DEMOKRATİKLEŞMEME PAKETİ
Başbakan 30 Eylül Pazartesi günü nihayet merakla beklenen sözde demokratikleşme paketini açıkladı. Televizyon ekranlarından canlı da yayınlanan paketin açılımını Avrupalı Milletler de merak etmiş olacaklar ki yabancı dilde de yayınlanacakmış. Bundan önceki paketlerin reklamı bu kadar şaşalı olmamıştı ama demek ki bu paket daha fazla önem arz etmiş olmalı. Ne de olsa Cumhuriyetin temeline dinamit konmasından memnun olacaklar var ya o yüzden olsa gerek. Bu girişimleri de demokratikleşme paketi diye topluma yutturuyorlar ya helal olsun. Biraz Turgut Özal’dan biraz da Adnan Menderes’ten bahsettin mi iş tamam. Atatürk ’de unutulmamış ama ‘’Atatürk’’ denmiyor ‘’Gazi Mustafa Kemal ‘’deniyor. ‘’Atatürk’ü ağızlarına almamaya yemin etmişler sanki. Biraz duygu sömürüsü biraz da mağdurluk edebiyatı yaptınız mı iş tamamdır. Zaten Millet dediğiniz nedir ki? Her seçim döneminde oyunu aldınız mı iş tamamdır.
İlk gündeki değerlendirmelere bakılırsa söz konusu paket kimseye yaramamış görünüyor. BDP öteden beri demokratikleşme paketi diye tutturuyordu ama açıklamalara bakılırsa pek memnun olmuşa benzemiyorlar. Belki de İmralı’nın isteği doğrultusunda tıpa tıp bir paket bekliyorlardı. Ancak Başbakan huyudur tüm istekleri bir çırpıda vermez. Başbakan öncelikle kamuoyunun nabzına göre şerbet verir. Önce duruma bir bakar sonra ona göre adımını atar. Ne de olsa ustalaşmış bir Başbakan ya o yüzden. Baktı ki toplum pek tepki vermiyor o zaman vakit kaybetmeden hemen diğer adımları atıverir. Başbakan kamuoyundan gelecek tepkilere göre bu sefer nasıl adım atacak hep beraber göreceğiz. Yeni Anayasa çıkmaza girdiğine göre ne yapacaklarsa bu paket ile yapacaklar. Zaten paket dediğiniz ne ki? Kesinleşmiş herhangi bir madde yok. Baştan da dedim ya söz konusu açıklanan paket kamuoyundan gelecek tepkilere ve isteklere göre yeniden şekillenecek. Pek tabi ki toplumun geniş katmanlarının hassasiyetleri yerine kendi yandaşlarının ve İmralı’nın hassasiyetlerini dikkate alacaklar. Daha doğrusu ‘’Türk Milleti’nin hassasiyetleri’’ yerine Cumhuriyet Devrimlerinden rahatsız olan Atatürk’ü toplumun beyninden silmek isteyenlerin hassasiyetlerini gözetecekler. Bekleyip göreceğiz.
İsterseniz şimdi açıklanmış olan paketin içeriğine her beraber bir göz atalım. Paketin açılımına birinci olarak seçim sisteminden başlamışlar. Yüzde 10 barajı kendilerinin getirmediklerini söylüyorlar. Bu ifade doğru ancak yüzde 10 barajı ile de iktidar olan kendileri değil mi? Bugüne kadar birçok paket açıklandı ama o paketlerde seçim barajını indirmeyi hiç düşünmediler. Çünkü bu yolla barajı aşamayan partilerin oylarına konuyorlardı. Şimdi ise paket de olmasına rağmen yine de yüzde 10 barajının kalkacağına dair kesin bir ifade yok. Ya, barajı düşürüp dar bölge seçimlerini uygulayacaklar ya da baraj sistemine aynen devam edecekler. Ha Arap Hasan, ha Hasan Arap, yani değişen bir şey yok. Her yol yine Ankara. Her iki sitemi de enine boyuna iyice araştıracaklar. Hangisi ile daha çok Milletvekili çıkarabilecekler ise o sistemi uygulayacaklar. Sonuçta yine bu sistemi biz getirmedik edebiyatına sarılacaklar.
İkinci madde de siyasi partilere devlet yardımlarının kapsamını genişleteceklerine yer vermişler. Bu madde hiç kuşkusuz BDP’liler için yem olarak atılmış. Kim bilir belki de bu madde yarından sonra kendileri de barajın altında kaldıkları zaman onlara da yaramış olacak. Geleceği de ihmal etmemişler doğrusu. Bu maddede geleceklerini de görmüşler ya helal olsun.
Bir başka maddede ise siyasi partilere Eş Genel Başkanlığın yasal yolunu açmışlar. Ülkede bu maddenin eksikliğini BDP’den başka hisseden parti olmadığına göre bu madde de BDP’ye yönelik hazırlanmış.
Bir başka madde de ise siyasi partilere üyelikteki bazı maddeleri çıkarıyorlarmış. Sizleri bilmiyorum ama ben bu konuda sıkıntı çeken bir parti görmedim. Bu madde tamamen laf olsun torba dolsun amacı güdülerek konmuş. Bu maddenin demokratikleşme ile de uzaktan yakından alakası olduğunu sanmıyorum.
Farklı Dil ve Lehçelerde Propaganda: Bu madde de BDP’nin isteklerine yönelik bir madde. Ancak açıklamalara bakılırsa BDP’nin de bu maddeyi pek önemsemediği anlaşılıyor.
