CUMHURİYET GAZETESİ’NİN OKTAY AKBAL AYIBI
Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik operasyondan sonra aralarında Ahmet Şık, Kadri Gürsel, Musa Kart ve Hakan Kara’nın da bulunduğu yazarların tutuklandıklarını ve bu yazarların tutukluluklarının halen daha devam ettiğini biliyorsunuz. Bütün temennim bu yazarlar hakkında nasıl bir suçlama varsa bir an evvel ortaya konması ve ortaya konan deliler ışığında yargılanmalarıdır. Bu gazetecilerin tutukluğunu gerektirecek ortada ciddi bir delil yoksa da derhal tahliye edilmeleridir. Yok, eğer ortada ciddi anlamda delil olmamasına rağmen tahliyeleri yapılmıyorsa bu yargılamanın geçmiş dönemde FETÖ’nün Ergenekon ve Balyoz Davaları sürecinde uyguladığı yargılamalardan hiçbir farkı kalmaz. Şu an itibariyle bu noktaya geldiğimizi de söylersem sanırım sizleri yanıltmış olmam.
Gelinen süreç itibariyle Cumhuriyet Gazetesi’ne yapılan baskılar ve yazarların tutuklu olarak yargılanmaları hukuk devleti ile asla bağdaşmaz. Bu konuda şimdiye kadar birçok yazar ve gazeteci Cumhuriyet yazarlarının tutuklu yargılanmasının doğru olmadığını dile getirdiler. Keza yine Uluslararası çevrelerden de bu konuda endişe duyulduğu dile getirildi. Hatta ve hatta iktidar partisinin yandaş yazarları bile Sözcü Gazetesi’ne ve Cumhuriyet Gazetesi’ne yapılan baskıların kabul edilemez olduğunu söylediler. Ancak buna rağmen halen daha bu gazetelerin yazarları tutuklu olarak yargılanmalarına devam ediliyor.
Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik yapılan baskıları ve yazarlarının tutuklu olarak yargılanmalarını kabul etmiyorum da gazetenin geçmiş dönemdeki yazarlarına karşı bugün kaldığı duyarsızlığı kabul edebilir miyim? Elbette edemem. Kimden bahsettiğimi sanırım anladınız. Evet, Oktay Akbal’dan söz ediyorum. Oktay Akbal bundan iki yıl önce Akyaka’da kaldığı evde vefat etmişti. Cumhuriyet Gazetesi yazarının vefatında da gösterdiği vefasızlığı maalesef bugün de göstermeye devam ediyor. Oktay Akbal Cumhuriyet Gazetesi’nde geçici bir süre yazarlık etmiş olsaydı bu durumu anlayabilirdim. Ancak Oktay Akbal Cumhuriyet Gazetesi’nin çınarıydı. Dolayısıyla Cumhuriyet Gazetesi’nden Oktay Akbal’ı anma günü düzenlemesi beklenirdi. Ancak Cumhuriyet Gazetesi maalesef bugün çınarına bile bir anma günü düzenlemekten aciz kaldı. İşi sadece düzenlenen anma gününü duyurmaktan başka da herhangi bir vefa örneği sergilemedi.
Gazetemiz yazarı ve Türk edebiyatının anıtsal ismi, öykü, roman, deneme ustası Oktay Akbal, ölümünün 2. yıldönümünde Muğla Belediyesi’nin düzenlediği törende anılacak.İlk olarak pazartesi günü saat 11.00’de Akbal’ın Akyaka beldesinde bulunan mezarı ziyaret edilecek. Aynı gün saat 16.30’da Akyaka Yücelen Hotel Toplantı Salonu’nda “Oktay Akbal Öykü Anma Günleri”, Münir Akalın’ın 10 dakika süren mini konseriyle başlayacak. Ardından 5 dakikalık görsel ve Akbal’ın kendi sesinden dinleti izlenecek. Törenin açış konuşmasını Oktay Akbal’ın dostu, arkadaşı Yücelen Hotel’in sahibi Hamdi Yücel Gürsoy yapacak. Törende sırasıyla Hikmet Altınkaynak, Coşkun Özdemir, Cengiz Gündoğdu ile Oktay Akbal’ın eşi Ayla Akbal ve Muğla Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün, birer konuşma yapacaklar. Konuşmaların arasında onar dakikaya sığdırılan şiir (Erol Ertuğrul) ve öykü (Berrin Taş) okumaları da yer alacak. Oktay Akbal, yaşamının son yıllarını Muğla, Ula ilçesi Akyaka beldesindeki yazlığında eşi Ayla Akbal ile birlikte geçirmişti.
Gazete kendi yazarının Muğla’da anılması ile ilgili dün bu haberi verdi. Yazarın eşi elbette Oktay Akbal’ı yalnız bırakmayacaktı. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün de yazarın anılmasına bu sene olduğu gibi sanırım geçen yıl da katkı sağlamıştı. Muğla, Cumhuriyet’in ulu çınarı Oktay Akbal’a sahip çıkmaya her zaman devam eder, ancak Cumhuriyet Gazetesi de bir anma programı düzenleyemez miydi? Oktay Akbal’ın adını ölümsüzleştirecek etkinler düzenleyemez miydi? Yoksa bu konuda Cumhuriyet Gazetesi’nin elini tutan mı var? Ne dersiniz? Cumhuriyet Gazetesi, gazetenin adı ile özdeşleşen yazarına neden sahip çıkmaz? Bu konuda bir fikri olan var mı? 29.08.2017
