FİDAN SEVGİSİ – 3
Siyasi iktidarın istihbarat anlamında TSK’yı tasfiye etmesinden sonra doğan boşluğu MİT doldurmuş durumda. Böylelikle MİT, gerek istihbarat anlamında gerekse komşularımızla gelişen olaylara bire bir hâkim oldu. MİT’e bu sorumluluğu elbette siyasi iktidar verdi. Başbakan’ın Türk Silahlı Kuvvetlerini ve Emniyet Genel Müdürlüğünü strateji açısından önem arz eden konularda tamamen devre dışı bırakmasındaki temel amacı bölgelerde gelişen olayları tek elden yönetme refleksi yatmaktadır. Yani bir anlamda MİT Müsteşarı Hakan Fidan bu yüzden sır küpü olmuştur. Başbakan geçmişte olduğu gibi yine ileriki günlerde MİT’i PKK ile yapılacak görüşmelerde kullanacaktır. Suriye’de Esad’a karşı desteklediği El Kaide cephesine bağlı El Nusra cephesi ile yürütülecek müzakerelerde kullanacaktır. Mısır’da, Libya’da, Tunus’ta Irak’ta kendisine yakın siyasi çizgi izleyen oluşumları MİT üzerinden yürütecektir. İşte bu yüzden MİT, son yıllarda istihbarat anlamında Türk Ordusu’nun ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün işlevlerini tamamen kendisi yüklenmiştir.
Başbakan bugüne kadar MİT üzerinden yürüttüğü siyaset konusunda yakın geçmişte Cemaat ile çatışmıştı. Bu savaşı hatırlayacak olursak, Başbakan gözle görünmeyen koalisyon hükümetine tek başına karar verici bir konum için adım atınca olanlar olmuştu. Başbakan, öteden beri yargının koalisyonun büyük ortağı Gülen Cemaatinde olmasından rahatsızlık duyuyordu. Yargı ele geçirilmişti ama bu sefer de Cemaate kaptırılmıştı. Cemaat güdümünde bulunan yargı, KCK soruşturmalarında aktif rol alınca önceleri ‘’Kürt Açılımları’’ olan sonradan adı ‘’Demokratik Açılımlara’’ dönüşen adımlar KCK soruşturmaları yüzünden zarar görmeye başlayınca Başbakan Cemaati frenlemeye çalışmış ancak başarılı olamamıştı. Hal böyle olunca Cemaati’n önde gelenleri MİT tarafından dinlenmeye ve izlenmeye alınmıştı. Bu durumu fark eden Cemaati’n, bu atağa Hakan Fidan’ı sorgulamak için düğmeye basmasına neden oldu. Başbakan bu reste karşılık Hakan Fidan’ı Meclis’ten çıkardığı özel yasa ile korumaya almıştı.
Hakan Fidan Cemaatin elinden çıkarılan özel yasa ile kurtarıldı ancak bu seferde İran İstihbaratının Hakan Fidan’ı ABD’ye ispiyonlaması patlak verdi. MOSSAD’a ait gizli bilgilerin İran istihbaratına servis edilmesinin ortaya çıkması tam bir suçüstü oldu. Günlerdir Başbakan ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu gerek yurt içinde gerekse yurt dışında Hakan Fidan’ı topyekûna savunmaya geçtiler. Bu konuda BDP ile MHP’yi de arkalarına aldılar. Başbakan’ın zor günlerin imdadına yetişmesiyle ünlenen MHP takındığı tavır ile beklentileri yine boşa çıkarmadı. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Hakan Fidan’a sahip çıkmasıyla Başbakan’a olan bağlılığını bir kez daha pekiştirdi. Bahçeli bu tavrıyla BDP ile aynı çizgiye bile geldi. Terör konusunda mangalda kül bırakmayan Devlet Bahçeli, konu MİT Müsteşarı olunca yelkenleri bir anda suya indiriverdi. Sanki PKK ile yapılmış olan ve yapılmakta olan müzakereleri Milli İstihbarat Teşkilatı yürütmüyormuş gibi. Sanki Oslo müzakerelerini MİT yürütmemiş gibi. Bir taraftan PKK Terör örgütünü lanetleyeceksiniz fakat öbür taraftan da PKK Terör Örgütü ile müzakere masasına oturan Hakan Fidan’a sahip çıkacaksınız. Siyaset işte böyle bir kaygan zeminde yapılıyor maalesef. Söylem ve eylem birliği yok. Dünkü söyleminiz ile bugünkü söyleminizin uyuşması diye bir derdiniz yok. Yani eski Başbakan ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in söylediği gibi ‘’Dün dündür, bugün bugündür. ’söylemi geçerli olmuş.
Hakan Fidan’ı Cemaate ve MOSSAD’a karşı korumaları yetmemiş olacak ki şimdi de dokunulmazlık verilmesi gündeme gelmiş. Söz konusu plana göre Hakan Fidan önce Milletvekili yapılacakmış, sonra da Bakan yapılacakmış. MİT Müsteşarlığı da kendisine bağlanacakmış. Böylelikle Hakan Fidan daha rahat çalışabilecekmiş. Gerek PKK, gerek Suriye gerekse Mısır politikalarındaki çuvallamaları yetmemiş olacak ki daha fazlasını istiyorlarmış. Son dönemlerde Cemaate yakınlığı ile bilinen Taraf Gazetesi yazarlarından Emre Uslu ile Bavulcu lakabı ile bilinen Mehmet Baransu MİT aleyhine yazı kaleme alıyorlardı. Bu yüzden Mehmet Baransu’ya baskı yapılmış. Şimdi de yazarlığın yanı sıra Yeditepe Üniversitesinde öğretim Üyeliği yapan Emre Uslu’nun işine son vermişler. Fidan sevgisi böyle bir şey işte. Ne yandaş tanıyor ne de muhalif. Ne diyelim? Allah üzerimizden Fidan sevgisini hiç eksik etmesin. 06.11.2013
SAİT BALCI