumhuriyet Halk Partisinde de sistem böyle işlemiyor. Şu anda partililer de pusuya yatmış durumdalar. Gelişmeleri sessiz sedasız izliyorlar. Değişimden yana tavır alanlar zaten sahadalar. Mevcut Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun yanlışlarını tartışıyorlar. Cumhurbaşkanı Adayının Parti Meclisi ve MYK’da tartışılmadan Kılıçdaroğlu tarafından aday yapılmasının yanlışlığını konuşuyorlar. Hatta seçimler öncesi sosyal medyada Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı benimsenmemiş olmasına rağmen mecburiyetten oy verileceğine yönelik mesajlar yer almıştı. Şimdi bakıyorum da bu mesajları paylaşanlar da suskun. Onlar da konuşmuyorlar. Madem aday yanlıştı şimdi ne diye bu yanlışlığı konuşmuyorlar? Bu yanlışlık şimdi konuşulmayacaksa peki ne zaman konuşulacak? Kurultay seçimlerinin yapılacağı bugünlerde konuşmayacaklarsa, peki ne zaman konuşacaklar?
Biraz önce çokseslilikten bahsettim. Yine aynı konu ile devam edeyim. Peki, çokseslilik ne demektir? Sözlükte ‘’değişik düşüncelerin özgürce dile getirilmesi’’ olarak tanımlanmış. Peki, şu an Yeni CHP’lilerin kuşatmış olduğu Cumhuriyet Halk Partisinde çokseslilik var mı? Örgütler, ülkemizde ve dünyada meydana gelen olayları bir araya gelerek tartışıyorlar mı? Ebetteki hayır. Partililer bırakın ülkemizde ve dünyadaki gelişen olayları tartışmayı, kaybedilen seçimi bile tartışmıyorlar. Seçimlerin neden kaybedildiğini bile tartışmıyorlar. Seçim yenilgisi masaya yatırılmadan eksikler ve yanlışlıklar anlaşılabilir mi? İşte şimdi yine bir seçim yenilgisi daha aldık. Kılıçdaroğlu ve kurmayları bu yenilgiyi bile kabul etmediler. İşin içinden ‘’seçimlerin kazananıyız’’ deyip çıktılar. Örgütlere seçim yenilgisini bile tartıştırtmadılar. Geçen gün İl Başkanlarını toplayarak Muharrem İnce’ye karşı sözde gövde gösterisi yaptılar. Asıl gövde gösterisi İktidar partisine karşı yapılır. Seçimleri kazanmak suretiyle iktidar partisine sandıklarda hak ettiği ders verilir. Fakat Kılıçdaroğlu’nun seçim kazanabilecek ne bir yüreği var, ne de bir iradesi. Başbakan seçimler öncesi ‘’Ben eğer seçimlerden birinci parti çıkamazsam istifa edeceğim. Ey Kılıçdaroğlu! Sen de istifa edecek misin ?’’ diye sorduğunda Başbakan’a bir yanıt bile veremedi. Peki neden? Kendine bile güvenmiyor da ondan. Peki, kendine güvenmeyen bir partili seçim kazanabilir mi? Seçim kazanma iradesi olmayan bir Genel Başkan’ın kendi başına aday belirleme hakkı var mıdır? Peki, şimdi Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kaybedilme sebeplerinin bile daha tartışılmadığı bugünlerde Genel Başkan’ın yine kendi isteği ile seçim kurultayı gününü belirleme hakkı var mıdır? Aslında şimdi Cumhurbaşkanı Adayını tek başına belirlediğini itiraf ederek’’ Risk aldım’’ diyen Genel Başkan’ın istifa etmesi gerekmez miydi?
Şimdi konu açılınca eski dönemler aklıma geldi. O dönemlerde örgüt toplantıları yapılırdı. Partililer gündemdeki gelişmeler üzerine görüşlerini açıklama fırsatı yakalarlardı. Dolayısıyla da partililer gerek ilçe ve il bazında, gerekse de partinin tavanı bazında fikir sahibi olurlardı. Bu anlayış yeni CHP’lilerin partiye egemen olmasıyla birlikte maalesef yok edildi. Hatta şu anda öğrendiğim kadarı ile Milletvekillerine ‘’sus’’ emri verilmiş. Örgütlerin susturulduğu yetmemiş gibi şimdi de Milletvekilleri susturulmuş. Anlaşılan seçimleri konuşturmadan yapacaklar. Seçimin kazananı biziz dediklerine göre eleştirilecek bir yanları da yok tabi. İl Başkanlarının bir araya gelerek Kılıçdaroğlu’na destek açıklamasındaki söylemleri gibi, geleceğe yönelik yeni umutları yeşertileceklerinin sözünü verecekler. Partinin tüm olanakları kullanılarak daha fazla demokrasi yalanı üretecekler. Böylelikle seçim yenilgileri de unutulup gidecek. Bu arada kim ne kadar biat etmişse, Milletvekili seçimlerinde de o derecede sıralamalarda yer bulacak.
Artık başta sormuş olduğum soruya yanıt verme zamanı geldi. Partililer şimdi konuşmayacaklarsa ne zaman konuşurlar diye sormuştum. Değişimden yana olmayan, Kılıçdaroğlu’nu başarılı bulan partililer seçimlerin sonuçlanmasından sonra konuşurlar. Çünkü bu partililer maalesef çekingendirler. Destekledikleri adayı da pek belli etmek istemezler. Bu aşamada Kılıçdaroğlu’nu desteklediklerini bile söylemekten çekinirler. Neden mi? Ben söyleyeyim. Çünkü yarından sonra seçimlerden Muharrem İnce Genel Başkan olarak çıkarsa, onu destekleyenleri karşılarına almamak için tabi. Seçimler sonrasında da bizden çok Muharrem İnce’ci oluverirler. Tıpkı geçmiş dönemlerde Deniz Baykalcı iken Kılıçdaroğlu Genel Başkan olunca Kılıçdaroğlucu oldukları gibi. Seçimleri Kılıçdaroğlu kazanırsa zaten hiç sorun yok. O zaman da ‘’Biz demedik mi ‘’ derler. Siyaset maalesef böyle yapılıyor işte. Tabi ki buna siyaset denirse. Yarın tekrar görüşmek üzere esen kalın. 21.08.2014
SAİT BALCI