İMRALI’YA HALK SEFERLERİ
Klasik bir ABD projesi olan İmralı’ya açılım seferleri için düğmeye basıldı.
Bu yönde ilk adımları BDP Milletvekilleri attı. Yani BDP, İmralı’ya gidecek olan Milletvekillerini tespit etti. İlk aşamada Aysel Tuğluk Başbakan’ın vetosuna takılmıştı. Çünkü Aysel Tuğluk bir parti gezisi kapsamında yolda PKK’lı teröristler ile kucaklaşmıştı. Başbakan’da bu kucaklaşmaya tepki vermişti. Sanki devleti temsil eden PKK Baş Müzakerecisi Hakan Fidan terörist başı ile kucaklaşmamış gibi. Aradaki tek fark ise Aysel Tuğluk ile beraberindeki heyetin yolda karşılaştığı PKK’lı teröristler ile ulu orta kucaklaşmasıydı. Oysaki Aysel Tuğluk ve beraberindeki heyet barış görüşmeleri adı altında doğrudan doğruya terörist başı ile kucaklaşmış olsalardı şimdi bu süreçte veto yememiş olacaklardı. Yani devletimize yön verenlere göre, terörist ile kucaklaşmak yanlış fakat terörist başı ile kucaklaşmak doğru oluyor. Bu nasıl bir mantıksa devletimizi yönetenler maalesef olaya bu şekilde bakıyor.
BDP, Başbakan’ı anlamış olacak ki İmralı’ya gidecek olan Milletvekillerini Başbakan’ın kriterlerine göre güncelledi. Bu durumda İmralı’ya BDP kontenjanından BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ve BDP Mardin Milletvekili Ahmet Türk gidecekmiş. Bu listeye son dakika gelişmesi olarak terörist başının kardeşi de eklenmiş. Peki, bu tablo neyi gösteriyor? Tablo gayet net ve açıktır. Açılım süreci bundan böyle yeni bir döneme girmiş bulunuyor. Yani halktan gizli olarak yapılan görüşmeler devri kapandı. Baktılar ki İmralı’da bulunan terörist başı ile gerçekleştirilen gizli görüşmeler halkta kayda değer bir tepki yaratmadı. Derhal görüşmeleri açık ve alenen yapmaya karar verdiler. İşte bu amaçla İmralı’ya görüşme seferlerinin önünü açtılar.
İmralı’ya düzenlenen açılım görüşmeleri bundan sonraki süreci nasıl etkiler bilmiyorum ama var olan bir gerçek varsa o da devletin teröre karşı teslim bayrağını çektiğidir. Bu süreçte ilk aşamada İmralı Turistik Tesisleri misafirliğe hazır hale getirildi. Son model televizyonlar gönderildi. Kim bilir belki de bizim daha bilemediğimiz daha nice hizmetler gitmiştir. Ne de olsa hizmet iktidarı değil miyiz? Hepsi işte bu süreçte kendisini belli ediyor. Daha önce basına yansıyan haberlere göre terörist başı Bursa’da Mit’e ait dinlenme tesislerinde kaldığı yansımıştı. Hatta ve hatta terörist başı Amerikalılar ile birlikte tekne gezileri bile yapmıştı. Ne de olsa ülkemizi ABD yönetiyor ya o yüzden olsa gerek.
Açılım süreci adına tüm fedakârlıkların esirgenmediği bu memleket de biliyorsunuz Ergenekon ve Balyoz Davaları halen tüm hızıyla devam etmektedir. Şimdi terörist başı, baş tacı edilirken memleketin aydınları, gazetecileri, yazarları, akademisyenleri ve subayları Silivri Toplama Kampında sağlığa uygun olmayan koşullarda düzmece darbe planları dolayısıyla yatmaktadırlar. Terörist başına sağlanan olanakların binde biri bu aydınlarımıza tanınmamaktadır. Peki, nedir bu aydınların suçu? Silivri zindanlarında yatan yurtseverlerin tek suçu şimdilerde sahneye konan açılım süreçlerinin önünde engel görünmesidir. Toplum nezdinde bu yurtseverleri itibarsızlaştırmak ve Silivri Zindanlarına atmak için ‘’Darbe yapacaklardı’’ bahanesini kullandılar. Peki, darbe yapılmış mıdır? Elbette hayır. Peki, darbenin alasını yapanlardan hesap soruyorlar mı? Hayır. Darbe yapanlardan ne için hesap sormuyorlar? Çünkü onlar açılımın önünde engel değillerdi de o yüzden. Zaten 12 Eylül Darbecileri de bir Amerikan projelerinin bir ürünü değil miydi? Bu yüzden şimdi onlardan hesap sorulabilir mi? İşte 12 Eylül Askeri Darbesi için açılan davanın halini görüyoruz. Davanın hayatta kalan iki sanığı duruşmaya bile gitmediler. Ancak telekonferans yöntemi ile sanki bu davada tanıkmış gibi ifade verdiler. Sonrası ile malum. Şimdi de bu davanın sanıkları olan Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundular. Ne için? 12 Eylül Davası yüzünden kişisel haklarının ihlal edildiği için. Sanki haklarında açılmış olan davadan beraat etmişler gibi şimdi de karşı dava açıyorlar. İster misiniz şimdi haklarında açılan dava sonuçlanmadan kişisel haklarının bu dava yüzünden ihlal edildiğine dair karar çıksın. Hatta ve hatta açılmış olan bu dava, davaya müdahil olan çokbilmiş aydınlarımızın üzerinde kalsın? Olur mu olur. Burası Türkiye’dir çünkü. Her şer mümkündür. Yeter ki Amerikan Emperyalizminin önünde engel olunmasın.
Açılım süreci, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında hayata geçirildiği için şimdi terörist başı ile yapılan müzakereler topluma benimsetilmeye çalışılıyor. Bu anlamda ziyaretler açık ve alenen yapılmaya başladı. İmralı görüşmeleri şimdilik sınırlı kapsamda tutulsa da bu görüşmeler yakın bir zamanda halka ’da açılırsa hiç şaşırmayalım. 18.02.2013
SAİT BALCI
TBMM'deki 4 partili koalisyon BOP kapsamında ülkeyi eyaletlere bölecek anayasa konusunda KK'nin deyimiyle " Büyük ölçüde" uzlaşmışlardır… Türk Ulusu ABD, AB ve İsrail'in bu projesine karşı kararlı bir karşı duruş göstermelidir…