Nefret suçuna ağır ceza, Ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik kurulu ile Yaşam tarzına saygı maddeleri türbanlıları korumaya yönelik hazırlanmış maddeler oldukları net bir şekilde anlaşılıyor. Klavyelere Özgürlük ise ‘’Atatürk’ün’’ Türkçe’nin kolay anlaşılması için kaldırmış olduğu kelimelere yönelik olarak düşünülmüş. Bir taraftan ‘’Atatürk’ün devrimlerini yok ederlerken diğer taraftan da sanki özgürlükçü bir tutum takındıklarını ortaya koymak istemişler.
Gösteri yürüyüşleri hakkında yaptıkları önemli bir değişiklik göremedim. Yalnız bu değişiklik te nihai son kararı STK’lar verecekmiş. Söz konusu bu STK’ların kimler olduğuna değinilmemiş. Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı destekleme Derneği gibi STK’ların olmadığı kesin.
Özel Okullarda Farklı Dil ve Lehçelerde Eğitim Hakkı ile bir nevi yine BDP’lilerin Ana Dilde Eğitim isteklerine kısmen yol verilmiş. Ancak bu kadarını BDP’lilerin yeterli bulacağını hiç sanmıyorum. Bu madde aynı zamanda Gülen Okullarında Arapça eğitimin de yasal olarak önünü açmaya yönelik olduğu anlaşılıyor.
Bir başka değişiklik ise Köy ve İlçe isimlerindeki yasal engellerin kaldırılması olmuş. Yani Cumhuriyet ile dünyaya açılan bir ülkenin eskiye doğru gidişatının önü açılmış oluyor.
Alevi kesimin hassasiyetleri de unutulmamış. Bu anlamda Nevşehir Üniversitesi’nin ismini ‘’Hacı Bektaş Veli Üniversitesi’’ olarak değiştireceklermiş. Alevi kesime düşe düşe bu açılım düşmüş. Herhalde bu konuda Cem Vakfı Genel Başkanı İzzetin Doğan’dan fikir almış olmalılar. Yoksa alevi kesimin hassasiyetlerini dikkate almış olsalardı Alevi açılımım bundan ibaret olmazdı. En azından zorunlu din derslerinin kaldırılması pakete konulabilirdi.
Kişilerin Özel Bilgilerine Güvence getirilecekmiş. Şimdiye kadar bu konuda çok hassas davrandılar ya eminim bundan sonra da aynı hassasiyetleri devam ettirirler. E-Devlet şifresi ile zaten tüm toplumun kişisel bilgilerini kopyaladılar. Ayrıca kişisel bilgilerin Milli İstihbarat Teşkilatı yoluyla elde edilmesinin yolunu da açmışlardı. Şimdiye kadar elde edilen bilgiler yeterli olmuş olacak ki bundan sonra kişisel bilgilere güvence getireceklermiş. Yine de duyun da inanmayın.
Yardım Toplamada kısıtlama kalkıyormuş. Bu değişikliğin demokratikleşme ile nasıl bir bağı var ben anlayamadım. Baştan dedim ya bazı değişiklikler laf olsun torba dolsun diye hazırlanmış. Diğer taraftan da bu madde sanki ’’Deniz Feneri ‘’derneği için yapıldığı izlemini uyandırıyor. Aynı zamanda yardımsever halkın bağışlarını daha çok çar çur edebilmenin önünü açmışlar. Bu şekilde de öteden beri kurban derisi ve bağış toplayan Türk Hava Kurumunu gelir kaynaklarını kısıtlamış oluyorlar.
Öteden beri kamuda başörtüsünün önünü açamadıkları için üzülüyorlardı. Şimdi bu değişiklik ile bu emellerine de ulaşmış oluyorlar. Kırk gün kırk gece düğün etseler haklarıdır artık. Ancak burada erkeklerin de fes giymelerine yönelik bir değişiklik yapıvermiş olsalardı daha iyi olacaktı.
İlkokullarda ‘’Andımızı da kaldırmışlar. Bu değişiklik zaten son günlerde dillendirilmişti. Bu amaçla ‘’Atatürk’ten bir kez daha intikam almış oluyorlar. Söz konusu değişikliklere demokratikleşme ile alakası olmayan iki madde daha koymuşlar. Bunlardan biri, Mor Gabriel Manastırı’nın arazisinin iade edilmesi ve Roman Dil ve Kültür Enstitüsü’nün kurulması. Bu değişikliklerin yorumunu da sizlere bırakıyorum.
Demokratikleşme paketinin içinde bu değişiklikler yer alırken ifade özgürlüğünün güvenceye alınması yer almamış. Üniversitelerin özerkliği yer almamış. Basın ve Medya’nın özgürleşmesine değinilmemiş. Gazetecilerin ve yazarların özgürlüğüne değinilmemiş. Uzun tutukluluk sürelerine yer verilmemiş. Yargının bağımsızlığını sağlayacak adımlar atılmamış. Belli ki bağımlı ve taraflı yargıya daha çok ihtiyaçları olsa gerek. Adil yargılanma hakkına yer verilmemiş. Milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasına yönelik bir çalışma yapılmamış. İnsan hakları ve özgürlüklerine değinilmemiş. Alevi kesimin hassas olduğu zorunlu din derslerinin kaldırılmasına yönelik bir çalışma yapmamışlar. Yargı kararı olmadan dinlemelere ve fişlemelere son vereceklerine dair bir düzenlemeye gitmemişler.
Demokratikleşme paketi diye topluma yutturmaya çalıştıkları değişiklikler bunlardan ibaret. Asıl toplumun ihtiyaçlarına yönelik düzenleme yapmaları gerekirken eften püften konularla toplumu yanıltmanın peşine düşmüşler. Düzenledikleri değişiklikler de demokratikleşmeme den başka bir şey olmamış.02.10.2013
SAİT BALCI