AKP’DE HESAP GÜNÜ 2
DENİZ FENERİNİ UNUTMA!
SOMA VE ERMENEK MADEN KAZASINI UNUTTURMA!
GEZİ PARKI EYLEMLERİNDE KAYBETTİĞİMİZ 6 ŞEHİDİMİZİ UNUTMA!
17– 25 ARALIK YOLSUZLUK VE RÜŞVET ÇARKINI UNUTTURMA!
KAÇAK SARAYI VE MALİYETİNİ UNUTMA!
PKK İLE MÜZAKERE MASASINA OTURANLARI UNUTTURMA!
VE GÜNDEM DEĞİŞTİRMELERİNE ASLA KANMA!
Pazartesi günü, Türkiye Büyük Millet Meclis’inde iktidar partisinin eski 4 Bakan’ı ile ilgili Yüce Divan oylaması vardı. Oylama pazartesi günü geç saatlere kadar sürdüğü için genel bir değerlendirme yapamamıştım. Dün sadece Zafer Çağlayan hakkındaki oylamanın sonuçları üzerine yazmıştım. Bugün ise oylamanın geneli üzerine yazacağım.
Dün yazmış olduğum makalede de belirttiğim gibi, iktidar partisinin fire vereceğini tahmin ediyordum ama fazla da beklemiyordum. Çünkü iktidar partisinin milletvekilleri genel olarak kendi başlarına hareket etmezlerdi. Oylama sonuçlarının beni şaşırtması da zaten bu yüzdendi. Demek ki, iktidar partisinin milletvekilleri de bu Bakanların suçlu olduklarına kanaat getirmişler. Üzerlerindeki tüm baskılara rağmen de, adları yolsuzluğa karışan eski 4 Bakan’ın Yüce Divan’a gönderilmesi yönünde oy kullanmışlar. Dün bu milletvekillerini kutlamıştım. Bugün tekrar kutluyorum. Adı yolsuzluğa karışan kim varsa aklama yeri olarak Yüce Divan’ı seçmesi gerekir. Eğer suçlamaya maruz kalan Bakan kendi isteği ile Yüce Divan’a gitmiyorsa, Meclis göndermeli. Yoksa iktidar partisine ait eski Bakanlar nasıl Yüce Divan’dan kaçmışlarsa, yarından sonra benzer durumlarda yine kaçmayı tercih ederler. Yani bu durum alışkanlık haline dönüşür. Meclis korumasına güvenen Bakanlar da yine bildiklerini okumaya devam ederler. ‘’çalıyorlar ama iş te yapıyorlar’’ sözünü yasalaştırmış olurlar.
Pazartesi günü yapılan oylamada, evet adları yolsuzluğa karışan eski Bakanlar Yüce Divan’a gönderilmedi. Fakat aklanmadılar da. Türkiye Büyük Millet Meclisi de aklanma yeri de değil zaten. Aklanma yeri Yüce Divan’dır. Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan oylama ile ilgili görüşlerini açıklarken, eski Bakanlar ile ilgili komisyonu da kendilerinin kurduklarını söyledi. Yani Erdoğan bu Bakanlar hakkında yolsuzluk varsa ilk adımı da kendilerinin attığını söyledi. Erdoğan’ın bu ifadesi doğru değil. Çünkü muhalefet partileri de komisyon kurulmasını istemişti. Ancak muhalefet partilerinin komisyon kurulması için yeterli çoğunlukluları olmadığı için bu görev iktidar partisine düşüyor. Erdoğan ‘’Muhalefet partileri de komisyon kurulmasını önerdiler ama biz muhalefetin önergesi yerine kendi önergemiz ile komisyonu kurduk’’ demiş olsaydı bu ifade doğru olacaktı. Bu yüzden Erdoğan’ın‘’ komisyonu da biz kurduk’’ söylemi gerçekçi değil. Şimdi buradan Erdoğan’a seslenmek istiyorum. Evet, komisyonu da siz kurdunuz ama peki sonuç ne oldu? Oluşturulan komisyon, Bakanları Yüce Divan’a gönderilmemesi yönünde irade belirtmekten başka ne yaptı? Oluşturulan komisyon adı geçen Bakanları aklama yapacaksa komisyonun kurulmasının ne önemi kaldı? Mesele her şeye rağmen Bakanları aklamak ise böyle bir komisyon kurulmasın daha iyi. En azından milli irade kandırılmamış olur.
Diğer Bakanların oylamasının ilk etapta Zafer Çağlayan’dan pek farklı olmayacağını düşünmüştüm. Yani çok daha fazla fire beklemiyordum. Erdoğan Bayraktar’da ise en az firenin yaşanacağını tahmin edyordum. Bu öngörümde haklı çıktım. Fakat iktidar partisinin diğer Bakanların oylaması hakkında ortaya koyduğu irade konusunda yanıldım. Hele hele Zafer Çağlayan’da yaşanan fireden sonra Muammer Güler’de de yaşanacağını biliyordum, fakat firenin Egemen Bağış’ta artmasını beklemiyordum. Yani Egemen Bağış’ın oylamasında 11 vekil daha evet oyu kullanmış olsaydı, bugün Egemen Bağış ağlaya sızlaya Yüce Divan’a gidecekti. Tabi bu arada muhalefet Milletvekilleri de bana göre iyi bir sınav veremediler. Örneğin çekimser oy kullanan AKP’li Milletvekilleri ile görüşebilirlerdi. Cumhuriyet Halk Partisi eski Genel Başkanı Deniz Baykal, Amerikan askerlerinin ülkemiz üzerinden Irak’a girmelerine Meclis’te vermiş olduğu mücadele ile önlemişti. O zamanlar da Deniz Baykal sürekli AKP’li milletvekillerine çağrılarda bulunmuştu. Böylelikle tarihi oylamadan zaferle çıkmasını bilmişti. Bana göre aynı tablo bu oylamada da yaşanabilirdi. Ancak bunun için mücadele etmek gerekirdi. Bu davaya inanmak gerekirdi. En azından Egemen Bağış ile ilgili oylama sonucu değişebilirdi. Fakat dedim ya, bunun için mücadele etmek gerekirdi. Fakat muhalefet partileri her zaman olduğu gibi bu davaya da inanmadılar. AKP’nin bu kadar fire vereceğini de tahmin edemediler.
Fakat her şeye rağmen yine de iktidar partisi bu oylamadan yara alarak çıktı. Hükümet kurma sayısı olan 276 sayını bile bulamadılar. Bu sonuçlar da gösteriyor ki, iktidar partisinin milletvekilleri de, bu Bakanların suçlu olduklarına kanaat getirdiler. AKP’nin bundan böyle de adı, yolsuzluklara karışan Bakanlarını koruyan iktidar partisi olarak anılacak. Eski 4 Bakan’da vicdanlardan aklanmayan Bakanlar olarak anılacak.
Bugünlük te bu kadar. Yarın tekrar görüşmek üzere hoşça kalın.22.01.2015