SURİYE’DE ESAT GERÇEĞİ
Suriye’de 2011 yılından bu yana devam etmekte olan iç kargaşa ortamı halen daha durulmuş değil. Ancak yeni gelişmeler var. Arap ülkeleri yalnız bıraktıkları Esat’ı yavaş yavaş kabul etmeye başladılar. Bu gelişme bile Suriye’de birçok dengenin yeniden kurulmasına neden olacak. Her şeyden önce bir defa Suriye’nin toprak bütünlüğü ön plana çıkacak. Bu gelişme bile başlı başına bölge barışı adına olumlu bir gelişmedir. Çünkü Suriye’ye istikrarın gelmesi demek, ülkemizin sınır güvenliğinin sağlanması demektir.
Aradan tamı tamamına yedi yıl geçti. Bu süre zarfında yüzlerce masum insan yaşamını yitirdi. Savaştan kaçan birçok Suriyeli de ülkemize sığındı. Hani Suriye boşaltıldı desem yeridir. Devlet Başkanı Esat’tan yana olanlar Suriye’de kaldılar. Muhalif olanlar ise Suriye’yi terk ettiler. Terk edilen bölgeler zaten teröristlerin cirit attığı bölgelerdi. Büyük Ortadoğu Projesini hayata geçirmek isteyen küresel güçler sağdan soldan devşirdikleri teröristleri Beşar Esat’ı devirmek için harekete geçirmişlerdi. Esat’ın devrilmeyeceği Rusya ve İran’ın Esat’ın yanında yer almasından zaten belli olmuştu. Küresel güçler ise bu öngörüyü algılayamadılar. Dolayısıyla Esat’ın kısa zamanda devrileceğini sandılar. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’ın bunca yıldır yıkılmayıp ayakta kalması, Arap Ülkelerinin de tavır değiştirmelerine neden oldu. Birleşik Arap Emirlikleri Büyükelçiliğini yeniden açtı. Tunus uçak seferlerini yeniden başlattı. Bahreyn Şam Büyükelçiliğini yeniden açtı. En son gelişme ise Tunus Devlet Başkanının mart ayındaki Arap Zirvesine Esat’ı davet etmesi oldu. Bu gelişmeler hiç kuşkusuz Esat’ın meşruluğunu kanıtlayan önemli adımlardır. Bu saatten sonra artık halen daha Esat’ın meşruluğunu tartışmak abesle iştigal anlamına gelir.
Geçtiğimiz yıllarda Beşar Esat’a kimyasal silah kullandığı ve bu nedenle meşruluğunu yitirdiği yalanları ile saldırılıyordu. Birleşmiş Milletler Heyetinden gelen gözlemciler Beşar Esat’ın kimyasal silah kullandığına dair bir kanıt bulamamışlardı ama başta ABD olmak üzere onunla birlikte hareket eden küresel güçler Esat’ı en çok bu konuda suçladılar. Bir ülkenin devlet başkanı kendi ülkesinin vatandaşlarına kimyasal silah kullanması elbette kabul edilemez. Çünkü kimyasal silah kullanmak insanlık suçudur. Ancak herhangi bir kanıt olmadan da Beşar Esat’ı suçlamak ve bu suçlama üzerinden meşruluğu tartışmaya açmak da doğru değildir. Beşar Esat’ın halkına karşı yapmış olduğu siyasi baskılar tartışılabilir. Halkına karşı uyguladığı şiddet tartışılabilir. Ancak bunun yöntemi onu gayri meşru yollardan iktidardan indirmek değildir. Beşar Esat iktidarının devam edip etmeyeceğine karar verecek tek yetkili organ Suriye halkıdır. Onun dışındaki tüm seçenekler demokrasi ile bağdaşmaz.
Her devlet kendi içindeki sorunları kendisi çözmelidir. Bu yaklaşım tarzı demokrasi ile yönetilen ülkelerin ortak özelliğidir. Yoksa her sorunu olan bir ülkeye dışarıdan müdahale etmek kargaşa ortamını doğurur. Bu durum seçilmiş devlet başkanlarının meşruluğuna gölge düşmesine neden olur. Dolayısıyla meşruluğu tartışılan devlet başkanlarının ülkesinde istikrarsızlık meydana gelir. İstikrarsızlık kargaşa ortamını körükler. Kargaşa ortamı da yine yüzlerce masum insanın yaşamını yitirmesine neden olur. 03.01.2019