3. YARGI PAKETİ KİMLERİ KAPSADI?
Oda TV Davası kapsamında tutuklu bulunan sanıkların 5 Temmuz’da yürürlüğe giren ‘’3.Yargı Paketi’’ kapsamındaki tahliye taleplerinin reddedilmesinden dolayı 3.Yargı Paketinin Oda TV Davasını kapsamadığı anlaşılıyor.
Keza aynı şekilde Ergenekon Davası tutuklularının tahliye taleplerinin de reddedilmesinden dolayı 3.Yargı Paketinin Ergenekon Davasını da kapsamadığı anlaşılıyor.
3. Yargı paketi Balyoz Davasını zaten hiç kapsamadı. Peki, Meclis Balkanı Cemil Çiçek’in Ergenekon, Oda TV davası ve Balyoz Davalarını da kastederek‘’Umarım yargı Meclisin iradesini doğru anlar’’ demesine rağmen 3. Yargı Paketi neden bu davaları kapsamamıştır? Yargı bu davaları gerçekten görmek mi istemiyor yoksa Meclis Başkanı Cemil Çiçek karambola mı konuşuyor? Başbakan, ‘’Tutuklu Milletvekillerinin serbest kalmasına olanak sağlayan düzenleme yapmadıklarını’’ açık ve seçik olarak söylemesinden dolayı anlaşıldı ki 3.Yargı Paketi Ergenekon, Balyoz ve Oda TV Davalarını kapsamıyor. Bu durumda tutuklu Milletvekillerini Silivri Toplama Kampından Meclis çatısı altına alamayan Meclis Başkanı demek ki konuşmuş olmak için konuşuyormuş. Demek ki bu davalardan özgürlük bekleyen yurtseverlerin özgürlüğü bir başka bahara kalmış. Demek ki aydınların ve yurtseverlerin özgürlük mücadelesi daha henüz kavranamamış. Demek ki uzun tutukluluk süreleri daha henüz yeterli görülmemiş. Demek ki Mustafa Balbay için yeni bir kitap yazması için tutukluluk süresi uzatılmış.
Peki, Balyoz, Ergenekon ve Oda TV Davalarını kapsamayan 3.Yargı Paketi hangi davaları kapsıyor? Ankara Bahçelievler’de 8 Ekim 1978 günü Türkiye İşçi Partisi üyesi 7 genci katledenlerin baş faillerinin salıverilmesinden dolayı 3.Yargı Paketinin Bahçelievler Katliamcılarını kapsadığı anlaşılıyor. Peki,3.Yargı Paketinin Bahçelievler Davası katliamcılarını kapsamasının arkasında kimler vardır? Kamuoyunda böyle bir beklenti olmadığı halde bu paket bu katliamcıları neden kapsamıştır? Tahliyelerin arkasında hangi hesaplar yatmaktadır? İşin özüne geniş açıdan baktığımızda, Başbakan’ın uzun zamandır Milliyetçi Hareket Partisini bitirme planlarını görüyoruz. Toplum nazarında derin kaygılar bırakan bu tahliyelerin ardındaki gerçek korkarım yine Başbakan’ın genel seçim yatırımı bulunmaktadır. Çünkü Başbakan ne zaman doğu bölgesinin sorununun çözümünde çuvallamışsa hep Milliyetçi söylemlere yöneldiği görülmüştür. En son yapılan genel seçimlerde Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili adaylarına düzenlenen komplolar da buna bir örnektir. Amaç Milliyetçi Hareket Partisinin oylarını da alarak daha güçlü bir seçim kazanmaktır. Bu amaç yüzünden Milliyetçi Hareket Partisi Başbakan’ın her zaman hedefindedir. Bahçelievler Katliamcılarının serbest bırakılmasıyla gene bir seçim yatırımı yapılmıştır.
3.Yargı paketinin şans topunun vurduğu diğer bir dava ise KCK Davasıdır. KCK Davasın da ki tahliyeler de siyasi iktidarın seçim yatırımların birisidir. Siyasi iktidar her seçim öncesi terörün durması adına attığı adımların bir benzeri de KCK Davası tutuklularının tahliyesidir. Elbette hiç şüphesiz KCK Davası tutuklularının tahliyesine itirazım yoktur. Bu dava kamuoyunda bahsedildiği gibi terör örgütünün şehir yapılanması ise davanın sonunda hukuk zaten gerekli yaptırımlarını uygulayacaktır. Ancak kaçma şüphesi bulunmayan sanıkları, elde ciddi ve somut suç bulguları olmadan tutuklamak ileri demokrasiyle de bağdaşmamaktadır. Ancak şimdi gene seçimlerin yaklaştığı bugünlerde tutukluların tahliye edilmesini ben başka türlü yorumlayamıyorum. Bölge seçmenlerinin tepkisinden korkan siyasi iktidar tek başına gene iktidar olmanın yolunun bu yöre insanlarını hoş tutmaktan geçtiğini çok iyi bilmektedir. Geçen seçimlerde propaganda boyunca terör faaliyetlerinin durmasını başka bir amaca yorumlamak olası mıdır? Hiç kuşkusuz 3. Yargı Paketi bilinçli olarak KCK Davası tutuklularını da kapsamıştır. Umarım tahliye olan KCK Davası tutukluları üzerlerinde oynanan oyunun farkındadırlar. Umarım yöre seçmenleri her seçim döneminde hatırlandıklarının farkındadırlar. Umarım yöre insanları siyasi iktidarın gerçek niyetinin farkındadırlar.
3.Yargı Paketinin uğradığı değer bir dava ise ‘’Hizb-ut Tahrir adlı şeriatçı örgüttür. Zaten bu yargı paketi bu örgüte yaramasaydı şaşardım. Hizb-ut Tahrir örgütünün cezaevinde bulunan 120 yöneticisi ve üyesi geçen Cuma günü mesai bitimine 10 dakika kala savcının tüm itirazlarına rağmen salıverildiler. Savcının itirazı kabul olsa bile artık onlar çoktan sırra kadem bastılar. Böylece yurtseverleri kapsadığı zannedilen 3.Yargı Paketinin aslında siyasi iktidarın seçim çalışmalarını kapsadığı gün gibi ortadadır. Böylelikle yurtsever aydınlarımızın özgürlüğü bir başka bahara kalmıştır.23.07.2012 Pazartesi
SAİT BALCI