ATATÜRK DÜŞMANI BEKAROĞLU’NUN RAPORU
Bugün Bolu İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün okullarda yasakladığı 10. Yıl Marşının haberini yazacaktım. Fakat geçen Cuma günü ODA TV’de Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu’nun 1 Kasım seçimlerinden sonra Milletvekillerine göndermiş olduğu bir raporun haberi vardı. Dolayısıyla ben de bugün Mehmet Bekaroğlu’nun raporunu yazmaya karar verdim. Çünkü ne de olsa kendisini çok seven ve takdir eden biriyim. Bu yüzden bu raporu pas geçmem mümkün değil. Bolu’daki okullarda 10. Yıl Marşının okunmasını yasaklayan Milli Eğitim Müdürü Yusuf Cengiz Beyefendiye de hak ettiği yanıtı hiç kuşkunuz olmasın en kısa zamanda vereceğim.
Baştan da söylediğim gibi bugünkü konum, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu’nun partinin milletvekillerine göndermiş olduğu rapordur. Bu rapor ODA TV’de Cuma günü yayımlandı. Mehmet Bekaroğlu bu raporu 1 Kasım seçimlerinden sonra partinin milletvekillerine göndermiş. Doğrusunu söylemek gerekirse ben de böyle bir raporun varlığını ODA TV’deki haberden sonra öğrendim. Eğer bu raporun varlığından daha önceden haberdar olmuş olsaydım, şimdiye kadar çoktan bu rapor hakkında bir yazı yazardım. Katılmış olduğum Cumhuriyet Halk Partisinin Marmaris Danışma Kurulu Toplantısında da dile getirirdim.
Şimdi gelelim Cumhuriyet Halk Partisinin cinsiyet kotasından Parti Meclisine alınan Mehmet Bekaroğlu’nun raporuna. Mehmet Bekaroğlu yazmış olduğu raporda laikliği tanımlarken, laikliğin dinin kamusal hayattan çıkarılması anlamına gelmediğini söylüyor. Laikliğin yeniden yorumlanması gerektiğine değiniyor. Ayrıca Bekaroğlu, Türklük tanımlamasının da yeniden yapılması gerektiğinin altını çiziyor. Cumhuriyet Halk Partisinin tek parti döneminde devlet eliyle toplumu değiştirmeye çalıştığını söylüyor. Ulus-devlet, millet-ulus, laiklik, kamusal alan gibi kavramların da radikal bir şekilde gözden geçirilmesi gerektiğini savunuyor. Bekaroğlu’nun tespitleri bunlarla da sınırlı değil elbette. Biraz da kendi sözlerine yorum getirmeden olduğu gibi aktarayım.
Tek parti dönemi CHP’si, devlet eliyle toplumu değiştirmeye çalışmıştır. Şimdi CHP, bu devleti ele geçirmeyi değil de değiştirmeyi/dönüştürmeyi/demokratikleştirmeyi önüne hedef olarak koymalıdır. Tabi buna bağlı olarak; devlet, ulus-devlet, millet/ulus, laiklik, kamusal alan… gibi kavramları da radikal bir şekilde gözden geçirmelidir.
Devlet seçkinlerinin, yurttaşların bir kısmına yaşam tarzı dayatması, inançları tercihine göre tanımlaması, devlet imkânları ile bu tanımı insanlara empoze etmesi laikliğe aykırıdır. Bir devlet partisi olarak CHP bunu yapmıştır, Müslümanlıkla hep sorunlu olmuştur. CHP örgütleri toplumun diğer kesimleri tarafından böyle algılanıyor; örgüt mensupları genellikle cami cemaatinden uzak insanlardan oluşuyor.
İmama karşı öğretmen anlayışı terk edilmelidir. Türkiye’deki solculuğun aynı zamanda batıcılık olduğu, dinden uzaklaşma olduğu algısı yıkılmalıdır. Bunun için İslam’ın mülkiyet, adalet, kul hakkı, alın teri gibi ilkeleri öne çıkarılmalıdır.
Atatürk düşmanı olan bir insandan laikliği ve Türklüğü savunmasını bekliyor olamazsınız. Cumhuriyetin temel ilkelerini bağlı kalmasını da bekliyor olamazsınız. Peki, bu Cumhuriyet düşmanından ne bekleniyor? Cumhuriyet Halk Partisini iktidara taşıması mı bekleniyor? Bir yerlerde oy potansiyeli var da onu Cumhuriyet Halk Partisine getirmesi mi bekleniyor? Emin olun ki, eğer bu adamda bir hüner olsaydı Cumhurbaşkanı Erdoğan onu AKP kadrolarına dâhil ederdi. Zamanında Numan Kurtulmuş bu adamın genel başkanıydı. Erdoğan Numan Kurtulmuş’un başında olduğu Has Parti’yi oylarını böleceği endişesi ile dağıtmıştı. Dolayısıyla Numan Kurtulmuş’u da kendisine rakip olmaması için partisine dâhil etmişti. Eğer Erdoğan Mehmet Bekaroğlu’nda da bir potansiyel görmüş olsaydı emin olun ki, onu çoktan AKP saflarına dâhil etmişti. O da koşarak AKP saflarına katılmıştı. Öyle değil mi?
Şimdi buradan sizlere soruyorum. Seçmen nezdinde karşılığı olmayan bir insan neden Cumhuriyet Halk Partisine Genel Başkan Danışmanı yapılır? Bu insandan ne beklenir de, Cumhuriyet Halk Partililerin Parti Meclisine bile sokmadığı bir adam cinsiyet kotasından parti Meclisine taşınır? Bu sorulara yanıt verebilir misiniz? Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun bir bildiği vardır diyebilir misiniz? Eğer Kılıçdaroğlu’nun bir bildiği olmuş olsaydı bugüne zaten ortaya çıkardı değil mi? Şimdi hal böyleyken Bekaroğlu’nun halen daha genel başkan danışmanı koltuğunda oturmasının bir tek anlamı vardır. O da, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun da Bekaroğlu’ndan herhangi bir farkının olmadığıdır. Beceriksiz ve başarısız bir insana ancak yine beceriksiz ve başarısız bir insan sahip çıkar. Yani anlayacağınız körler sağırlar birbirini ağırlıyor. Bunun dışında benim aklıma başka bir şey gelmiyor. Sizin geliyor mu?
Mehmet Bekaroğlu’nun yazmış olduğu raporu burada detayları ile irdeleyecek değilim. Çünkü bu rapor her yönüyle Cumhuriyet düşmanlığı ile yazılmış. Atatürk düşmanlığı ile yazılmış. Cumhuriyeti parçalamak niyetiyle yazılmış. Bu yüzden ben bu raporu yazanı kendi haline bırakmak lazım diye düşünüyorum. Ancak Cumhuriyet Halk Partisini de böyle Atatürk düşmanlarından kurtarmak lazım diyorum. Mesele de zaten bu değil mi? 20.06.2016