BU ŞAİBEYİ ANCAK HÜKÜMETİN İSTİFASI PAKLAR
Bir ülkede yolsuzluk ve rüşvet yapılıyorsa kimler rahatsız olmaz? Daha doğrusu şöyle sorayım? Ülkenin kaynaklarını birileri tarafından talan edilmesine kimler göz yumar? Milletin rahatsız olacağı kesin. Bu yüzden millet seçeneğinin pas geçiyorum. Yolsuzluğa ve rüşvet iddialarına adı karışanlar banko rahatsız olmaz. Bundan adım gibi eminim. Çünkü bu durum onların yaşam kaynaklarıdır. Hatta böyle olayların meydana çıkmasından daha da memnun olurlar. Çünkü yalnız olmadıklarını anlarlar. Birbirlerine destek olurlar. Memleketi soyup soğana çevirenlerin salt kendilerinden ibaret olmadıklarını anlarlar. Yolsuzluklarla mücadele edilmemesinden dolayı da daha da cesaretlenirler. Zaten bir şekilde yolsuzluğa adınız bulaştınız ise gerisi gelir. Çünkü çalışmadan emek sarf etmeden alın teri dökmeden para kazanmak insanı yoldan ve imandan çıkarır. Yani bir nevi uyuşturucu bağımlısı gibi olursunuz. Çıkmak isteseniz de çıkamazsınız. Çünkü kirli bağlantılar peşinizi asla bırakmaz. Siz de onlarla birlikte karanlık yaşamın içinde cebelleşir durursunuz.
Şimdi bu konuya neden girdiğime geleceğim. Yaklaşık olarak 17 Aralık depreminden bu yana Bakan çocuklarının da adı karışmış olan Cumhuriyet Tarihinin en kapsamlı yolsuzluk ve rüşvet skandalını yazıyorum. Polisin yapmış olduğu bu operasyona Başbakan müdahil olmamış olsaydı belki de bu konu gündemdeki yerini korumakla beraber yargıya intikal etmiş olacağından bir nevi hukukun işlemiş olacağından dolayı memnun olacaktık. Ancak olaylar hiç de beklediğimiz gibi gelişmedi. Operasyonun başlamasından itibaren hükümet kanadı da olaya maydanoz oldu. Hani Ergenekon ve Balyoz Davalarında uzun tutukluluk süreleri ile ilgili konu yargıya intikal etmiş olduğu için müdahale edemiyorlardı ya. İşte 17 Aralık’ta düzenlenen yolsuzluk operasyonu da yargıya intikal eder zannetmiştim. Ancak bu konuda yanılmışım. Operasyonlar maalesef yargıya intikal edecekler ve etmeyecekler diye ikiye ayrılıyormuş. 17 Aralık operasyonu da yargıya intikal etmeyecekler arasında imiş. İleri demokrasinin gereği olsa gerek.
Neyse efendim lafı daha fazla uzatmayayım.17 Aralık’ta yapılan rüşvet ve yolsuzluk operasyonunda Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın, İçişleri Bakanı Muammer Güler’in, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın çocukları gözaltına alınmıştı. İlk ifadelerin alınmasından sonra da Muammer Güler’in oğlu Barış Güler ile Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Kaan Çağlayan tutuklanmıştı. Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Hal böyle iken adı bu yolsuzluk operasyonuna karışan Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış ile birlikte bu üç Bakan’ın istifa etmeleri gerekiyordu. Düzenlenen operasyonun ardından gerçekleşmeyen istifalar nihayet gecikmeli olarak 25 Aralık Çarşamba günü sabah saatlerinde gerçekleşti. Egemen Bağış’ın haricinde bu üç Bakan istifa etti. Ancak Egemen Bağış sanki bu yolsuzluğa adı karışmamış gibi istifa etmedi. Bu üç Bakan istifa ederken suçlu olmadıklarını, hükümeti düşürmek isteyen devlet içinde örgütlenen gizli güçlerin işi olduğunu söylediler. Bu düzmece planlara pabuç bırakmayacaklarını söylediler. Her seferinde çocukların temiz olduklarını söylediler. Ancak diğer taraftan da operasyonu gerçekleştiren Emniyet ekibini dağıtmaktan da geri kalmadılar. Soruşturmayı yürüten Zekeriya Öz’ün yanına, ilk Ergenekon Davasına bakan Hâkim Köksal Şengül’ün yanına davayı sulandırmak için iki hâkim atadıkları gibi iki savcı atadılar. İlk ifadeleri alan Emniyet amirlerini görevden aldıkları için sanıkların ifadelerini de kendilerine göre bir güzel değiştirdiler. Şimdi geldiğimiz noktada hükümetin güzide Bakanları, soruşturmanın seyrini değiştirecek bu adımların atılmasından sonra Başbakan’ın özel isteği üzerine istifa ettiler. Daha doğrusu Başbakan soruşturma ekibini dağıttıktan sonra temiz hükümet olduğunu ima etmek amacıyla bu üç Bakanı istifa ettirdi. Basına sızan bilgiden anladığıma göre aslında Erdoğan Bayraktar istifa etmemiş. Başbakan görevden almış. Görev aşkına bakar mısınız? Başbakan aynı zamanda istifa mekanizmasını unutmuş olan Suat Kılıç ile Egemen Bağış’ı da görevden almış. Herhalde koltuk çok sıcak gelmiş olmalı. Memleketin Bakanlarına yazık oldu canım.
Benim burada vurgulama istediğim asıl konu ise adı yolsuzluğa karışmış olan Bakanların istifa etmiş olmaları değil. Öncelikle soruşturmayı yürüten savcılara ve Emniyet güçlerine müdahale edilmesidir. Alınmış olan ilk ifadelerin hasıraltı edilmesidir. Şimdi adı soruşturmalara karışan Bakanların bir kısmının istifa etmiş olmaları diğer kısmının da görevden alınmış olması hiçbir şekilde Başbakan’ı aklamaz. Kabinenin tamamı da değişmiş olsa değişen yine bir şey olmaz. Çünkü memleketi yöneten bu irade şaibe altındadır. Bu durumu da ancak istifa mekanizması paklar. 27.12.2013
SAİT BALCI