BU REZALETİ ANCAK İSTİFA PAKLAR
PKK Terörist Örgütü’nün başının yazdığı mektupların yanıtı gelmeye başlamış. Bilindiği üzere bu mektuplardan birisi Kandil’e, ikincisi BDP’ye üçüncüsü ise PKK Terörist Örgütü’nün Avrupa kanadına yazılmıştı. Bu mektuplar barış elçileri aracılığı ile de muhataplarına gönderilmişti. İlk yanıt ise Kandil’den gelmiş. Kandil yazılan görüşme tutanaklarına sadık kalacağını bildirmiş. Doğrusunu isterseniz Kandil’in, Devleti ayaklar altına alan tutanaklara olumsuz yanıt vereceğini beklemek hayal olurdu. Hem niye olumsuz yanıt versinler ki? Devleti temsil eden siyasi iktidar zaten mağlup olmayı baştan kabul etmiş. Görüşmelerin içeriğini siyasi iktidarın bilmemesi mümkün müdür? Peki, böyle görüşmelerin içeriğini siyasi iktidar nasıl kabul edebiliyor? Doğrusu buna benim aklım ermiyor. Maalesef siyasi iktidar işte gördüğünüz üzere Devletimizi böyle yönetiyor. Hani bir aralar Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç orduyu itibarsızlaştırmak adına ‘’Bu orduyla iyi ki bir savaşa girmemişiz ‘’ demişti ya, işte şimdi aynı söz döndü dolaştı siyasi iktidarın kendisine yakıştı. Şimdi ben de diyorum ki; ‘’İyi ki bu iktidar ile bir savaşa girmemişiz’’ yoksa Allah muhafaza PKK Terörist başı ile yapılan müzakerelerin aynısı düşmanla yapılmış olsa ayvayı yerdik. İyi ki kurtuluş savaşları döneminde bu siyasi iktidar yokmuş. Yoksa muharebe meydanlarında bayrağı bırakıp kaçacaklarmış.
Son birkaç gündür yandaş basından ortalığa saçılan tutanakların yarattığı izlenimlere bakıyorum da bu kadarına da pes diyorum. Milliyet Gazetesi kırk yılda bir gün gazetecilik yapmış ama doğrusunu isterseniz tam yapmış. Haberi yapan Namık Durukan’ı tebrik ediyorum. Gazetecilik işte böyle yapılmalıdır. Namık Durukan’ı iki yönden tebrik ediyorum. Birincisi siyasi iktidarın kirli çamaşırlarını ortaya döktüğü için tebrik ediyorum. Yani Türk Milleti’ni ortada barış müzakereleri adı altında dönen dolaplardan haberdar ettiği içindir. İkincisi ise siyasi iktidarın basına yönelik baskılarına rağmen bu tutanakları haberleştirdiği içindir. Kim ne derse desin Namık Durukan bu haber ile yandaş gazeteci meslektaşlarına okkalı bir gol atmıştır.
Yandaş Basından Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya geçen gün bir televizyon programına canlı bağlandı. İsmail Küçükkaya’yı izlerken basının geldiği durumu gördükçe doğrusu içim sızladı. İsmail Küçükkaya, gazetecilik yapmayı bırakmış sanki Başbakan’ın danışmanı gibi tutanakları ortaya saçan Namık Durukan’ı eleştiriyor. İsmail Küçükkaya sözde bir de gazeteci oluyor. Akşam Gazetesi sanki siyasi iktidarın yayın organı olmuş. Şimdi İmralı görüşmelerinin yer aldığı tutanakları yalanlayan var mı? Hayır yok. Peki, basına sızdırılan tutanakların içeriğini yalanlayan var mı? Yine hayır. Peki, barış görüşmeleri adı altında terörist başının Kandil’e verdiği mesajlar yenilir yutulur cinsten midir? Yani yayınlanan tutanakların savunulacak bir tarafı var mıdır? Elbette yoktur. Peki, barış yerine daha gerilla savaşını dile getiren insan ile nasıl barış sağlanır? Rejim değişikliğinden bahseden terörist başı ile mi barış sağlayacağız? Rejim değişikliği Abdullah Öcalan’a mı kalmıştır? Mektuplar yazıldıktan sonra yandaş basın, Kandil’in bir hafta içinde silah bırakacağını söylüyordu. Fakat görüşme tutanaklarına baktığımız zaman çekilmenin hemen olmayacağı ve PKK’nın dağılmayacağı söyleniyor. Peki, terörist silah bırakmayacaksa hangi barışı sağlayacağız? Yoksa barış, silahlı PKK ile mi sağlanacaktır? ‘’Size bir vurduklarında siz on vuracaksınız ‘’ diyen terörist başı ile hangi barışı sağlayacağız? ‘’Devlete güvenmeyin’’ diyen terörist başına biz güveneceğiz ama onlar bize güvenmeyecek öyle mi? Böyle mi Türk Devletini savunacağız? Teröristlere teslim olarak mı devleti savunacağız? Terörist başı başka ne diyor bakın;
‘’Köylere geri dönüş olacak. Bunları yapmazlarsa geri çekilme olmaz. Çekildiğimiz alanda gerillayı daha da büyüteceğiz’’
Terörist başı bu söyledikleri ile Devlete meydan okuyacak ama siz alttan alıp müzakerelere devam edeceksiniz öyle mi? Hani terörist başının barış adına olumlu bir çift lafı olsa yüreğim yanmayacak. Ortaya saçılan tutanaklardan böyle bir söylem bulmak zaten mümkün değil. Yani işin cıkı çıkmıştır. Siyasi iktidar bu süreci ağzına yüzüne bulaştırmıştır. Artık geriye tek bir şey yapmak gerekiyor. Oda istifa etmektir. Çünkü bu rezaleti istifa mekanizmasından başka bir şey paklamaz.08.03.2013
SAİT BALCI
Meclisteki üç parti ve PKK uzantıları gizli ve açık bir dayanışmayla hedeflerine yürüyorlar…Türk Ulusu mu o şimdilik istirahhatteler….
Tespitlerinizin hepsi doğru aynen katılıyorum.
Ancak sonuncu değerlendirmeniz ülkemiz için geçerli değildir.
İstifa mekanizması onurlu insanların uygulayacağı bir işlem olup, bizim ülkemizde diğer ülkelerdekinin aksine hiç uygulanmaz. Her türlü aksaklık ve yolsuzluk ya da usulsüzlük ortaya çıktığında bizim yöneticilerimiz; “Yanlış anlaşıldım, öyle demek istememiştim gibi ifadelerle kıvırırlar o da olmazsa medyayı suçlarlar. Bu nedenle bu onurlu davranışı uygulayacak bir babayiğit henüz ufukta görülmediğinden, bundan sonra da görülmesinin pek mümkün olmadığını değerlendiriyorum. Eskişehir’ den selam ve sevgiler.
Sayın Gülkokan,
İstifa mekanizmasını elbette özeleştiri yapmasını bilen onurlu insanlar iştetir. Bu konuda size katılmamak elde değil.Ortada böyle bir irade mekanizması olmadığını ben de görüyorum. Ancak olmayan demokrasilerde de bile istifa mekanizmasının artık konuşulmaya başlanmasını da son derece yararlı görmekteyim.Selamlar.