BALBAY’A ÖZGÜRLÜK
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili ve Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay’ın, arkadaşları ve Cumhuriyet Okurları tarafından Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde düzenlenen etkinlikle meslekteki 33.yılı kutlanmış. Kuşkusuz Mustafa Balbay sıradan bir gazeteci yazar değil elbette. O aynı zamanda bir yurtsever ve siyasi birikimi olan Atatürkçü bir aydın. Yapılmış olan son genel seçimlerde Türk Milleti’nin iradesini yansıtan bir Milletvekili. Özgür basının 33 yıllık emekçisi.
Günümüzde Cumhuriyet Savcılarının, Balyoz ve Ergenekon Davalarında olduğu gibi, düzenlemiş oldukları iddianameleri basın yoluyla sızdırarak yazmak, kimin ne zaman soruşturulacağını ve tutuklanacağına dair fikirler üretmek adeta araştırmacı gazetecilik oldu. Bu yandaş gazeteciler kimi zaman çok daha fazla ileri giderek ortada fol ve yumurta yokken Atatürkçü aydınları zan altında bırakan yorumlar bile yaptılar ve yapmaya da devam ediyorlar. Elbette siyasi iktidarın desteği ile yandaş gazetecilik yapmak kolaydır. Böylelikle hem daha fazla gündemde kalmış olursunuz hem de daha fazla para kazanmış olursunuz. Yok, eğer Uğur Mumcu gibi Mustafa Balbay gibi memleketin gerçeklerini yazarsanız, ortada dönmekte olan dolapları gün ışığına çıkarırsanız sonunuz Uğur Mumcu’dan ve Mustafa Balbay’dan farklı olmaz.
Burada Mustafa Balbay’ın Ergenekon Davasından yargılanmasını ve almış olduğu cezayı yazmayacağım. Bu sonuç zaten pek çok yazarçizerin başına gelen olağan bir gelişme. Böyle bir sonuç zaten uygulanmakta olan ileri demokrasi ile tıpa tıp uyuşuyor. Hani Avrupalı Milletlerde olduğu gibi normal demokrasi ile yönetiliyor olsaydık basın özgürlüğü ülkemizde bu denli hüküm sürmezdi. Ülkemizde yazmak çizmek ve eleştirmek o kadar serbest ki, bir bakıyorsunuz belli bir zamandan sonra siz istekte bulunmasanız bile otomatikman korunmaya alınmış oluyorsunuz. Bu ücretsiz ve çağdaş hizmet, siyasi iktidarımız tarafından hiç ayrım yapılmaksızın tüm yurtsever ve Atatürkçü yazarlarımıza, gazetecilerimize, akademisyenlerimize, emekli ve muvazzaf subaylarımıza sunuluyor. İşte Mustafa Balbay’da bu ayrıcalıklardan yararlanan ender yazarlarımızdan birisidir. Kendisi son bildiğim kadarı ile 4 yıl,256 gündür tutuklu olarak mesleğini Ankara Sincan cezaevinde sürdürmekte. Mustafa Balbay’ın ilk etapta kendi deyimi ile Silivri Toplama Kampında sonrada Ankara Sincan Kapalı Cezaevinde misafir edilmesinin elbette birçok nedeni var. Her şeyden evvel Atatürkçü bir yazar olmanız zaten başlı başına ayrı bir öncelik oluşturuyor. Sonra ABD tarafından dayatılmış olan Büyük Ortadoğu Projesinin bölge halklarına getireceği barış tohumlarını görememek ve daha aksine okurları yandaş yazarlar gibi bilinçlendirememek en büyük gafleti oluşturuyor. Hani gelişen olayları siyasi iktidarın suyundan yorumlayabilseydi Mustafa Balbay, belki bugün Sincan kapalı cezaevinde misafir ediliyor olmazdı. Ama gazetecilik böyle olmuyor işte. Gazetecilik, Mustafa Balbay’ın bakış açısıyla halkın gerçekleri öğrenmesi adına yapılandır. Yoksa çağdaş gazeteciliğin Ali Kemal gazeteciliğinden bir farkı olmazdı. Şimdilerde bu memlekette Ali Kemal gazeteciliği tavan yapmış durumda. Ancak, yurtsever iseniz, Atatürkçü iseniz yapmış olduğunuz gazetecilik mevcut gazetecilik kriterleri ile uyuşması elbette mümkün değildir. İşte Mustafa Balbay uyuşmayan bu gazetecilik kriterleri nedeniyle şimdi Sincan kapalı cezaevinde misafir edilmektedir.
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili de olan Mustafa Balbay, geçenlerde tutuklu vekilleri kapsayan bir af önerisi getirdi. Bu af önerisine Cumhuriyet Halk Partisi haricinde Mecliste grubu bulunan diğer partiler Fransız kaldılar. Aslında Mustafa Balbay’ın yapmış olduğu af önerisi Meclis’in bir ayıbıdır. Seçilmiş olan bir vekilin yerinin Meclis olması gerekirken bugün zindanlar olması Türkiye Büyük Millet Meclisinin üzerinde kara bir lekedir. Bu lekeyi her şeyden evvel iktidar partisi temizlemek zorundadır. ‘’Egemenlik kayıtsız şartsız Türk Milleti’nin’’ ise Milletin seçtiği bir vekilinde yeri elbet Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi haricinde başta İktidar partisi olmak üzere Meclis’te grubu olan diğer siyasi partileri kınıyorum. Seçilmiş bir Milletvekilinin özgürlüğünü kısıtlamanın hangi hak ve hukukla bağdaştığını ilk evvel kendilerine sormalarını salık veriyorum. Tutuklu Milletvekillerinin haklı isyanına kulak tıkayanlar bir günlüğüne de olsa o Silivri zindanlarında kalmış olsaydılar Mustafa Balbay dâhil seçilmiş olan tüm Milletvekillerin durumlarını daha iyi anlarlardı. Hele hele Milliyetçi Hareket Partisini, Mustafa Balbay’ın vermiş olduğu önergeye teröristlerin Meclise taşınacağı bahanesiyle destek vermemesini anlamak hiç mümkün değil.
Türk Milletinin iradesi ile iktidarı ele geçirenlerin, mesleğinde 33 yılını doldurmuş olan Atatürkçü, aydın bir gazeteci yazar ve aynı zamanda milletin vekili olan Mustafa Balbay’a kulak kabartmalarını gerekmektedir. İktidar sahipleri, milletin iradesine sahip çıkma zorunluluklarını asla unutmamalıdırlar.18.11.2013
SAİT BALCI