ERDOĞAN OPERASYONUN DIŞINDA KALABİLİR Mİ?
ABD Başkanı Obama, 11 Eylül saldırısının arifesinde IŞİD adlı terör örgütü için yapılacak mücadele de dört aşamalı bir plan açıklamıştı. Açıklanan planın ardında da Cidde’de, Arap ülkelerinin de içinde bulunduğu bir toplantı yapıldı. Yapılan toplantının arkasından düzenlenen sonuç bildirisine ülkemiz imza atmadı. Bu durum ülkemiz açısından hiç de hayra yorulacak bir olay değil. Koalisyon güçleri ile birlikte yapılacak operasyonlarda ülkemizin zarar göreceğini bahane ederek sonuç bildirisine imza koymamak hiç de inandırıcı değil. Eğer Erdoğan zamanında ülkemizin güvenliğini düşünmüş olsaydı, ABD askerlerinin ülkemiz toprakları üzerinden Irak’a geçmelerine Türkiye Büyük Millet Meclisinde ret edilmesinden sonra gidip ABD’den özür dilemezdi. Keza yine Erdoğan, Suriye’de Esat rejimin devrilmesi adına ‘’Her türlü operasyona hazırız’’ demezdi. Peki, şimdi ne oldu da Erdoğan ABD’nin IŞİD planına hayır dedi?
Öncelikle peşin söyleyeyim. Erdoğan için sınırlarımızın kevgire dönmüş olmasının hiçbir önemi yok. IŞİD’in gerek Irak’ta, gerekse Suriye’de yapmış olduğu katliamların hiçbir önemi yok. Musul’da konsolosluğumuzun işgal edilmesinden sonra 49 çalışanımızın esir alınmasının da çok fazla bir önemi yok. Erdoğan’ın kırmızıçizgisi hasım olarak gördüğü IŞİD adlı terör örgütüne operasyon düzenlenmesidir. Çünkü Erdoğan Suriye’de Esat rejiminin yıkılması için ABD’nin Özgür Suriye Ordusunun desteklenmesini istemesi rağmen El Kaide’nin Suriye kolu olan El Nusra Cephesini desteklemiştir. IŞİD adlı terör örgütünü desteklemiştir. Erdoğan şimdi Suriye’de Esat’a karşı birlikte çalıştığı IŞİD adlı terör örgütüne operasyon yapılmasını kabullenemiyor. Yani İŞİD Erdoğan’a koalisyon güçlerinden daha yakın. Eğer Obama Esat’a operasyon düzenleyeceğiz demiş olsaydı, Erdoğan bir dakika bile durmazdı. Cidde’de toplantı Esat’ın devrilmesine yönelik olsaydı düzenlenen sonuç bildirisini on defa imzalardı. Şimdiye kadar da çoktan Meclis’ten yeni bir savaş tezkeresini bile çıkarmıştı. Sizce de öyle değil mi?
Peki, sizce bu işin sonu nereye varır? Erdoğan bu konuda ileriki günlerde tavrını değiştirir mi? Bu analizi yapabilmek için zaman henüz daha erken. Erdoğan bu konuda ya her türlü riski göze alarak koalisyon güçlerine istenilen katkıyı koymayarak Obama’ya karşı bir duruş sergileyecek ve sonrası olacakları göze alacak, ya da bugün yarın tavrını değiştirecek. Bana kalırsa Erdoğan ABD’ye karşı daha fazla direnemez. Bu durumun işaretleri de zaten gelmeye başladı. Örneğin ABD askerleri Irak’ta IŞİD’in elindeki silahların ( MKE ) Makina Kimya Endüstrisi’’ ne ait olduğunu tespit etmiş durumdalar. Dolayısıyla da Erdoğan ilk golü ABD’den yemiş oldu. Peki, bu duruma rağmen Erdoğan ABD ile birlikte NATO’ya direnmeye devam edebilir mi? Aslında MKE’ye ait silahların IŞİD’in elinde çıkması Erdoğan’ın ilk vukuatı da değil. Daha önce de ülkemiz üzerinden El Nusra Cephesi’ne kimyasal silah sevkiyatı belgelenmişti. Şimdi ABD’nin bu tespitleri değerlendirmeyeceğini düşünmek herhalde aptallık olur.
Yaşanmakta olan bu gelişmelerin yanı sıra şimdi de ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, Erdoğan’ın Suriye’de Özgür Suriye Ordusu yerine El Kaide’nin Suriye kolu olan El Nusra Cephesinin desteklediğini söyledi. Aslında bu durumu bilmeyen yok ama bu konuyu medya önünde eski ABD Büyükelçisi’nin dillendirmesi kayda değer bir gelişmeydi. Arka arkasına gelişen bu olayların hiç de öyle tesadüf olacağına ihtimal vermiyorum. Hele hele ABD Irak İle Suriye’yi şekillendirdiği bugünlerde Ricciordene’yi böylesine ulu orta konuşturmazdı. Bu gelişmelerin özeti ise, ABD’nin IŞİD adlı terör örgütünü bitirmeye odaklı bir mücadele odaklandığıdır. Kuzey Irak Kürt Yönetimini’ de bu gelişmeler çerçevesi içinde korumaya aldığıdır. ABD sözde IŞİD adlı terör örgütünü bitirme bahanesiyle bölgeye tamamen hâkim olmasıdır.
Yaşanan bu gelişmeler de gösteriyor ki, Erdoğan’ın önünde iki seçenek kalmıştır. Ya öteden beri içinde yer aldığı koalisyon güçlerine katılarak IŞİD’e karşı istemeyerek de olsa yapılması planlanan operasyonlara destek verecek, ya da ANASOL D hükümeti gibi dağılmayı göze alarak dediğim dedik diyecek. Bana kalırsa Erdoğan 49 konsolosluk çalışanına rağmen partisinin ve iktidarının dağılma sürecini göze alamaz. Yarın tekrar görüşmek üzere şimdilik hoşçakalın.15.09.2014
SAİT BALCI