ABD’NİN YUNANİSTAN İLE YAPTIĞI ANLAŞMA ÜLKEMİZİ HEDEF ALIYOR
Bölgemizde bilindiği üzere önemli gelişmeler yaşanıyor. Daha açık bir anlatımla Suriye ve Irak’taki gelişmelerin bir benzeri şimdi de Ege Adalarında yaşanmaya başladı ABD NATO’nun bir üyesi olan ülkemize karşı diğer bir üye olan Yunanistan’a silah sevk ediyor. Bu durumun ne anlama geldiğini sanırım anlamak zor değil.
Bölgemizde yaşanan bu gelişmeler NATO ülkesi olan üç ülkeyi de farklı durumlardan dolayı ilgilendiriyor. Konunun ABD açısından bir kaç sebebi var. Yunanistan ise konunun tam anlamıyla merkezinde bulunuyor. Ülkemizi ilgilendiren tarafı ise Ege Adalarının silahlanmasıyla yeni bir tehdittin ortaya çıkmasıdır. Çıkan tehdit bir NATO ülkesinden gelmesi ise hiç de hayra yorulacak bir durum değil. ABD zaten öteden beri ülkemizi sürekli kuşatma çabası içindeydi. Dün Suriye’den kuşatmak istiyordu. Bu kuşatmayı bir nebze de olsa daha önce yarmıştık.
22.02.2015 Tarihinde Şah Fırat Harekâtı, 24.08.2016 Tarihinde Fırat Kalkanı Harekâtı, 08.10.2017 Tarihinde İdlib Harekâtı,20.01.2018 Tarihinde Zeytin Dalı Harekâtı, 09.10.2019 Tarihinde Barış Pınarı Harekâtı, 27.02.2020 Tarihinde de Bahar Kalkanı Harekâtı yaptık. ABD bu operasyonları hiçbir zaman desteklemedi ve istemedi. Ancak buna rağmen düzenlenen bu operasyonlar son derece önemlidir.
ABD Ege Adalarını silahlandırmayla birlikte Yunanistan’ı da işgal etmiş oldu. Geçmişte Suriye’yi nasıl işgal etmiş ise bugün de Yunanistan’ı işgal etti. Suriye’nin işgali ile Yunanistan’ın işgali arasında elbette çok fark var. Suriye’nin işgali bu ülkenin parçalanmasına ve bu ülke içinde yeni bir oluşumun ortaya çıkmasına yöneliktir. Irak’ta Bölgesel Kuzey Irak Kürt Yönetimi nasıl oluşmuş ise Suriye’de de aynı benzer bir yapı oluşturulmak isteniyor. Sonrası malum Büyük Ortadoğu Projesi hayata geçirilmiş olacak. Ancak Yunanistan’ın işgalinin Büyük Ortadoğu Projesi ile hiç bir bağlantısı yok.
ABD’nin Yunanistan’ı işgal etmesinin asıl amaçlarından birisi, Ege ve Akdeniz’i kuşatarak Akdeniz’in doğalgaz ve petrol rezervlerini kontrol altına almak istemesidir. İkinci amacı ise ülkemizi batıdan kontrol altına almak istemesidir. Üçüncü amacı ise Yunanistan’ın Ege adalarını kuşatmasını meşru hale getirmek istemesidir. Dördüncü amacı ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yetki alanını daraltmak ve Kıbrıs Rum kesiminin adanın tek temsilciliğini meşrulaştırmaktır. ABD’nin Yunanistan ile yapmış olduğu anlaşmaya neresinden bakarsanız bakın bu anlaşma ülkemiz adına hiç de hayra yorulacak bir durum değildir. Bu aşamada bir tespit yapmak istersek, ülkemiz adım adım her taraftan kuşatılıyor. Bu durumun başka bir açıklaması olamaz.
Doğu Akdeniz’de 27.11.2019 tarihinde Libya ile deniz yetki alanları anlaşması yapmıştık. Bu anlaşma aynı zamanda Birleşmiş Milletler nezdinde de kabul edilmiş bir anlaşmadır. Bu sebeple Doğu Akdeniz konusunda elimizde böyle bir anlaşma var ancak bu anlaşma yetersizdir. Çünkü karşı tarafta çok uluslu bir anlaşma var. Bu anlaşmanın imzacıları ise Mısır, İsrail, Yunanistan, Kıbrıs, İtalya ve Ürdün’dür. Dolayısıyla Doğu Akdeniz’de de kuşatılmış durumdayız. Bölgeye şimdi de topu ve tüfeği ile ABD geldi.
