CEMAATİ SAVUNMAK BİZE Mİ KALDI?
Cemaatle yapılmakta olan işbirliği yetmemiş gibi şimdi de Başbakan’ın yapmış olduğu operasyondan sonra cemaat savunuculuğu başladı. Yok, Cemaat polislerine hukuksuz bir şekilde baskın yapılmış. Yok, ellerine kelepçe takılarak onurları zedelenmiş. Yok, ifade vermekten kaçmaya çalıştıkları için çelik polisler etraflarını sarmış. Hukuksuz yargılanıyorlarmış. Oysaki yargılama bile başlamadı. Buna benzer bahanelerle polislerin masum olduklarını söylemeye çalışıyorlar. Hani ellerinden gelse onları bırakın da bizi alın diyecekler. O derece Cemaat yanlısı olmuşlar yani. Ne diyeyim? Allah tez kurtarsın da dava arkadaşlarına kavuşsunlar bari.
Geçmişi ne kadar çabuk unutuyoruz değil mi? Sanki Ergenekon, Balyoz ve Oda TV Davalarını bu polisler tertiplememişler gibi. Sanki bu davalarda yargılanan emekli ve muvazzaf subaylara kumpası başkaları kurmuş gibi. Sanki yurtsever aydınlara kurulan kumpasları onlar tertiplememişler gibi. Sanki Türk Ordusunu onlar çökertmemişler gibi. Sanki Ergenekon ve Balyoz Davalarında hukuksuz uygulamaları onlar yapmamışlar gibi. Kaçma durumları söz konusu bile olmadığı halde ellere kelepçeyi vuran onlar değillermiş gibi. Peki, Balyoz ve Ergenekon Davaları devam ederken hukuk vardı da sanki şimdi mi yok oldu? Hukuksuzluk sadece Cemaat polislerine mi uygulandı? Bu ülke de diz boyu hukuksuzluk var ve bu da ilk defa uygulanmıyor. Hukuksuzluk, AKP ile Cemaatin iktidara geldiklerinden bu yana var. Birlikte uygulamış oldukları adalet yüzünden onlarca aydınların ve subayların aileleri perişan oldu. Günlerce, aylarca ailelerinin yüzünü göremeyenler oldu. Silivri zindanlarında rahatsızlanmalarına rağmen gerekli tedavilerinin yapılmasına bile müsaade etmediler. Doktorların gözetim altında tutulmaların gerektiği yönünde görüş bildirmelerine rağmen Silivri zindanlarının olumsuz sağlık koşullarında adeta ölüme terk edildiler. Ergenekon Davasından yargılanan Kuddisi Okkır’ın ölümünden bu zihniyet sorumlu değil midir? Mit müşaviri Kâşif Kozinoğlu’nun ölümünden bu iktidar cemaat ortaklığı sorumlu değil midir? Şimdi biz bunları unutacak mıyız? Olanları yok mu sayacağız?
Ya Balyoz Davasının Bavulcusu olan Mehmet Baransu’nun Halk TV ekranlarına çıkartılmasına ne diyeceğiz? Balyoz Davası için düzmece evrakları temin eden Mehmet Baransu değil midir? Askeriye içinde yer alan bir köstebek sayesinde kozmik odalardan evrak çalan İskender Pala ile birlikte Balyoz Davasının oluşumunu Mehmet Baransu sağlamadı mı? Yazarı olduğu Taraf Gazetesi bu kumpaslar için çıkartılmadı mı? Taraf Gazetesinde çarşaf çarşaf, ‘’Darbe yapacaklardı, Camiyi bombalayacaklardı’’ diye Türk Ordusunu çökertmeye çalışmadılar mı? Şimdi ne oldu da Türk Ordusuna kumpası kuranların içinde yer alan Mehmet Baransu Halk TV’de konuşuyor? Mehmet Baransu, Emre uslu, İskender Pala öncelikle yaptıkları kumpasın hesabını vermeliler. Yoksa Süleyman Demirel’in dediği gibi ‘’Dün dündür, bugün bugündür ‘’anlayışı ile davaya sahip çıkılmaz efendiler.
Peki, geçmişte adalet dağıtılmadı diye şimdi de varsın dağıtılmasın mı diyeceğiz? Elbette hayır. Elbette her zaman adaletin ve hukukun yanında olacağız. Ancak hukukun uygulanmasını istemek, bir zamanlar Türk Ordusunu çökerten, aydınları Silivri zindanlarına atanlara sahip çıkmak da değildir. Bırakın onları birbirlerine. Ne hesapları varsa görsünler. Yeter ki taraf olmayın. Cemaat, 17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu ile İktidar partisinin yolsuzluklara adı karışmış Bakan ve Bakan çocuklarına hesap sorsun. İktidar partisi de devlet içinde devlet olan Cemaatten hesap sorsun. Biz de yarından sonra her ikisine hesap soralım.29.07.2014
SAİT BALCI