CUMHURİYETİ TARTIŞAN YOKMUŞ
Başbakan Binali Yıldırım Başkanlık tartışmaları ile ilgili Kılıçdaroğlu’na dün yanıt verdi. Çünkü Kılıçdaroğlu daha önce parlamenter sistemden vazgeçmeyeceklerini söylemişti. Cumhuriyeti tartışmayacaklarını söylemişti. Başkanlık sistemine karşı olduklarını söylemişti. Başbakan Binali Yıldırım da bu yüzden Kılıçdaroğlu’na dün yanıt verdi. Öncelikle Başbakan Binali Yıldırım’ın sözlerine bir kulak verelim, sonrasında kaldığımız yerden devam ederiz.
“Şimdi rejimi değiştirecekler’ diyor. Rejim tartışması ey Kılıçdaroğlu, 1923’te bitti. Cumhuriyeti tartışan kimse yok. Olsa da önce karşısına çıkan AK Parti olur. Bunu da bil. Biz rejimi değil, vesayet anayasasını değiştirmek istiyoruz”
Başbakan Binali Yıldırım aynen böyle dedi. Açıkçası söylemem gerekiyorsa ben de Kılıçdaroğlu gibi düşünüyordum. AKP iktidarının başkanlık sistemini getirerek laik cumhuriyete son darbeyi vuracağını düşünüyordum. Başkanlık sistemi ile beraber parlamenter sistemini de rafa kaldıracaklarını düşünüyordum. Meğerse durum böyle değilmiş. Ben de bu durumun böyle olmadığını dün Başbakan Binali Yıldırım’dan öğrendim. Bugüne kadar da boşuna endişe duymuşum. Doğrusunu söylemek gerekirse Başbakan yüreğime su serpti. Bir anda dünyalar benim oldu. Sevincimden ne yapacağımı da bilemez oldum. Hani Başbakan o anda yanımda olmuş olsaydı iki yanaklarından öpecektim. Allah bize vatansever ve cumhuriyetsever bir Başbakan bağışlamış da haberimiz yokmuş. Bugüne kadar da Başbakan’ı boşu boşuna suçlamışız.
Kaldığım yerden devam edeyim. Demek ki Başkanlık Sistemine laik cumhuriyet rejimini güçlendirmek için geçiyormuşuz. Rejim tartışması meğerse 1923 yılında bitmiş. O günden bugüne kadar cumhuriyet rejimine karşı kin besleyenler meğerse şaka yapıyorlarmış. Yıllardır laik rejimin dibini oydukları da koca bir yalanmış. Aksine bugüne kadar da parlamenter sistemini güçlendirmek için çaba sarf ediyorlarmış. Laik cumhuriyet rejimini de yıpranmasın diye fazla sahiplenmiyorlarmış. Sırf bu yüzden 10 Kasım Atatürk’ü Anma ve Anlama törenlerine katılmıyorlarmış. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramlarının kutlanmasına getirdikleri kısıtlama da bu yüzdenmiş. Yine 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanmasına da bu yüzden yasak getiriyorlarmış. 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarına katılmamaları da bu yüzdenmiş.
Erdoğan 13 Şubat 2013’te Midyat Köşk Meydanında düzenlenen Toplu Açılış Töreninde ‘’Bu süreçte kimse bizim karşımıza Kürtlükle de, Türklükle de çıkmasın. Biz her türlü milliyetçiliği, ayaklarının altına almış bir iktidarız. Kuru milliyetçilik yok” demesi de bu yüzdenmiş. TBMM Başkanı İsmail Kahraman, İslam Ülkeleri Akademisyen ve Yazarlar Birliği AY-BİR’in düzenlediği “Yeni Türkiye Konferanslarının altıncısında, “Ladinilik olmamalı yeni anayasada ve dindar bir anayasa olmalı” demesi de bu yüzdenmiş. Yine TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın ‘’Cumhuriyeti kuran kadro pozitivisttir’’ demesi de bu yüzdenmiş. Yine TBMM Başkanı İsmail Kahraman Başkanlığında toplanan genel kurul da laiklik ile ilgili konuşmasında “Cumhuriyetin temelinde herhangi bir altı ilke mevzubahis değil. Bilahare eklenen bir madde var” demesi de bu yüzdenmiş. Yine TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın milletvekillerine verdiği iftar yemeği davetiyesine TBMM’nin kurumsal kimliğini temsil eden TBMM yaldızlı logosundaki Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘’Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’’ sözünü bastırmaması da bu yüzdenmiş. Yine TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın 100’üncü Yılında Milli Türk Talebe Birliği ve Gençlik Sempozyumu töreninde “Laiklik, Cumhuriyetin temel esaslarından değil” demesi de bu yüzdenmiş. Yine TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın “Laiklik bir kere yeni anayasada… ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ lafı koskoca bir yalan! … ”Yahu bu milletin bütünlüğü ‘Ne mutlu Türküm diyene’ ifadesiyle sağlanır mı? … Şimdi artık millet yalnız aktörleri değil, senaryoyu da değiştirmeye talip’’ demesi de bu yüzdenmiş. “Türkiye 10 ağustos 2014 tarihinde, milletin doğrudan cumhurbaşkanını seçmesiyle yeni bir döneme girmiştir. Artık ülkede sembolik değil, fiili gücü olan bir Cumhurbaşkanı var. Cumhurbaşkanı elbette yetkiler çerçevesinde, ama doğrudan millete karşı sorumlu olarak görevini yürütmek durumundadır, ister kabul edilsin, ister edilmesin. Türkiye’nin yönetim sistemi bu anlamda değişilmiştir. Şimdi yapılması gereken, bu fiili durumun Anayasal olarak kesinleştirilmesidir.” diyen Erdoğan bu sözleri sırf laik Türkiye Cumhuriyetini koruyup kollamak için söylemiş.
Uzun lafın kısası Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım bugüne kadar laik cumhuriyeti savunuyorlarmış da bizim haberimiz yokmuş. Başbakan Binali Yıldırım’ın yapmış olduğu açıklamadan sonra artık ben kendi adıma Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırımın ne kadar laik cumhuriyet savunucuları olduğuna kanaat getirdim. Şimdi hiç endişe etmeye gerek yok. Bundan böyle gönül rahatlığı ile başkanlık sistemini destekleyebiliriz. Zaten başkanlık sistemini desteklemek demek laik Türkiye Cumhuriyetini desteklemek demektir. Bu yüzden bundan böyle ben de başkanlık sitemini destekliyorum.16.11.2016