ADANA MUTABAKATI
20.10.1998 Tarihinde imzalanan Adana Mutabakatı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin arasında 23.01.2019 tarihinde Moskova’da gerçekleşen ve Suriye konusunun görüşüldüğü zirvede gündeme gelmişti. Daha da doğrusu Rusya Devlet Başkanı Putin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Suriye’deki siyasi gelişmeler üzerine Adana Mutabakatını hatırlatmıştı.
Adana Mutabakatının gündeme gelmesinden bu yana ise henüz bir arpa boyu yol alınmış değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu mutabakatı yapmış olduğu konuşmalarda birçok kere değindi ancak mutabakat ile ilgili henüz ciddi anlamda bir adım atılmadı. Oysaki bu mutabakat ile ilgili bizim ülkemizin bir adım atması gerekiyordu. Bu adım sınırlarımızın terörist gruplardan arındırılması konusunda Suriye tarafına sorumluluk yükleyecekti. Fakat bugüne kadar Suriye Devletine bu sorumluluğu yüklenmesi konusunda bir görüşme gerçekleştirilmedi. Beşar Esat ile de bir araya gelinmedi.
İster kabul edelim, ister etmeyelim, Beşar Esat Suriye Devleti’nin meşru devlet başkanıdır. Ülkesi terörist gruplar tarafından istila edilmiştir ama halen daha ülkesinin meşru devlet başkanıdır. Aynı durum bizim ülkemiz içinde söz konusu olabilirdi. ABD ile birlikte hareket eden uluslararası finans çeteleri bugün Venezüella’yı nasıl ablukaya almışlar ise bizim ülkemize de aynı benzer nedenlerden dolayı müdahale edebilirlerdi. Müdahale için ellerinde geçerli bir sebepleri de var. Müdahaleyi gerektirecek bir durum yok ama Dışişleri Bakanlığı’nın 26.05.2016 tarihli ve 10988308 sayılı ‘’çok yüksek hazırlık seviyeli müşterek Görev Kuvvetinin Faaliyetine ilişkin Esasların yürürlüğe konulması konulu yazısı Bakanlar Kurulu’nca 30.05.2016 tarihinde kabul edilmişti. Bu yetki NATO’ya gerekli gördüğü zaman ülkemize müdahale yetkisi veriyor. Bu yetkiyi iktidar partisi kendi elleri ile NATO’ya verdi. Şimdi hal böyleyken ABD diğer emperyalist devletler ile beraber ülkemizi işgal ederse Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konumu ne olacak? Bu konu hiç düşünüldü mü? Böyle bir durumda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konumu Venezüella Devlet Başkanı Maduro ile Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’tan bir farkı kalır mı? Şimdi hal böyleyken emperyalist ülkeler ile beraber Beşar Esat’ı tanımamak ne anlama gelir?
Bulunduğumuz coğrafya üzerinde ilk adı Büyük Ortadoğu Projesi olan ve sonradan Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika projesi uygulanıyor. Ve bu proje kesintisiz bir şekilde devam ederse eninde sonunda bizim ülkede de uygulanacak. Çünkü bu projenin amacı Irak, İran, Suriye ve ülkemizden koparılacak toprak parçaları ile birlikte İsrail’in güvenliğini sağlamak ve bölgenin yer altı zenginliklerini ele geçirmek için kukla bir devlet kurulmasıdır. Bu devletin en önemli görevi de sadece ve sadece Arap ülkelerinin içinde İsrail’in güvenliğini sağlamak olacak. Yoksa emperyalist zihniyet durduk yerde hiçbir devletin kurulması için kılını bile kıpırdatmaz. Bu projeye Kürtler de maalesef inanış durumdalar. Emperyalist ülkeler yüzyıllardır Kürtleri kandırıyorlar ama Kürtler halen daha bunu anlayabilmiş değiller. Göründüğü kadarıyla şu an İsrail’in ileri karakolu olmayı da kabul etmiş durumdalar.
Eğer bugün Suriye ile masaya oturur ve Adana Mutabakatını hayata geçirir isek Genişletilmiş Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi’nin uygulanmasına da engel olmuş oluruz. Suriye Sınırımızın güvenliğinin sorumluluğunu Suriye Devleti’ne yüklemiş oluruz. Eğer Suriye Devleti bu sorumluluğu yerine getiremez ise zaten ülkemizin meşru müdafaa hakkı vardır. Ve bu hak Birleşmiş Milletler Örgütünce tanınmış yasal bir haktır.
Şimdi eğri oturup doğru konuşmalıyız. Bizim Suriye topraklarına Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı operasyonlarını yapmamızın gerçek sebebi nedir? Eğer güney sınırımızı terör gruplarından arındırmak ise Adana Mutabakatını hayata geçirmemiz yeterlidir. Doğru olan da zaten budur. Yok, eğer Suriye’ye gerçekleştirdiğimiz Fırat Kalkanı Operasyonu ile Zeytin Dalı Operasyonunun başka bir amacı varsa o zaman hiç kimse kusura bakmasın ama ülkemiz de emperyalist ülkelerin projesine ortak olmuş sayılır. Ve bu ortaklık eninde sonunda gelip bizim ülkemizi de Irak ve Suriye’nin konumuna düşürür. 18.02.2019
SAİT BALCI