BEN DE DİYANET’TEN TERÖRİST ÇIKMAMASINI İSTERDİM
Cumhurbaşkanı Erdoğan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Doğu ve Güneydoğu Öğrencileri Yaz Etkinliği kapanış konuşmasında ‘’ Vaaz kürsüsünden terörist çıkmaz’’ dedi. Keşke öyle olsaydı. Öyle olsaydı da bugün fikirlerine katılmadığım Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tespitine katılsaydım. Ancak vaaz kürsüsünden terörist çıkmamış olsaydı 15 Temmuz ABD / FETÖ darbe girişimi olmazdı. Öyle değil mi?
Doğrusunu isterseniz aslında ben de Diyanet’ten terörist çıkmasını istemem. Çünkü bu kurum içinde görevli bulunan personelin dinimizin daha iyi anlaşılabilmesi için çalışıyor olması gerekir. Bu kurum içinde hiç kuşkusuz din ve ahlak yönünden ve yüreği temiz olan birçok personel vardır. Hatırlarsanız Gezi Parkı eylemleri sırasında polisin göstericilere su ve gaz sıkması sonucunda göstericiler Dolmabahçe Valide Sultan Cami’sine sığınmışlardı. Göstericiler belirli bir süre burada polis şiddetinden korunduktan sonra Cami’den ayrılmışlardı. Ancak daha sonra iktidar partisinin önde gelenleri göstericilerin Cami’de bira içtiklerini iddia ettiler. Fakat bu Cami’nin müezzini Fuat Yıldırım iktidar partisi tarafından yapılan tüm baskılara rağmen göstericilerin Cami’de bira içmediklerini söyledi.
Yine hatırlarsanız iktidar partisi taraftarlarınca Gezi Parkı olayları sırasında Kabataş’ta 6 aylık bebeğiyle başörtülü bir kadının yere yıkılıp tekmelendiği, tartaklandığı, aşağılanıp hakarete uğradığı ve yetmezmiş gibi bir de üzerine işendiği yalanı söylendi. Bu yalanı İsmet Berkan, Elif Çakır, Abdulkadir Selvi, Nagehan Alçı, Nihal Bengisu Karaca, Halil Berktay, Balçiçek İlter gibi burada isimlerine yer vermediğim daha birçok yazar görmedikleri halde görmüş gibi yaparak yalan söylediler. Bu yazarlardan bazıları yalanları ortaya çıkınca özür dilediler. Diyanet’ten yetişmiş Fuat Yıldırım ise iktidar partisi tarafından yapılan tüm baskılara rağmen ‘’Cami’de içki içilmedi’’ dedi. Şimdi ben Fuat Yıldırım gibi dürüst ve ahlaklı bir müezzini gördükten sonra Cumhurbaşkanı’nın ‘’ Vaaz kürsüsünden terörist çıkmaz’’ söylemine helal süt emmiş olanları kapsayacak şekilde katılırım. Ancak her Diyanet çalışanı da maalesef Fuat Yıldırım değildir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediği gibi keşke Diyanet içinden terörist çıkmasaydı. Ancak durum maalesef Erdoğan’ın söylediği gibi değil. OHAL kapsamında çıkartılan KHK’lerle yüzlerce Diyanet çalışanı terör örgütü üyesi olmak suçundan tutuklanarak Diyanet’ten uzaklaştırıldı. Şimdi hal böyleyken Cami’den, Mescit ’ten, Minberlerden, Mihrap ’tan, Vaaz kürsüsünden terörist çıkmaz sözü doğru olur mu? Bu kurum içinde de maalesef alnı secdeye değen birçok Diyanet çalışanı terörist çıktı. Demek ki, alınları secdeye değerken diğer taraftan da FETÖ Terör Örgütü’ne yardım ve yataklık ediyorlarmış. Bu örgütün üyeleriymişler. Devletin resmi kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı yerine paralel devletin emrine girmişler. Her bir Diyanet çalışanı Dolmabahçe Valide Sultan Camisi müezzini Fuat Yıldırım gibi olsaydı Diyanet’ten terörist çıkmaz diyebilirdik. Ancak bugün geldiğimiz nokta itibarıyla maalesef Diyanet’ten terörist çıkmaz diyemiyoruz.
İmam Hatip okullarında bugüne kadar dini eğitimin yanında Atatürkçülük dersleri de verilebilseydi belki bugün 15 Temmuz ABD / FETÖ darbe girişimi olmayacaktı. Bu okullarda yetişen Müezzin ve İmamlar da körü körüne FETÖ denen terör örgütünün arkasından sürüklenip gitmezlerdi. Ancak kime ne anlatacaksınız? Bugüne kadar bu okullarda hep Atatürk düşmanlığı aşılandı. Atatürk din düşmanı gibi gösterildi. Oysaki Atatürk dinin daha iyi anlaşılabilmesi için Kuran-ı Kerim-i Elmalılı Hamdi Yazır’a tefsir bile ettirmişti. Bu kutsal kitabın halka ücretsiz dağıtımını sağlamıştı. Hatta Atatürk birçok Cami’yi bile kendi cebinden tamir ettirmişti. Bu konuda geniş bilgiye‘’ CHP Neden İktidar Olamıyor’’ adlı kitabımda yer verdim. Merak edenler bu kitabımı okuyarak bilgi sahibi olabilirler.10.08.2017
