HSYK’NIN KAZANANLARI VE KAYBEDENLERİ
Geçtiğimiz Pazar günü yapılan seçimler ile HSYK’ın 15 üyesi belli olmuştu. Geri kalanlardan 4 üye ise doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atanacak. Seçilen üyelerin profiline baktığımız zaman seçimleri kesin olarak Cemaat’in kaybettiğini söyleyebiliriz. Her şeyden önce seçimleri kazanan Yargıda Birlik Platformu Başkanı Abbas Özden’in açıklamaları kayda değer. Abbas Özden diyor ki ; ‘’Ben Atatürk’ün resimlerini öpe öpe büyüdüm’’ Bu açıklamaları yapan bir savcı elbette Cemaatçi olamaz. Hükümet yanlısı da olamaz. Abbas Özden aynı zamanda İşçi Partisine yasadışı aramaları yapan 10 polis hakkında soruşturma açan savcı. Abbas Özden bu yüzden de sürgüne gönderilmiş bir savcı.
Bu seçimlerde Milliyetçi kanat 5 üyesini, Demokratlar 4 üyesini, hükümet kanadı 2 üyesini ve Cemaat kanadı da 4 üyesini seçtirmiş oluyor. Toplam 22 üyenin tamamlanabilmesi için geri kalanlardan 4 üyeyi de Cumhurbaşkanı atayacak. Böylelikle AKP’li sayısı 9 olacak. Demokratlar ile Milliyetçilerin sayısı da 9. Adalet Bakanı’nı da hesaba kattığımız zaman seçimlerin galibi hükümet tarafı diyebiliriz. Ancak yine de bu tablo içinde hükümet kanadı çok da rahat sayılmaz. Çünkü iktidar partisinin yolsuzluk ve rüşvet dosyaları gündeme geldiği zaman Milliyetçiler ve demokratlar ile birlikte Cemaat yanlıları aynı safta yer alabilirler.
Peki, bu tablo nasıl böyle oluştu? Hükümet kanadı çoğunluk olarak kendi adaylarını neden seçtiremedi? Peşin olarak bu sonuçların hükümet kanadını fazlasıyla memnun ettiğini söyleyeyim. Pazar günü akşam geç saatlerde açıklanan seçim sonuçlarının ardından Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın Cemaat yanlısı üyelerin azınlıkta kalmasından duyduğu memnuniyet yüzüne yansımıştı. Burada iktidar partisinin Cemaat yanlısı üyelerin seçilmesinden çok Demokratların ve Milliyetçi kökenli üyelerin seçilmesine razı oldukları da görülüyor. İktidar partisi ile Cemaat arasında bir iç savaş yaşanmamış olsaydı bu tablo çok daha farklı olabilirdi.
Şimdi biraz da bu seçimlerin ardından kimlerin sevindiğine ve üzüldüğüne bakalım. Ne de olsa seçilen bu üyeler önümüzdeki döneme damgalarını vuracaklar. Yeni seçilen HSYK üyeleri büyük bir olasılıkla Ergenekon, Balyoz, Gezi parkı ve 17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet davalarını etkileyecekler. Yeni HSYK’nın önceki dönemlere göre demokrasiyi mi, yoksa ilerlemiş demokrasiyi mi uygulayacaklarını ise önümüzdeki günlerde göreceğiz. Şimdiden tam olarak demokrasiyi uygulayamasalar da, önceki dönemlerden farklı bir tablonun ortaya koyacaklarından eminim. Herhangi bir grubun tam olarak bir üstünlük sağlayamamış olması demokrasi adına bir artı olduğunu söyleyebilirim. En azından bundan böyle saçma sapan açılan Ergenekon gibi, Balyoz gibi, Oda TV gibi davaların tekrarlanmayacağını düşünüyorum.
Bu seçimlere en çok kimlerin sevindiğine, kimlerin üzüldüğün baktığımız zaman, Cumhurbaşkanının sevinmiş olabileceğini söyleyebilirim. Zira seçimlerden Cemaat yanlısı üyeler galip gelmiş olsaydılar kesin kes 17 Aralık Operasyonundan sonra sağa sola sürülen hâkim ve savcıların tekrar kaldıkları yerden görevlerinin başlarına geri dönebileceklerdi. 17 Aralık Operasyonu kaldığı yerden devam edebilirdi. Yine de bu konu da çok kötümser değilim. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a rağmen Cemaatçi üyeler ile Milliyetçi ve Demokratçı üyeler iktidar partisine karşı her zaman bir cephede yer alabilirler. Böylesine bir seçenekte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı üzebilir. Tabi ki bu söylemlerim bir varsayımdan ibaret. Fakat yine de böyle bir varsayımın gerçekleşme olasılığı da yüksek. Bu tür birleşmelere karşı iktidar cephesi nasıl bir önlem alabilir? Bunları da ileriki günlerde yaşayıp göreceğiz. Şimdilik bu kadar diyorum. Yarın tekrar görüşmek üzere hoşça kalın. 15.10.2014
SAİT BALCI