Tecrit Hücrelerindeki 12 Aydın
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili ve Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay 1.100 gündür tutuklu. Balbay aynı zamanda 376 gündür tecrit hücresinde tutuklu. Mustafa Balbay Milletvekili olarak ise 272 gündür tutuklu. Nerden bakarsanız bakın tutukluluk cezaya dönüşmüş durumda. Hani AKP’nin ileri gelenleri ileri demokrasiye geçtiğimizi söylüyorlar ya işte Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın uzun tutukluluk süreleri çok ilerlemiş demokrasimize birer örnek teşkil ediyor. Adalete uzaktan Bakan Sadullah Ergin ise ne zaman tutukluluk süreleri ile ilgili Meclis de bir görüşme olsa hep yapılacak düzenlemenin diğer tutukluları da kapsar endişesi ile çekimser kalmanın arkasına gizleniyor. Deniz Feneri Davasında tutuklanan Zahit Akman, Zekeriya karaman, Mustafa Çelik, İsmail Karahan, İzzet Kurum ve Ali Solak’ın serbest bırakılması ile ilgili hiçbir sorun çıkmıyor. Fakat yandaş olmayanlarla ilgili uzun tutukluluk süreleri bir türlü halledilemiyor.
Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan, Durmuş Ali Özoğul, İbrahim Özcan, Serdar Öztürk, Sait Çakar, Fikret Emek, Coşkun Musluk, Semih Tufan Gülaltay, Doğu Perinçek, Levent Bektaş, Levent Göktaş Silivri’de tecrit hücresinde kalıyorlar. Uzun bir süreden sonra tek başlarına tecrit hücresinde kalan Mustafa Balbay’ın yanına Coşkun Musluk, Tuncay Özkan’ın yanına ise Sait Çakır verildi. Böylece Adalet Bakanlığı kendine göre hücrede tek başlarına kalan Mustafa Balbay ile Tuncay Özkan için yapılan protestolara bir nevi yanıt vermiş oldu. Hücrelerde iki kişi ve ya üç kişinin birlikte kalması tecrit cezasını hiçbir şekilde hafifletmez. Bu girişim siyasi iktidarı uzun tutukluluk sürelerinden dolayı da aklamaz. Bu kadar kamuoyunun baskısına rağmen siyasi iktidar, uzun tutukluluk süreleri ile ilgili olarak bula bula ancak bu çözüm yolunu bulmuş ise yazıklar olsun. Siyasi İktidarın bundan öte başka bir düzenlemeye de gideceği pek görünmüyor.
Yasalara göre tecrit hücreleri, cezaevinde disiplin cezası alanlara uygulanabiliyor. Sözünü ettiğimiz on iki aydın tecrit hücrelerinde disiplin cezasından değil siyasi iktidarı eleştirdikleri için kalmaktadırlar. Siyasi İktidarın ipliğini pazara çıkardıkları için kalmaktadırlar. Siyasi İktidar bırakın uzun tutukluluk süreleri ile ilgili düzenleme yapmayı Milletvekili seçilmiş olan Mustafa Balbay, Mehmet Haberal, Engin Alan ve BDP Milletvekillerini seçilmiş olmalarına rağmen içerde tutuyor. Seçilmiş olmasına rağmen Mustafa Balbay’ı tecrit hücresinde tutuyor. Hani nerde kaldı sizin ‘’Seçilmişleri atanmışlara kul etmeyiz’’ sözünüz? Yoksa bu sözünüz sadece AKP’den seçilmişlere yönelik midir? Sizin adaletinizin terazisi sadece AKP yandaşlarına duyarlıdır?
Adalet Bakanlığı bugün terazisin kefelerini herkese eşit tutmamaktadır. Bu yöndeki yoğun protestolar karşısında da her zaman yeni bahaneler uydurarak sıyrılmaktadır. Milletin tek başına iktidara getirmesi AKP’ye her konuda yine Milletin seçtiği vekillere zulüm yapmasını gerektirmez. Millet, AKP’ye meydanlarda terör estirsin diye oy vermemiştir. Siyasi İktidarın aklını başına alma zamanı gelmiştir de geçmektedir. Söz konusu Arap Ülkelerinde ki muhalif kanatların hakları konusunda üstün duyarlılık gösteren Başbakan, nedense kendi Ülkesindeki muhaliflere aynı duyarlılığın binde birini bile göstermiyor. Suriye’ deki muhaliflerin silahlandırılmasını bile savunan Başbakan Ülkesinde ki aydınların eleştirilerine tahammül dahi edemiyor.
Geçen Cumartesi günü Galatasaray önünden Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın hücreye konulmasının birinci yıldönümünde protesto yürüyüşleri düzenlendi. Nedim Şener ve Ahmet Şık için arkadaşları Taksimde bir araya geldi.29 Şubat günü aralarında Mehmet Güleryüz,Rutkay Aziz,Mehmet Aksoy,Bedri Baykam,Edip Akbayram,Tarık Akan,Ataol Behramoğlu gibi aydınlar bir araya gelerek ‘’sanat’a ve sanatçılara,yazarlara uygulanan baskıları’’ protesto ettiler.Siyasi İktidarın artık şapkasını önüne alıp düşünme zamanı gelmiştir.Siyasi iktidar, bunca zamandır ulusal basın üzerinde estirdiği terörü durdurmak zorundadır.Yok yere tutuklanan gazetecilerin,aydınların,akademisyenlerin özgürlükleri geri iade edilmek zorundadır.Tek başına iktidarlık, insan hakları ve hukuku çiğnemeyi gerektirmez.09.03.2012
SAİT BALCI