KİŞİLERLE KURUMLAR BİRBİRİNDEN AYRILMALI
UEFA Tahkim Kurulu’nun Fenerbahçe ve Beşiktaş’a verdiği Avrupa kupalarından men cezası hakkında konuşan Başbakan,’’ tüzel kişilikleri cezalandırmak değil eğer suçlularsa bireyleri cezalandırmak doğru olandır’’ diyor. Başbakan’ın bu görüşüne ben de katılıyorum. Demokrasi ile yönetilen ülkelerde bakış açısının da bu görüş doğrultusunda olması gerektiğini düşünüyorum. Tabi ki buradan ülkemizin demokrasi ile yönetildiği anlamı çıkmaz. Başbakan’ın da demokrasiyi önemsediği hiç çıkmaz.
Başbakan, Fenerbahçeli olduğu için Fenerbahçe Spor Kulübüne açılmış olan şike davalarından dolayı zarar görmesini istemiyor. Ama öbür taraftan da Aziz Yıldırım’ı Fenerbahçe Spor Kulübünün başından uzaklaştırmak için de elinden geleni yapıyor. İşte Başbakan bu yüzden kurumların yerine bireylerin cezalandırılmasını istiyor. Peki, Başbakan’ın Aziz Yıldırım ile alıp veremediği nedir? Niçin Aziz Yıldırım ile uğraşmaktadır? Medya’ya yansıyan haberlere göre Aziz Yıldırım, Şike Davasının patlamasından evvel girmiş olduğu ihalelere iktidara yakınlığı ile bilinen işadamları ile birlikte girmesi konusunda uyarılmış. Ancak söylendiğine göre Aziz Yıldırım, bu teklifleri reddetmiş. İşte bu gelişmeler üzerine Aziz Yıldırım için düğmeye basılmış. Aziz Yıldırım bu yüzden de dinleme takibine alınmış. Bir insan günlük yaşam içinde gerek telefonla gerek yüz yüze dostları ile arkadaşları ile şakalaşmak suretiyle görüşemez mi? Bu görüşmelerin içinde hükümetler yıkılıp yeniden kurulmaz mı? Şimdi böyle bir durumda sözde hükümeti devirenler hakkında dava açılabilir mi? Ortada somut deliller olmadan insan suçlanabilir mi? Dinleme kayıtlarına göre bir insanın hayatı karartılabilir mi? Maalesef yaşadığımız ülkede bu türde yargılamalara da rastlıyoruz. İşte Balyoz davası ve Ergenekon Davası bu duruma en iyi örnektir.
Şike Davası, Aziz Yıldırım’ı çökertmek ve bitirmek üzere başlatılmıştır. Şimdi burada aramamız geren yanıtlar vardır. Her şeyden evvel Şike Davası açılana kadar diğer futbol kulüpleri hiç şike yapmamışlar mıdır? Yoksa Aziz Yıldırım deyim yerindeyse ‘‘ günah keçisi’’ midir? Peki, Aziz Yıldırım şike yaptıysa hangi kulüpler ile yapmıştır? Aziz Yıldırım’ın şike yaptığı diğer futbol kulüplerinin Başkanları da yargılanmakta mıdır? UEFA bu konuda yeterince araştırma yapmış mıdır? Yoksa Aziz Yıldırım kendi kendine mi şike yapmıştır? Bu soruların yanıtı mutlaka bulunmalıdır. Aziz Yıldırım ile beraber şike yapan başka futbol kulübü başkanları varsa onlarda Aziz Yıldırım gibi yargılanmalıdır. Onlar da Fenerbahçe Spor Kulübü gibi Avrupa kupalarından men edilmelidir ki hak yerini bulsun. Başbakan futbol kulüplerinin yerine bireylerin yargılanması gerektiğini söylerken Fenerbahçe’nin Şike Davasının patlamasından sonraki Avrupa kupaların men edilmesinin önüne geçmeliydi. Madem bireyler yargılanacaksa o zaman Şike Davası dosyası enine boyuna gözden geçirilmeli ve Aziz Yıldırım ile birlikte şikeye karışan futbol kulüpleri başkanları da cezalandırılmadır. Yoksa Fenerbahçe spor kulübünün eli kolu bağlanarak ceza verilmesi marifet değildir.
Başbakan’ın söylemiş olduğu sözü biraz daha açmak istiyorum. Örneğin halk oylaması ile bağımsızlığına kavuşan yargı gerçekten bağımsız mıdır? Kararlarını hür iradelerine göre mi vermektedirler? Şimdiye değin Ergenekon ve Balyoz Davalarında hukukun üstünlüğünü göremedik de o yüzden. İşte önümüzde yine bağımsız ve tarafsız yargının hukukun üstünlüğünü ispatlayabileceği tarihi bir 5 Ağustos duruşması var. Açıkçası ben şahsen bu duruşmadan herhangi bir karar çıkmasını beklemiyorum. Duruşmadan hukukun da galip gelebileceğine hiç ihtimal vermiyorum. Şimdi bu davalarda hukukun üstünlüğünü koruyamayan yargıçlar Türk Adaletine zarar vermiyorlar mı? O halde bu kurumlar nasıl korunacak? Kurumların halkın gözü önünde itibarı nasıl korunacak? Nasıl geçmişte yargıçların hatalı kararlarına karşı kendilerine dava açılabilmişse yine aynen eski sisteme geri dönülmesi gerektiğine inanıyorum. İşte o zaman Türk Adalet sistemi bağımsız yapısını korumayabilecektir. Başbakan’ın söylediği gibi davalar kurumlara değil bireylere açılabilecektir. Peki, Başbakan bu yönde adım atar mı? Hiç sanmıyorum. Başbakan bu sözü, sadece Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’a yönelik söylemiştir. Yani bir ülkenin Başbakan’ı sarf etmiş olduğu sözlerin nereye gidip gitmediğini en azından tahmin edebilmelidir.31.07.2013
SAİT BALCI
Sait Bey İyi bir BJK lı olmanıza rağmen olayları çok iyi analiz ederek gerçekleri dile getirmişsiniz.Teşekkürler. Görüşlerinize aynen katılıyorum.Aziz Yıldırıma kurulan tuzağın "Ergenekon, Balyoz, Oda TV vb." sözde davalardan bir farkı yoktur ve aynı mihrakların tezgahıdır.Beni üzen bazılarının "Ergenekon, Balyoz, Oda TV vb." davallarının tezgah oldugunu görmelerine rağmen bu davaya inanmaları..