AKP’Lİ DOSTLARI ADAY OL DEMİŞLER
Bu haftaki yazılarıma Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile başlamıştım yine Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile bitiriyorum. Hani bir şarkı vardır, ’Bu şarkı burada bitmez’’ diye. Bu derenin altından da daha çok sular akar. O yüzden bu yazım ne bir ilk, ne de bir son olacak. Hayatın normal akışı devam ettikçe Cumhurbaşkanlığı seçimlerini yazmaya devam edeceğim. Kılıçdaroğlu ile Bahçeli’nin ortak Cumhurbaşkanı Adayı seçildiği takdirde nasıl bir Cumhurbaşkanlığı yapacağını hiç çekinmeden yazacağım. Seçilemezse zaten sorun yok. Tabi bu arada Cumhurbaşkanlığına aday olan Erdoğan’ı da pas geçecek değilim. En çok eleştirilerimi de zaten Başbakan’a yönelik yazacağım. Çünkü bugün AKP diye bir parti şu an iktidarda olmamış olsaydı memleket ne bu kadar gerilmiş olurdu, ne de İhsanoğlu diye biri Cumhurbaşkanlığına aday olabilirdi. Hal böyle olunca pek tabi ki Erdoğan diye biri de bugün ne Başbakan olurdu, ne de şimdi Cumhurbaşkanlığına aday olurdu. Fakat bu gelişmeler de kendiliğinden oluşmuyor. Ülkemizin gündemini bizim siyasi partiler belirlemiyor. Ülkenin gündemi öteden beri okyanus ötesinden belirleniyor. Hal böyle olunca da Cumhurbaşkanlarını ve Başbakanları da Okyanus ötesi belirliyor. Bizimkiler ise sadece kendilerine verilen görevleri yapıyorlar. Çünkü bu iş için seçiliyorlar. Arada bir eski Başbakanlardan Bülent Ecevit gibi birileri rol dışına çıkıyorlar ama ne yapıp edip durumu tekrar kontrolleri altına almakta gecikmiyorlar. Yarından sonra Erdoğan’da seçilse, İhsanoğlu’da seçilse sonuç değişmeyecek. Önemli olan Büyük Ortadoğu Projesine uyum sağlayan kişilerin seçilmesidir. Zaten bütün olaylar da bu konu etrafında gelişiyor.
Dün gece CNN TÜRK ekranlarında Taha Akyol’a konuk olan İhsanoğlu’nu seyrettim. Sayın İhsanoğlu programın başında nasıl aday olduğunu açıklarken AKP’li dostlarının da aday olmasını istediklerini söyledi. Bahçeli ile Kılıçdaroğlu çatı adayı olarak Ekmeledddin İhsanoğlu’nu benimsemişler ama İhsanoğlu’na daha önceden AKP’li dostları da aday ol demişler. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu ile Bahçeli de İhsanoğlu’nun adaylığına balıklama atlamışlar. Hale bakar mısınız? Artık muhalefetin adayını da İktidar partisinin milletvekilleri belirler olmuşlar. Kılıçdaroğlu ile Bahçeli’ye bravo diyorum. Tabanlarının adaylarına kulak vermeleri gerekirken gidip İktidar Partisinin milletvekillerinin adaylarına kulak verir hale gelmişler. Bir bravo da AKP Milletvekillerine çekiyorum. Çünkü Cumhurbaşkanlığı gibi önemli bir koltuğu bu şekilde sağlama almış oluyorlar. Eğer Erdoğan seçilirse zaten kendi davalarının insanı seçilmiş oluyor. Ancak ola ki aksi bir gelişme olur da muhalefetin adayı seçilirse yine kendi adayları seçilmiş olacak. Helal olsun onlara. Bu kadar kurnaz olmamış olsalardı zaten bugüne kadar iktidarda kalamazlardı. Bahçeli ile Kılıçdaroğlu’da bugüne kadar tabanlarının sesine kulak vermiş olsaydılar şimdiye kadar çoktan iktidar olmuş olurlardı.
Şimdi İktidar partisi seçimi alsa da kazanıyor, kaybetse de kazanıyor. Yani sonuç değişmiyor. Her ihtimalde kazanıyorlar. Bahçeli ile Kılıçdaroğlu da Ekmeleddin İshakoğlu’nu kendi adayları zannediyorlar. Şimdi ne diyeyim onlara? Kendi başlarına vermiş oldukları yanlış kararı tabanlarına nasıl anlatacaklar? Tabanlarından nasıl oy isteyecekler? AKP’nin Milletvekillerinin adayları olan Ekmeleddin İhsanoğlu’nu nasıl savunacaklar? Bu saatten sonra bu yanlış kararlarının telafisi de yok. Emine Ülker Tarhan’ın adaylığını engellemek için de ellerinden geleni arkalarına bırakmamışlardı. Hatta bu konuda Emine Ülker Tarhan’ı disiplin ile de tehdit etmişler. Yalnız böyle tehditlere Emine Ülker Tarhan pabuç bırakmaz. Tehdit için yanlış insanı seçmişler. Zaten içlerinde Emine Ülker Tarhan’a destek çıkan Milletvekilleri hariç, gerisinin Atatürkçü olduklarından şüphe etmeye başladım.
Elbette ülkemiz bu zor günleri de aşacak. Tabanın sesine kulak veren liderler de sahneye çıkacaklar. Bugünlerde böyle liderler yok ama yarından ümit kesilmez. Seçim kazanamayan parti liderleri de bir yere kadar koltuklarında oturabilirler. Partilerin tabanları da bir yere kadar sabredebilirler. Ondan sonrası da dikenli tel, daha ne diyeyim? 04.07.2014
SAİT BALCI