ASIL CEMAATLERİ KAPATIN
Ülke genelinde 370 derneğin kapatılması geçen haftanın gündem başlıklarından birisiydi. İçişleri Bakanlığı terör örgütleriyle bağlantılı oldukları iddiasıyla, işkence, insan hakkı, çocuk istismarı, kadın hakları, göç, adil yargılanma hakkı gibi konularda çalışan derneklerden 370 tanesini olağanüstü hal durumunu bahane ederek kapatmıştı. Asıl bahaneyi sanırım sormaya gerek yok. Sorsanız da zaten hiçbir şey değişmez. Nasıl olsa OHAL var. Terörle mücadele var. Terörle mücadeleyi anlıyorum da sorgusuz sualsiz bu dernekleri terör bahanesi ile kapatmayı anlamıyorum. Doğru olan bu derneklerin üyelerinin terörle bağlantıları tespit edilmişse onlar hakkında soruşturma açmaktır. Terörle bağlantı kanallarını mercek altına almaktır. Demokrasi ile yönetilen ülkelerde süreç bu şekilde işler. Yoksa sorunu kapatmakla çözemezsiniz.
Basında yer alan haberlere göre kapatılan derneklerin birçoğunun cezaevlerindeki işkence ve kötü muamelelerini araştıran dernekler olduğu söyleniyor. Eğer hal böyleyse bu dernekleri kapatmak insan haklarına da vurulmuş bir darbedir. Eskiden beri cezaevlerinin yaşam şartlarının iyileştirilmesi ile ilgili birçok rapor yazıldı. Avrupa’dan gözlemciler geldi. Gazeteciler bu konuyu defalarca gündeme taşıdılar. Cezaevlerinde zaman zaman isyanlar çıktı. Burada elbette cezaevleri villaya dönüşün demiyorum. Ancak işlemiş oldukları suçların cezasını çekmek için cezaevlerine gönderilen mahkûmların yaşam şartlarının iyileştirilmesi gerekir. Sonuçta mahkûmlar da bir insandır. Dolayısıyla Bu mahkûmların cezalarını insanca çekme hakları vardır. Yoksa kader kurbanı her bir vatandaşa potansiyel suçlu gözüyle bakarsak bu insanları cezalarını çektikten sonra topluma kazandıramayız. Onlara yeni bir yaşam umudu aşılayamayız.
İktidar partisi şimdi bu dernekleri kapatarak işin kolayına kaçıyor. Bu derneklerin terörle herhangi bir bağının olup olmadığını araştıracağı yerde kapatmayı tercih ediyor. İktidar partisinin kendisinin de bir zamanlar Anayasaya göre işlemiş olduğu suçlar yüzünden kapatılacaktı. Çünkü Anayasamıza göre o dönem İktidar partisinin işlemiş olduğu suçlar kapatılma nedeniydi. Fakat şu an bu derneklerin kapatılmasını gerektirecek bir durum yok. Bu demokrasi değildir. Eğer siz vatandaşların terörle arasına mesafe koymalarını istiyorsanız, onların demokratik haklarını kullanabilecekleri alanları kısıtlayamazsınız. Baştan da söylediğim gibi eğer bu derneklerin içinde teröre yardım ve yataklık edenler varsa, onlar hakkında soruşturma açacaksınız. Nihayetinde suçlu ile suçsuzu ayırt edeceksiniz. Eğer bu zahmete katlanmadan bu dernekleri direk kapatma yolunu seçiyorsanız, o zaman hak ve hukuka da gerek yok. İfade özgürlüğüne de gerek yok. Mahkemelerde adil yargılanma hakkına da gerek yok.
Şimdi burada asıl sorgulanması gereken konu ise şudur. Eğer bu dernekler suç unsuru taşıyorlarsa onlardan evvel daha suç unsuru taşıyan cemaatler var. Hem bu cemaatler kapatılan derneklerden de daha da tehlikeli. Neden mi? Açıklayayım. Bu ülkede faaliyet gösteren dernekler, dernekler yasasına tabidir. Dolayısıyla bu dernekler devletin kontrolü altındadır. Peki, Cemaatler öyle mi? Elbette hayır. Bugün cemaatleri kontrol eden bir mekanizma da yok. Devletin herhangi bir denetimine de tabii değiller. Yani anlayacağınız cemaatler bugüne kadar bu ülkede istedikleri gibi at koşturdular. Ve halen de koşturmaya devam ediyorlar. Aynı zamanda bu cemaatler kamu kurum ve kuruluşların içine sızarak devleti ele geçiriyorlar. Dün Fethullah Gülen Cemaati böyleydi. Devletin tüm kritik noktalarına sızmışlardı. Zaten bu yüzden Erdoğan’ı köşeye sıkıştırmışlardı. İstedikçe daha fazlasını istemişlerdi. Sonuçta ne olduğunu gördük. 15 Temmuz da yapmaya çalıştıkları darbe girişimine tanık olduk. Eğer zamanında Fethullah Gülen cemaatine bu derece ayrıcalık tanınmasaydı bu darbe girişimi olmazdı. Yine zamanında TSK’da irticaya adı karışan subaylar ordudan atılmış olsaydı bu darbe girişimi olmazdı.
İktidar partisi şimdi FETÖ ile mücadele ediyor. Bu durumu da gayet iyi anlıyorum. Ancak salt FETÖ ile mücadele etmek yetmez. Devlete dün FETÖ egemendi, bugün ise diğer cemaatler egemen olmaya çalışıyor. Özellikle Menzilciler FETÖ’den boşalan yerlere yerleştiriliyor. Bu Menzilciler de yarından sonra FETÖ gibi güçlenecek. Devletin kritik noktalarını ele geçirecekler. Sonrasında da yine FETÖ’nün yaptığı gibi devlete meydan okuyacaklar. Bu durumu görmek için alim filan olmaya gerek yok. Biraz aklı olan insan bunu durumu görür. Bu durumu ancak aklını kaybedenler göremez. Sürekli kandırılanlar göremez. Bu yüzden diyorum ki; madem sürekli kandırılıyorsunuz, o zaman vakit daha fazla geç olmadan ülkede ne kadar Cemaat varsa onların faaliyetlerini durdurun. İlla ki bir yerleri kapatacaksanız da onları kapatın. Çünkü asıl tehlike denetleyemediğiniz yerden geliyor. FETÖ’nün 15 Temmuz da yapmaya çalıştığı darbe girişiminde olduğu gibi.15.11.2016