DİRENİŞE DEVAM
Halkın direnişi Ülke genelinde halen devam ediyor. Gösterilerin birkaç gün içinde biteceğini söyleyenler yanıldı. Çünkü onlar halkın sokaklara dökülüşünü salt Gezi Parkındaki ağaçlara bağlamışlardı. Gösteriler elbette Gezi Parkındaki ağaçların sökülmesi ile başlamıştı. Gezi Parkının park olarak kalması için başlamıştı. Gezi Parkının yerine Topçu Kışlası projesinin yapılmaması için başlamıştı, ancak geldiğimiz noktada görüldü ki yurdun dört bir yanına dağılan eylemlerin başka ortak noktaları da vardı. Gösterilere katılanların hepsinin Gezi Parkında, Taksimde ortak paydalarının olduğu ortaya çıktı. Yoksa salt Gezi Parkının Topçu Kışlasına dönüşünün protestosu bu kadar uzun sürmezdi.
Başbakan’ın Fas’a ve ardından Tunus’a gitmesinden bu yana aslında değişen herhangi bir gelişmede yok. Başbakan giderken Gezi Parkı’nın yerine Topçu Kışlasının yapılacağını yenilemişti. AKM’nin de yıkılacağını söylemişti. Başbakanı’nın yurt dışına çıkmasından sonra Ülkenin yönetimi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e geçmişti. Cumhurbaşkanı ’da Başbakan’ın aksine protestoların önüne geçebilmek için ilk olarak ‘’mesajın alındığını’’ söyledi. Arkasından Başbakan Yardımcısı Bülent Arınc’ı Köşk’e çağırdı. Yapılan değerlendirmelerin ardından Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakan’ın söylemlerinin tam tersine göstericilerden özür diledi. Polisin uyguladığı şiddetin kabul edilemez olduğunu itiraf etti. Bu anlamda da gösterilerin amacına ulaştığını bundan böyle de gösterilere son verilmesini istedi. Bülent Arınç, bu konuşmalardan Başbakan’ı haberdar etmiş midir bilemiyorum. Ancak Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, gösterilerin birkaç özür ile geçiştirilemeyeceğini sanırım şimdi anlamıştır. Yoksa devam etmekte olan protestoların bir özür ile bitmeyeceğini Başbakan’da biliyordu. Başbakan bu yüzden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ve Bülent Arınc’ın şimdi attıkları adımı atmamıştı. Başbakan bana göre yapılmakta olan protestoların ruhunu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tan daha iyi okumuştu. Ancak toplumun bu noktaya gelmesinden de Başbakan’ın kendisi sorumludur. Cumhurbaşkanı ve Başbakan Yardımcısının bu çıkışları ile Taksim Dayanışma Platformunun eli, haklı olarak şimdi daha da güçlenmiştir. Böylelikle şu an devam etmekte olan gösteriler de meşruluğunu kazanmıştır.
Başbakan Tunus’ta iken yerine vekâlet eden Bülent Arınç Cumhurbaşkanı ile yapmış olduğu değerlendirmeler ışığında Taksim Dayanışma Platformu ile gösterilerin ateşini söndürmek için bir görüşme yapmıştı. Bülent Arınc Taksim Dayanışma Platformunun isteklerini dinledi. Taksim Dayanışma Platformu, Gezi Parkının park olarak kalmasını, topçu kışlası projesinin iptal edilmesini, Başbakan’ın ısrarla yıkacağını söylediği AKM’nin yıkılmamasını, olaylardan sorumlu olanların görevlerinden alınmasını, gaz bombasının kullanılmasının yasaklanmasını, gözaltına alınan yurttaşların serbest bırakılmasını ve haklarında soruşturma açılmamasını, ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasını talep etti. Siyasi iktidar açısından ibu dönemde bu şartların yerine getirilmesi oldukça zor görünüyor. Hele hele Başbakan’ın tek adamlığa oynadığı bu dönemde Başbakan Yardımcısı Bülent Arınc’ın Taksim Dayanışma Platformunun isteklerini karşılayabilmesi zaten hiç mümkün değildi. Bu aşamada gerek ABD’nin, gerekse uluslararası toplumun protesto gösterilerine demokratik haklar çerçevesinde değerlendirilmesine yönelik uyarılarını da Başbakan’ın herhangi bir şekilde dikkate alacağını hiç sanmıyorum. Başbakan bu konuda ne Cumhurbaşkanı gibi ne de Başbakan Yardımcısı gibi bir adım atabilir. Bu konuda gerek Cumhurbaşkanı gerekse Başbakan Yardımcısı Taksim Dayanışma Platform üyeleri ile görüşmeler yapabilirler. Onların isteklerini dinleyebilirler. Bu konuda protesto gösterilerini organize edenlerden özür de dileyebilirler, ancak bu görüşmeler hiçbir şekilde Başbakan’ı bağlamaz. İşte şimdi geldiğimiz durumda bundan ibarettir.
Yurda dönen Başbakan’ın ilk açıklamalarına bakıldığı zaman değişen herhangi bir gelişmenin olmadığı anlaşılıyor. Başbakan Uluslararası Toplumun tüm uyarılarına rağmen de bildiğini okumaya devam edecektir. Bu konuda asla geri adım da atmayacaktır. Teröristler karşısında geri adım atan Başbakan, yurtsever halkın haklı taleplerini şiddetle bastırmaya devam edecektir. Ancak olaylar eskiden olduğu gibi yine Başbakan’ın kontrolü altında değildir. Yani ok çoktan yaydan çıkmıştır. Partilileri bile göstericilere uygulanan şiddetinin tonunun kabul edilemez olduğunu bilmektedirler. Ancak şu da bilinmelidir ki Başbakan’ı Başbakan yapan da zaten bu iradesidir. Başbakan o çok övündüğü ileri demokrasiyi bugün kısmen de olsa yerine getirmiş olsaydı bugün meydana gelen protesto gösterilerinin önünü alabilirdi. Ancak bu saatten sonra artık yapılacak pek de kayda değer bir şey de yok. Ülke geneline yansıyan gösteriler Başbakan’ın tüm baskılarına rağmen artmaya devam edeceğini düşünüyorum.. Peki, ne zamana kadar? Orasını da ileriki günlerde göreceğiz.07.06.2013
SAİT BALCI