GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ BİLİM ADAMLARI
Yaşam insanoğlunun en doğal hakkıdır. Yaşam aynı zamanda doğumdan ölüme kadar geçen bütün doğal süreyi kapsar. Ancak koşullar ve yaşamı bilinçli olarak yönlendirenler insanoğlunun en doğal olan bu yaşam hakkını elinden alıyorlar. Yani yaşam hakkını gasp ediyorlar. Bunun adı da maalesef bilim oluyor. Bunun adı doğal bilim değil, endüstriyel bilimdir.
Endüstriyel bilim küresel şirketlerin ortaya koyduğu bir bilimdir. Dolayısıyla bu bilim dalı insan sağlığı yerine insan sağlığı üzerinden kazanç sağlayan bir bilim dalıdır. İnsanoğlunun yaşam organlarını ele geçiren ve bu organlar vasıtasıyla insanoğluna hükmetme bilimidir. Böylelikle insanoğluna dayatma yaşam sunulur. İşin içine bilim ve sağlık girdikten sonra birçok insan maalesef sorgulama yeteneğini kaybediyor. Sorgulama yeteneğini kaybeden insanı yönlendirmek çok kolaydır. Genetiği değiştirilmiş bilim adamlarının yaptıkları da budur. Çünkü onlar pozitif doğal bilimin yerine patronlarının kazançlarının öne çıktığı endüstriyel bilimi savunuyorlar.
Son yıllarda insan sağlığını etkileyen birçok olumsuz haberler duymaya başladık. Örneğin GDO yani genetiği değiştirilmiş organizmayı duyuyoruz. Bilim insanlarından bazıları dünyanın kıtlıkla karşı karşıya olduğunu öne sürerek GDO’lu ürünlerin tüketilmesini savunurlarken bu tezin karşısında bulunan bilim adamları ise GDO’lu ürünlerin yan etkilerini öne sürerek bu ürünlerin insan sağlığını olumsuz yönde etkilediğini savunuyorlar. Ancak insanoğlu GDO’lu ürünlerin insan sağlığına faydalı olduğunu öne süren bilim adamlarının etkisi altında bulunuyor. Çünkü dünyaya onlar hükmediyor.
Bugün tükettiğimiz birçok ürün yurt dışından geliyor. Aslında ülkemiz coğrafi konumu açısından her türlü tarım ürününü yetiştirmeye son derece elverişlidir. Ancak küresel şirketler iktidara gelen siyasi partilere ithalatı zorunlu kılıyorlar. Yoksa birçok alanda yardımı kesiyorlar. Önceden verilen tavizler neticesinde küresel şirketlerden almak zorunda kaldığımız tarım ürünleri nedeniyle maalesef biz de GDO’lu ürünleri tüketmek zorunda kalıyoruz. Buğday, mısır, domates, patates gibi ürünleri ithal ettiğimiz tarımsal ürünler içinde sayabiliriz. Doğal olarak GDO’lu olarak ithal ettiğimiz bu ürünler genetiği değiştirilmiş olmasından dolayı insan sağlığını etkiliyor. Bu konuda Soner Yalçın’ın ‘’ Saklı Seçilmişler’’ kitabını okumanızı öneririm.
GDO’lu tarım ürünlerin birçok yan etkileri vardır. GDO’lu tarım ürünleri alerjik hastalıkları da beraberinde getirdiğinden insan sağlığı olumsuz yönde etkileniyor. Bu ürünler insanların hormonal sistemini de bozuyor. Bağışıklık sistemine de zarar veriyor. Öldürücü alerjilere neden olabiliyor. Bu ürünler ayrıca çevreye de zararlıdır. Küresel şirketlerinde aradığı zaten budur. Tarım ürünlerini ihraç eden küresel şirketler bilinçli olarak insan sağlığını bozuyorlar. İlaç sektörü vasıtasıyla satılan ilaçlar ile söz konusu hastalığı iyileştirmeye çalışırlarken diğer taraftan da kullanılan ilaç ile yeni hastalıkların oluşmasını sağlıyorlar. Böylelikle tarım ve ilaç sektörü sürekli kar eden bir sektör haline geliyor. Aynı zamanda insan nüfusunu da bu sayede azaltıyorlar. Dolayısıyla insanoğlunun yaşamı üzerinden geleceklerini inşaa ediyorlar. Dünya maalesef insan sağlığı ile oynayan küresel şirketlerin etkisi altında bulunuyor. Bilim de onlara hizmet ediyor.
Nobel ödüllü 110 bilim adamı genetiği değiştirilmiş gıdaların (GDO) dünyadaki beslenme yetersizliğine ve açlığa çare olduğunu savundular. Evet, her türlü gıda ürünü GDO’lu olanlar dâhil elbette açlığa ve kıtlığa çaredir. Ancak konu açlık ve kıtlık dahi olsa GDO’lu tarım ürünlerinin insan sağlığına faydalı olduğunu savunmak aklımızla dalga geçmektir. Sözde bu bilim adamları GDO karşıtı örgütlerin kampanya düzenlemelerine bile karşı geldiler. Konu bu derece önemlidir.
Nobel Tıp Ödüllü Philip Sharp, Brce Beutler, Christiane Nusslein-Volhard, Nobel Kimya Ödüllü Paul Boyer, Robert Lefkowitz, Nobel Fizik Ödüllü, Claude Cohen-Tannoudji ve Srge Haroche’in de aralarında olduğu bilim adamları imzaladıkları mektupta şöyle dediler.
“GDO’lu tarım ürünleri, güvenli, yeşil ve gelişmekte olan ülkelerin küçük çiftçileri için gelişmiş ülkelerin büyük işletmecilerine göre daha değerdir. Greenpeace ve onun destekçilerine düşen, biyoteknolojiler sayesinde geliştirilen kültürleri yetiştiren dünya çapındaki çiftçilerin deneyimlerini gözden geçirmeleri, sağlık otorotilerinin düzenlemelerine uygun GDO’lara karşı kampanyalarına son vermeleridir.”
Dün GDO’lu ürünlerin zararlı olmadığını söyleyen Nobel ödüllü bilim adamları bugün insanoğlunun önüne sağlıklı bir ürün sunabilirler mi? Kendisini patronun kazancına hizmet etmeye adayan bir bilim adamından insanoğluna fayda gelir mi?
Peki, bugün bize dayatılan ilaçlar ne kadar güvenlidir? Bunların insan sağlığına zararlı olmadığına dair bir kanıt var mıdır? Öyle ya, GDO’lu ürünün insan sağlığına zararlı olmadığını söyleyen hatta bu ürünlerin sağlıklı olduğunu söyleyen bilim adamları bugün kim bilir önümüze daha hangi zararlı ürünleri sunuyorlardır.
İnsan sağlığı açısından kullanılan ilaçların iyileştirmesinden yüzde yüz emin olmadıkça bu küresel bilim adamlarının ürettiği hiçbir ilaca ve tarımsal ürüne güvenilmemelidir.
Beslenme doğal olmalıdır. Doğal olarak beslenen insan çeşitli hastalıklara karşı da dayanıklı olur. Yani, bağışıklık sistemi güçlü olan bir insan doğal olarak yakalanacağı hastalıkları da kolay atlatır. Ancak küresel şirketlerin ilaçları ile ayakta kalabilen insan her daim onlara mecbur kalır. Vücudunun yaşam dengesi ilaçlara bağımlı hale gelirse insanoğlunun kendisi de ilaç firmalarına bağımlı hale gelir. Bunun adı genetiği değiştirilmiş bilim adamları sayesinde insanlığın ele geçirilmesidir. 26.04.2021