ABD’nin Yunanistan’ı işgal etmesinin önemli nedenlerinden birisi de ülkemizi batıdan kontrol altına almak istemesiydi. Çünkü daha evvel Suriye’de Rusya sayesinde kuşatmayı yarmış ve derin bir nefes almıştık. Hatırlarsanız daha evvel kendi ellerimiz ile ABD’ye ülkemizi kuşatması için Meclisten yetki bile vermiştik. ‘’HEDEF ÜLKE TÜRKİYE’’ adlı kitabımda bu anlaşmaya yer vermiştim. 24.05.2016 tarihinde Başbakan olarak göreve başlayan Binali Yıldırım’ın katıldığı bir MGK toplantısında Dışişleri Bakanlığı tarafından 26.05.2016 tarihli 10988308 sayılı yazısı ile NATO teklifi sunuldu. Bu teklifin getirisi ve götürüsü enine boyuna tartışılmadan 30 Mayıs’ta Bakanlar Kurulu’nda karara bağlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onamasıyla 1 Haziran 2016 tarihinde 29729 sayılı resmi gazete de yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Resmi Gazetenin 1. Maddesinde de açıklandığı gibi barış, kriz veya çatışma zamanı adı altında yapılacak eğitim, tatbikat ve hareket kapsamında NATO’nun ülkemizi işgal etmesine yetki verilmiştir. Yetki verilirken aynı zamanda Dışişleri Bakanlığı’na, Genel Kurmay Başkanlığı’na, Milli Savunma Bakanlığı’na, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na, İçişleri Bakanlığı’na, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’ne ve Sağlık Bakanlığı’na NATO askerlerinin ülkeyi işgal ederken gerekli desteğin sağlanması emri de verilmiştir. Bunun anlamı ise açık ve nettir. Bakanlıklar, ülkenin NATO tarafından işgali söz konusu olduğunda hiçbir şekilde direnmeyecekler ve işgali kolaylaştırmak için yardım edeceklerdir. Örneğin ülkenin dış tehditlere karşı korumakla görevli olan Genel Kurmay Başkanı bile böyle bir durum meydana geldiği zaman ülkeyi korumayı bırakıp, işgalin sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesi için yardım edecektir. Bu yetkinin anlamı budur.
İnanılır gibi değil ama 2016 tarihinde ABD’ye kendi ülkemizi işgal etmesi için böyle yetki vermiştik. Sanırım ABD tarihinde işgal edilecek ülkenin meclisinden böyle bir yetki almamıştır. ABD bu yetki ile geçmişte Irak Tezkeresinin öcünü de almış oldu. ABD bugün Yunanistan ile yapmış olduğu anlaşma ile aslında ülkemizin işgalinin geri taşlarını döşüyor. Mesele bu kadar açık ve nettir. Acı olan ise ABD’ye ülkemizi işgal etmesine olanak sağlayan bu yetkiye muhalefet partilerinin de ses çıkarmamasıdır. ABD bir taraftan ülkemizi iktidar partisi ile kuşatırken diğer taraftan da muhalefet partileri ses çıkarmıyorlar. Bundan daha acı ve vahim durum nasıl olabilir? Şükran Uçarer ‘’daha iyisi için ne mümkün’’ diye soruyor. Şimdi daha kötüsü için neyin mümkün olduğu dönemdeyiz.
ABD’nin Yunanistan’ı silahlandırmak istemesinin diğer bir amacı da Yunanistan’ın Ege Adalarına tamamen sahip olmasını kolaylaştırmaktır. Emekli Albay Ümit Yalım Ege Adaları konusunda sürekli iktidarı uyarıyor. Ancak İktidar partisinde tık yok. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ara sıra kamuoyunu tatmin etmeyen açıklamalar da bulunuyor ama gündemlerinde gerekli tedbirlerin alınması diye bir durum yok. ABD böylelikle Yunanistan’ın Ege Adalarını silahlandırması için şimdi de kendisi direk devreye girmiş durumdadır.
Yunanistan Kurtuluş Savaşı döneminde İngilizlerin himayesine girerek ülkemizin işgaline katılmıştı. Yunanistan bugün ise ABD’nin himayesine girerek yine ülkemizin kuşatılmasını sağlıyor. Yani Yunanistan açısından değişen bir şey yok. Dün İngilizlerin himayesi altındaydılar, bugün ise ABD’nin himayesi altına girdiler. Bu sebeple ülkeyi yöneten iktidar partisi bu kuşatmayı da yarmak zorundadır. Bu tarihsel bir görevdir.20.10.2021