İÇİMDEN GEÇEN ZAMAN
Um: ag vakfı yayınlarında çıkan‘‘İçimden geçen zaman’’ adlı kitap, 24 Ocak 1993 Pazar günü arabasına konan bir bomba ile katledilen Uğur Mumcu’nun katillerinin bulunması adına 2006 Tarihine kadar verilen mücadeleyi anlatıyor. Kitabın yazarı Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili ve Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu. Kitabı alır almaz bir solukta okudum. Doğrusunu isterseniz şimdiye kadar hiçbir kitabı bu kadar kısa zamanda okumamıştım. Konu Uğur Mumcu olunca, kitap bende ayrı bir heyecan yarattı. Bu zamana dek açıkçası Uğur Mumcu’nun katillerinin bulunması adına Güldal Mumcu’nun verdiği mücadeleyi merak ediyordum. Bu kitapla tam anlamıyla doyuma ulaştım dersem yalan olmaz. Hakikaten Güldal Mumcu, Uğur Mumcu’nun katillerinin bulunması adına verdiği mücadele Uğur Mumcu’nun yaşam felsefesi ile adeta örtüşüyor. Yani Güldal Mumcu’dan bu kitabı yazması beklenmezdi belki ama kitaptan öğrendiğimize göre verdiği mücadele beklenirdi. Güldal Mumcu’da bu mücadeleyi yılmadan, usanmadan daha açıkçası korkmadan vermiş. İşte bu yüzden kitabı iki gün içinde soluksuz okuyup bitirdim.
Kitabı okurken açıkçası birçok aydın’ın Uğur Mumcu’nun katillerinin bulunması adına kaldıkları duyarsızlığı öğrendikçe insan oldukça rahatsız oluyor. Yelpazenin sağ kanadının Uğur Mumcu’nun katillerinin bulunması adına yürütülen soruşturmaları savsaklamaları anlaşılabilir bir durumdur. Ancak dönemin hükümetlerinde görev alan aydın kesim diye adlandırabileceğimiz birçok aydın parlamenterin soruşturmanın devamlılığı adına gösterdikleri tutum ise insanı üzüyor. Hatta eski Demokratik Sol Parti Genel Başkanı ve eski Başbakanlardan Bülent Ecevit’in Güldal Mumcu’ya sarf ettiği sözler insanı hayrete düşürüyor. Güldal Mumcu Uğur Mumcu’nun katillerinin bulunması adına Bülent Ecevit’ten duyarlılık göstermesini beklerken Bülent Ecevit, Güldal Mumcu’ya’’Kocanız da arı kovanına çomak sokmuştu’’ demesi açıkçası insanı şoke diyor. Bu sözler Demokratik Sol Parti Genel Başkanı ve eski Başbakan Bülent Ecevit’e hiç yakışıyor mu? Bu mudur yani. Uğur Mumcu, arı kovanına çomak sokmasaydı Uğur Mumcu olabilir miydi? İnsanın aklına ister istemez o dönemlerde Uğur Mumcu’nun araştırmacı gazeteciliğine ihtiyaç yok muydu diye düşünesi geliyor.
Kitabı okurken en çok dikkatimi çeken olaylardan birisi de Ceyhan Mumcu’nun soruşturmasının belli bir aşamasında Güldal Mumcu’ya soruşturmanın takibini devlete bırakmayı önermesini öğrenmem oldu. Başından beri ailenin avukatlığını üstlenmiş bir insandan gelen bu yaklaşım açıkçası benim içimde de bir soğuk rüzgârlar esmesine neden oldu. Bu tavsiyeler Güldal Mumcu’ya daha fazla ileri gitmemesi adına yapıldığı kesin. Güldal Mumcu, kitabında bu yöndeki ikazları tümden ret ederek Uğur’un katillerinin peşini bırakmamış. Başından beri aynı inançla Uğur’un katillerinin takip etmiş. Ceyhan Mumcu, Güldal Mumcu’nun Uğur’un katillerinin bulunması adına verdiği mücadeleyi bırakmaması üzerine avukatlığından da çekiliyor. Ceyhan Mumcu bununla da kalmıyor aynı zamanda Süleyman Demirel’in avukatlığını yapmaya başlıyor. Kitabın yayınlanmasından bu yana Ceyhan Mumcu’dan bir yalanlama gelmediğine göre demek ki Güldal Mumcu’nun anlattıkları doğru. Zaten Güldal Mumcu’dan olayları saptırarak yazdığını düşünmek bile ona hakaret sayılırdı. Güldal Mumcu’nun, Uğur’un öldürülmesinden sonraki ailesi dâhil tüm yaşadıklarını en ince ayrıntısına kadar yazmış. Güldal Mumcu’nun ailesi ile ilgili yaşadıklarını da bu kitaba alması belki de aile yakınlarını üzmüştür. Ancak Güldal Mumcu, bütün ülkeye mal olan bir araştırmacı gazeteci yazar Uğur Mumcu’nun katillerinin bulunması adına verdiği mücadelede aile bireyleri dâhil tüm aydınların gelişen olaylar karşısında takındıkları tavrı yazmayı bir görev edinmiş. Güldal Mumcu’’İçimden geçen zaman ‘’la emsallerinin içinde apayrı bir farklılık yaratmış.
Kitabı okudukça daha birçok olaylar karşısında zamanın iktidar sahiplerinin tavrı sizleri de hayrete düşürecektir. Buna Demokratik Sol Parti İktidarı da dâhil. Zaten baştanda söylediğim gibi Uğur Mumcu’un katillerinin bulunmasına yönelik araştırmaya dönemin sağ iktidarları elbette duyarsız kalması olağandı. Ancak dönemin sol iktidarı Demokratik Sol Parti’nin soruşturmanın önemine ne kadar duyarlılık gösterdiği bu kitapta açıkça görülüyor. İşte insan burada şoke oluyor. Şöyle bir geriye doğru dönüp baktığımız zaman. Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Necip Hamlemitoğlu, Abdi İpekçi, Bahriye Üçok cinayetleri aydınlatılmış olsaydı bugünleri yaşar mıydık? İşte kendimize sormamız gereken gerçek soru da bu olmalı değil mi?
Güldal Mumcu’nun yazmış olduğu ‘’İçimden geçen zaman ‘’ adlı kitabı okumanızı öneriyorum. Kitabın bende bıraktığı duyguya eminim sizler de yabancı kalmayacaksınız.. Kitabı okurken kendinizi sanki Güldal Mumcu’nun yanında hissedeceksiniz.24.12.2012
SAİT BALCI