HANİ KİMSENİN TAVUĞUNA KİŞT DEMEYECEKLERDİ?
Değişen bir şey yok. Dün bakış açıları neyse bugün de aynı. Dün de aynı şeyi düşünüyorlardı, bugün aynı şeyi düşünüyorlar. Aradaki tek fark ise dün yapamadıklarını bugün yaptılar, o kadar. Bugüne kadar yapmak istediklerini her alanda sindire sindire yapmışlardı, şimdi türbanda da aynı şeyi yapıyorlar. İlk zamanlarda toplumun geniş katmanlarından oluşacak tepkiyi göze alamamışlardı. Bugün ise artık oldukça rahatlamış durumdalar. Laik Cumhuriyeti deviremedikleri zaman mağduru oynayarak oy alıyorlardı, Cumhuriyetin kazanımlarını bir bir yok ettikleri zamanda muhafazakâr demokrat rolünü oynayarak oy alıyorlar. Her iki ihtimalde de duygu sömürüsü ile oy alıyorlar. Bir zamanlar eski Başbakanlardan Süleyman Demirel şapkasını sallayarak oy alırdı. Bunların yaptığı da bundan farklı bir şey değil. Aradaki tek fark ise teknolojik gelişmelere ayak uydurmuş olmaları.
Bundan iki üç sene evvel Cumhurbaşkanı Abdullah Gül gitmiş olduğu bir yurtdışı gezisinde ‘’Ülkemde sessiz bir devrim yaşanıyor ‘’ demişti. Evet, sessiz devrim halen daha yaşanmaya devam ediyor. Hem de Cumhuriyetin tüm kazanımları yok edilerek. Bugünlere elbette kolay gelmediler. Zorlu yokuşları ABD’nin kanatları altında aştılar. Kimi zaman duraksadılar ama geri hiç adım atmadılar. Türk Ordusunu bile ABD’nin desteği dağıttılar. Bir an olsun tökezlemiş olsaydılar bugünleri görmeleri mümkün bile olmazdı. Ancak ABD’nin gündeminde Büyük Ortadoğu Projesi vardı. Bu proje uğruna AKP iktidar yapıldı. Bunlar bu sayede söz sahibi oldular. Yoksa AKP öncesi yeni kurulan ANASOL D hükümeti kayıpsız yoluna devam etmiş olsaydı bugün AKP İktidarı diye bir şey olmayacaktı. Bırakın iktidarı ,Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yakınından bile geçemezlerdi.
Şimdilerde ise işlerini yoluna koymuşlar, Bülent Arınç’ın söylemi ile ‘’ Allah verdikçe vermiş ‘’ de türban meselesinin halledilmesinden sonra sıra başı açıklara baskı yapmaya gelmiş. Kimsenin özel hayatına müdahale etmeyiz demişlerdi. Kimsenin tavuğuna kişt mi dedik, dediler. Kimsenin kılık ve kıyafetine karışmıyoruz dediler. Dediler de dediler. Peki, şimdi ne oldu? Daha ilk günden türbanın Türk Ordusunda ve Emniyette de deleceklerini söylemediler mi? Bir gün herkes kapanacak demediler mi? Televizyonlarda program yapan sunuculara karışmadılar mı? Okullarda başı açık öğretmenlere baskı yapmaya başlamadılar mı? Şimdi de Başbakan kızlar ile erkeklerin aynı evde kalmalarına müsaade etmeyeceklerini söylüyor. Hem de üstüne basa basa valilere talimat verdiklerini söylüyor. Şimdi yapılması planlanan bu müdahaleler anayasaya aykırıdır, anayasada yeri yoktur diyeceğim ama ona da bir yasal kılıf uydururlar. Ne de olsa bu konuda beceriklidirler. Zaten bahanelerini şimdiden hazırlamışlar. Yani bu tür durumlar muhafazakâr demokratlıklarına ters gelirmiş. Hay sizin demokratlığınızı sevsinler! İktidar yolu açılana kadar Milli Görüş’ü savundular, iktidar olunca muhafazakâr demokrat oluverdiler. Muhafazakâr demokrat olmanın ahlak polisliğini soyunmayı gerektirdiğine de bunların iktidarında şahit olduk. Bunlar iktidara gelene kadar ülkeyi demokrat anlamında Anavatan Partisi, Adalet Partisi, Doğu Yol Partisi yönetmişti. O sağ iktidarlar döneminde muhafazakâr demokratlığın gereği olarak ahlak polisliğine soyunan olmamıştı. Demek ki onlar muhafazakâr demokratlığı bilmiyorlarmış. Her şeyi en iyi bunlar biliyor ya ondan olsa gerek.
Peki, şimdi valiler gençleri nasıl takip edecekler? Gençlerin kaldığı her bir apartmanın bahçesine polis mi dikecekler? Gece yarıları gençlerin odaları mı basacaklar? Ya bu gençlere aileleri müsaade etmişlerse ne olacak? Ailelere ‘’siz bilmezsiniz biz biliriz’’ mi denecek? Yurtta, apartmanda okulda, parkta, bahçede beraber ders çalışan, sohbet eden, öğrenciler görüldüğü anda tutuklanacaklar mı? Birbirlerini seven gençler el ele tutuşamayacaklar mı? Birbirlerini sevmeleri yasaklanacak mı? Zaten yasaklanmayan bir bu kalmıştı. Çok şükür bu iktidar sayesinde aşk olmak da yasaklanacak. Gençler artık bundan böyle eskiden olduğu gibi görücü usulü ile evlenirler. Ülkemizde bu sayede demokrasinin en ileri mertebesine ulaşır. 08.11.2013
SAİT BALCI