TEK KUTUPLU DÜNYA DÜZENİNDEN ÇOK KUTUPLU DÜNYA DÜZENİNE
ÖNSÖZ
Öncelikle belirteyim ki bu kitabın konusu, Sovyetler Birliğini veya Rusya’yı anlatmak değildir. Doğal olarak sosyalizmi veya komünizmi de anlatmak değildir. Bu kitabın konusu açıkçası, tek kutuplu dünyanın kabul edilebilir bir sistem olmadığını ve tek kutuplu dünyaya dengeleme unsuru olarak yeni alternatiflerin ortaya çıkmasının zorunlu olduğunu ortaya koymaktır. Çarlık Rusya’sının Sovyetler Birliği’ne dönüşmesini bu sebeple önemsiyorum. Keza yine Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Rusya’nın kendisini toparlayıp yeniden bir güç haline gelmesini ve Çin’in ABD’den sonra dünyanın en büyük ekonomisine sahip bir ülke haline dönüşmesini önemsiyorum.
Hiç kuşkusuz rakipsiz kalan bir güç kontrol edilemeyen bir güçtür. Bu öngörü yaşamın her alanında geçerlidir. Örneğin bulunduğunuz bölgede tek bir manav, tek bir market, tek bir kasap varsa bilin ki, orada fiyat istikrarı yoktur. Orada tekelleşme vardır. Oysaki her bir bölgede ve her bir işyerinden en az bir tane daha olursa hem fiyat istikrarı olur, hem de daha iyi hizmet alınır. Çünkü tüketiciler alternatif olduğu müddetçe seçici olurlar. Böylelikle piyasalara denge unsuru hâkim olur. Alternatifin olmadığı bir yerde ise tekelleşmenin sonucu belirli markalı ürünler piyasaya egemen olur. Bunun sonucu olarak da toplum salt tek çeşitliliğe mahkûm edilmiş olur.
Bugün süper güç haline gelmiş bir ülkenin karşısında alternatif bir güç olmaz ise gelişememiş ülkeler bu süper gücün etkisinde kalırlar. Süper güce ulaşmış devletin sömürgesi haline gelirler. Gerek silahlanma, gerekse sanayi alanında süper güce bağımlı hale gelirler. Bu aşamadan sonra gelişememiş ve geri kalmış ülkelerde yaşam şartları daha da zorlaşır. İnsanlar yaşamlarını sürdürebilmek için kul ve köle haline gelirler. Böyle ülkelerde demokrasi, insan hakları, adil bir ücret ve adaletin yerine sermayenin kanunları geçerli olur.
Bugün Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere gelişmiş Avrupalı ülkeler öteden beri sömürge anlayışından beslenen ülkelerdir. Özellikle ABD dünyanın jandarmalığını elinde tutmak isteyen bir ülkedir. Gelişmesini tamamlayamamış ülkelere satmış olduğu silahlar ile milyarlar kazanıyor. Silah sanayisi zaten başlı başına bir kazanç ürünüdür. Ülkeleri birbirlerine kırdırmak süratiyle hem kazanç elde ediyor, hem de savaştırdığı ülkeleri ekonomik yönden zayıflatıyor. Sonrasında savaşan ülkeleri kendine muhtaç hale getiriyor. Bunun adı sömürü düzenidir.
Bu kitabın konusu olan ABD ile Rusya’yı I. Dünya Savaşı yıllarından başlayarak ele aldım. Çünkü Rusya’da bu savaş sürerken 15.03.1917’de Şubat Devrimi meydana geldi. Yine keza Bolşevik Devrimi de Şubat devriminden sonra 25.10.1917 tarihinde meydana geldi. Sonrasında 30.12.1922 yılında Sovyetler Birliği oluştu. 1947 ile 1991 yılları arası Soğuk Savaş dönemiydi. Sovyetler Birliği 25.12.1991 yılında dağıldı. Dağılan Cumhuriyetlerden Rusya, Sovyetler Birliği’nin mirasını devralarak dünya siyasetinde yerini aldı.
Çin ise özellikle teknolojik gelişmeler ile büyük bir ilerleme kaydetti. Ticaret hacmi ile ABD’nin ardından ikinci sıraya yükseldi. Çin bugün artık ABD’nin en büyük ticari rakibidir. ABD bugün her iki devlet ile kıyasıya mücadele ediyor. Siyasi yönden Rusya ile ekonomik yönden de Çin ile mücadele ediyor. ABD’nin Rusya’yı Kafkaslar üzerinden çevreleme politikası da bu sebepledir. Keza yine Ortadoğu’yu Rusya’ya kaptırmama adına dün Irak’taydı, bugün de Suriye’dedir.
Rusya ile Çin’in varlığından dolayı artık ABD’nin tahtı sallanıyor. Bu durum ABD’nin dünyanın jandarmalığını yitirmesine neden olacak. Dünya, I. Dünya Savaşında tek kutupluluktan iki kutupluluğa dönüşmüştü. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte tekrar tek kutupluluğa döndü. Bugün artık çok kutupluluğa doğru yol alıyoruz. Böylelikle ABD’nin dünya üzerindeki hegemonyası bitiyor. Yani dünyaya yine denge geliyor.
Kitabı okuduktan sonra dünyanın hiçbir gücün tekelinde olmaması gerektiğine ve günümüzde çok kutuplu dünyanın insanlığın yaşam şartlarının iyileşmesi adına şart olduğuna siz de kanaat getireceksiniz. Esasen önemli olan süper güçlerin var olma savaşı değil, insanlığın daha iyi bir yaşam şartlarına kavuşmasıdır. 22.02.2021
Geri bildirim: SOVYETLER BİRLİĞİ’Nİ YELTSİN İLE GORBAÇOV DAĞITTI | Sait Balcı
Geri bildirim: ABD KAYBETMEYE DEVAM EDECEK | Sait Balcı