BÖYLE ÜLKE YÖNETİLMEZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan Beştepe’de düzenlediği 34. Muhtarlar toplantısında yine Dolar Terör Örgütü’ne yüklendi. Erdoğan’ın açıklamalarına bakılırsa 2017 yılı Dolar Terör Örgütü ile mücadele yılı olacağa benziyor. Sanıyorum şu ana dek bu örgütten dolayı gözaltına alınan yok. Bu terör örgütüne yapılmış herhangi bir operasyon yok. Bu terör örgütüne karşı şimdiye değin harekete geçilmemiş olması bu terör örgütüne operasyon yapılmayacağı anlamına da gelmiyor. Bir gün sabah bu terör örgütüne yapılmakta olan bir operasyon ile uyanabiliriz. Benden söylemesi.
“Elinde silahı olan teröristle; elinde doları, Euro’su olan terörist arasında fark yoktur.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sözleri Beştepe’de düzenlediği 34. Muhtarlar toplantısında sarf etti. Bu sözlerden Erdoğan’ın döviz kurlarında yaşanan hareketlilik ile ilgili ne kadar ciddi olduğu gayet iyi anlaşılıyor. Ancak benim bildiğim kadarı ile serbest piyasa ekonomisi ile yönetilen ülkelerde döviz kurlarında yaşanan hareketlilik Merkez Bankasının piyasaya süreceği dövizler ile yatıştırılabilir. Alınacak ekonomik tedbirler ile yatıştırılabilir. Toplumun ayrışmasına neden olan Başkanlık Sitemini geri çekmekle yatıştırılabilir Ülkeye yabancı yatırımcı çekmekle yatıştırılabilir. Ülke içinde bulunan yabancı yatırımcıları ülkede tutmak ile yatıştırılabilir. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının vereceği olumlu raporlar ile yatıştırılabilir. Yoksa elinde birkaç doları olan vatandaşların bu dolarlarını sattırmakla dövizin ateşi sönmez. Elinde döviz olan yatırımcıları terörist ilan etmekle de doların ateşi söndürülemez. Bu durum ülkenin güvenilirliği ile de yakından alakalıdır.
Döviz kurlarında yaşanan haraketliliğin asıl hedefi Cumhurbaşkanı Erdoğan değildir. Yani döviz piyasaları Cumhurbaşkanı Erdoğan’a darbe yapmıyor. Asıl Cumhurbaşkanı Erdoğan uygulamakta olduğu ayrıştırıcı politikalar ile döviz piyasalarının hareketlenmesine neden oluyor. Ülkenin güvenirliliğini zedeliyor. TBMM’ye sunulan Başkanlık Yasa Tasarısı ile 15 Temmuz da FETÖ’nün hedef aldığı Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkilerini elinden alıyor. Yani FETÖ’nün yapamadığı darbeyi şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisi yapıyor. Bu durum normal bir durum değildir. Ülkenin yönetim şeklinin değiştirilmesi anormal bir durumdur. Böyle durumlarda ülkenin güvenirliliği sorgulanır. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları olumlu not vermezler. Dolayısıyla yabancı ve yerli yatırımcılar uzun vadeli yatırımlardan kısa vadeli yatırımlara dönerler. Hatta bu yatırımcılar nakit pozisyona dönme ihtiyacı hissederler. Şu an yaşadığımız durum da budur.
Ülke olarak yaşadığımız bu durumdan bir çıkış yolu yok mudur? Elbette vardır. Her inişin bir de çıkışı vardır. Ancak gerekli adımlar atılırsa çıkış söz konusu olabilir. Örneğin şu an toplumu germekte ve ayrıştırmakta olan Başkanlık Yasa Tasarısının geri çekilmesi hem piyasaları yatıştır, hem de toplumu rahatlatmış olur. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bu konuda ikna olması gerekir. Ülkenin yüksek menfaatleri gereği bu adımların atılmasının önemli olduğuna inanması gerekir. Yoksa döviz piyasalarının yatıştırılması ve toplumun rahatlatılması istenilmesine rağmen gerekli adımlar atılmaz ise ülke bile bile kaos ortamına sürüklenir.
Toplum böylesi durumlarda iktidar partisinden ülkeyi düzlüğe çıkarmasını bekler. Bu beklenti haklı bir beklentidir. Eğer siz bu beklentiyi karşılayamaz hale gelmişseniz ülkeyi de yönetemez hale gelmişsiniz demektir. Bu durumda yapacak tek şey vardır, o da ülkenin yüksek menfaatleri gereği istifa etmek. 19.01.2017