AÇILIMI AKİL İNSANLAR DA BİLMİYORMUŞ
Akil İnsanlar Grubunun Marmara Bölgesi Başkanı Deniz Ülke Arıboğan 24 Nisan Çarşamba günü Haber Türk Tv de Ece Üner’in konuğuydu. Bu röportajı belki sizlerde seyretmişsinizdir. Arıboğan, Ece Üner’in sorularını yanıtlarken ben hayretler içinde kaldım. Çünkü Arıboğan, canlı yayında açılım politikalarının içeriğini kendilerinin de bilmediğini söyledi. Aynı zamanda Arıboğan, açılım politikalarının içeriğinin bilinmemesi konusunda Cumhuriyet Halk Partisine ’de hak verdiğini söyledi. Öncelikle Arıboğan’ı yaptığı açılım politikaları konusundaki yetersiz bilgilerini kamuoyu ile paylaştığı için tebrik ediyorum. Burada benim asıl vurgulamak istediğim konu ise Deniz Ülke Arıboğan değil. Benim asıl vurgulamak istediğim konu ise siyasi iktidarın açılım politikalarını, millete anlatması için atadıkları akil insanlara bile anlatmamış olmalarıdır. Yani bırakın akil insanlar gruplarının üyelerini, akil insanlar grubunun başkanlarının bile bu konuda bilgileri yok.
Akil İnsanlar grubunda siyasi iktidarın konu mankeni olarak atadığı Hülya Koçyiğit’i, Orhan Gencebay’ı, Kadir İnanır’ı geçtim. Onların zaten ortada dönen dolaplardan haberlerinin olmaması doğal. Onlar zaten siyasi iktidar tarafından gaza gelmiş insanlardır. Açılım politikaları hakkında bilgi sorsanız herhalde yine bildik ‘’Analar ağlamasın ‘’ duygu sömürüsüne sığınacaklardır. Peki, Deniz Ülke Arıboğan gibi akademik kariyeri olanlara ne demeli? Örneğin Akdeniz Bölgesi Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’na açılım politikasını sorsanız ne yanıt verir? Keza siyasi iktidar ile PKK arasında sürmekte olan müzakerelerden Konda Araştırma Şirketi’nin sahibi Tarhan Erdem’in haberi var mıdır? Hiç sanmıyorum. Zaten siyasi iktidar onların bilgili olmasına da ihtiyaç duymuyor ki. İzlenen süreci bırakın akil insanların bilmesini siyasi iktidarın ileri gelenleri bile bilmiyor. Yürütülmekte olan süreci yalnız Başbakan ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Hakan Fidan ile İmralı’da ikamet etmekte büyük aktivist Abdullah Öcalan biliyor. Ne oluyorsa onlar biliyorlar. İmralı Tutanakları ortalığa saçılmamış olsaydı yapılmış olan görüşmelerin içeriğini de hiç bilemeyecektik. İyi ki Milliyet Gazetesi kırk yılda bir gazetecilik yaptı da vatandaş ortada dönmekte olan dolapları öğrendi. Hele bu sıralar yapılmakta olan görüşmeler hakkında bir daha bilgi sızdırıla bilinirse Milletimiz açısından daha iyi olur. Böylelikle milletimiz hem bilgilenmiş olurlar, hem de yaşanılan süreci anlatmaya gelen akil insanlarımıza anlatma fırsatı yakalamış olurlar.
Burada akil insanlar grubunun Marmara Bölgesi Başkanı Deniz Ülke Arıboğan ile röportaj yapan Ece Üner’e seslenmek istiyorum. Ece Üner’in Deniz Ülke Arıboğan’a ‘’Madem izlenen süreç ile ilgili bilginiz yok, o halde insanlara bilmediğiniz bir konuda ne anlatıyorsunuz’’ diye sorması gerekirdi. Araştırmacı programcılık bunu gerektirirdi. Canlı program sunuculuğu Deniz Ülke Arıboğan’ın izlenen süreç ile ilgili bilgisinin olmadığını itiraf ederken onun laf ebeliği altında kalmak değildir. Deniz Ülke Arıboğan madem akademik kariyeri ile akil insanlar gurubuna seçilmiş, madem akil insanlar grubunun Marmara Bölgesi Başkanlığına seçilmiş o halde ya siyasi iktidardan izlenen süreci öğrenip gittiği yerlerde Millete dürüstçe anlatacak ya da bilmediği bir konuda konuşmamalı. Yani vatandaşın kafasını bulandırmamalı. Ancak bu erdemliliği Deniz Ülke Arıboğan’ın gösterebileceğini hiç sanmıyorum. Aslına bakarsanız Deniz Ülke Arıboğan, Ece Üner’e verdiği röportajda kendisi dâhil akil insanların ne kadar çaresiz ve bilgisiz olduklarını ispatlamış oluyor.
Akil İnsanlar grubunun meydana çıktıkları günden bugüne kadar geçen süreci değerlendirdiğimiz zaman grup içinde yer alan bazı üyelerin ne kadar aciz içinde kaldıklarını da görüyoruz. Örneğin Orhan Gencebay rahatsızlığını ileri sürerek bundan böyle gurup ile beraber milleti kandırmaya gitmeyecekmiş. Ancak Orhan Gencebay öte yandan televizyondaki yarışma programını aksatmıyormuş. Şimdi bu ne perhiz bu ne biçim lahana turşusu diyeceksiniz. Görünüşe bakılırsa Orhan Gencebay bu taktiği Başbakan’dan öğrenmiş olmalı. Başbakan’da ne hikmetse tam 23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramı günü ve 10 Kasım günleri rahatsızlanıyor. Ancak Başbakan ertesi gün maşallah nazar değmesin ama çakı gibi oluyor. Bütün sorun ise Atatürk’ün karşısına çıkamamakta. İşte Orhan Gencebay’ın geldiği noktada budur. Akil İnsanlar gurubunun üyesi olduğu için milletten gördüğü tepki yüzünden çalışmalara katılamıyor. İnsanların karşısına siyasi iktidarın bir figüranı olarak çıkamıyor.
Geldiğimiz noktada akil insanların boşuna açılım politikaları için çaba sarf ettikleri artık ayan beyan ortaya çıkmıştır. Milletimiz açılım politikalarını gerek Oslo görüşmelerinden gerekse İmralı Tutanaklarından yeterince öğrenmişlerdir. Bu noktada ise yapılacak olan akil insanların yaşanan süreç ile ilgili vatandaşlar tarafından bilgilendirilmeleridir. Gördüğüm kadarı ile vatandaşlar gönüllü olarak yaşanmakta olan süreci akil insanlarımıza gittikleri her yerde öğretmektedirler. Bu açıdan akil insanlarımızın yaşanmakta olan süreç ile ilgili daha fazla bilgi edinmeleri için gitmedikleri daha başka nereler varsa muhakkak oraları da ziyaret etmeleridir Akil insanlarımız, gittikleri her yerde misafirperver memleket sevdalılarının kendilerini büyük bir özlemle beklediklerinden hiç kuşkuları olmasın. 29.04.2013
SAİT BALCI
yazının bütünü ele alındığında çıkan ana fikir şudur bence: BEN BİLMEM BÜYÜKLERİM BİLİR …..kısa ve net…yurdum insanının bir kısmı da bunu biat kültürüyle kafa sallayarak yer…