BARIŞ, BÖLGE ÜLKELERİNİN GÜÇBİRLİĞİ İLE SAĞLANIR
Geçenlerde İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakiri ülkemizi ziyaret etti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’da İrak’ta resmi temaslarda bulundu. Basına yansıyan haberlere göre de Suriye ile resmi olmasa da alttan görüşmeler başlamış. Anlayacağınız komşularımız ile ikili ilişkilerde kıpırdanma yaşanmaya başladı. Bu gelişmeler hiç kuşkusuz son derece önemlidir. ABD ve onunla birlikte Ortadoğu’ya egemen olmaya çalışan işbirlikçilere de bir mesajdı
Son günlerde bölgemizde yaşanmakta olan bu gelişmelerden ABD’nin rahatsız olduğuna dair haberler de gelmeye başladı. Hiç kuşkusuz ABD’nin böylesi gelişmelerden rahatsız olma ihtimali son derece muhtemeldir. Çünkü ABD öteden beri ilk adı Büyük Ortadoğu Projesi ( BOP ) sonraki adı Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi’ni ( GÖKAP ) bir an evvel hayat geçirmek için çırpınıp duruyor. ABD bugüne kadar bu projenin Irak ayağını kısmen de olsa daha önce hayata geçirmişti. Şimdi sıra Suriye’dedir. Ancak ABD eski Başkan Obama son dönemlerinde Suriye konusunda Rusya’nın etkisi ile geri adım atmıştı. Rusya’nın Suriye üzerindeki etkinliği ise halen daha devam ediyor. Hatta Rusya bu ülkeye askeri alanda büyük destekler sağladı. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’ı düşmanlarına karşı güçlendirdi. Suriye’ye eskiden olduğu gibi yeniden hâkim olmasını sağladı. Devlet Başkanı Beşar Esat’ta Rusya’dan almış olduğu destekle eline silah almış olan sözde muhaliflere hak ettikleri dersi vermeye başladı. Rusya’nın Suriye’ye verdiği destek bu anlamda oldukça önemlidir. Biz PKK Terör Örgütü ile nasıl mücadele ediyorsak Suriye de kendi teröristlerine karşı mücadele ediyor.
ABD Suriye’yi bugün Irak gibi talan etmiş olsaydı sıra hiç kuşkusuz İran’a gelmiş olacaktı. Ancak ABD Suriye’yi tam olarak talan edemediği için sıra İran’a gelmedi. Aslında eski Başkan Obama İran’a bugüne kadar uygulanmış olan yaptırımları hafifleterek bir nebze de olsa İran’ı içten çökertemeye çalışmıştı. Ancak Obama’nın görev süresi yetmedi. Partisinin adayı Hillary Clington da seçilemeyince İran’a karşı uygulanan yaptırımların hafifletilmesi süreci de tıkandı. Yeni Başkan Trump da İran’a karşı uygulanan yaptırımların devam etmesinden yana tutum sergilemedi. Böylelikle İran’ı içten çökertme planı da suya düşmüş oldu. Ancak ABD’nin İran planı hiçbir zaman bitmez. Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi’nin başarı ile tamamlanabilmesi İran’ın parçalanmasına bağlıdır. Bu yüzden ABD’nin Suriye’den sonraki hedefi her zaman olduğu gibi İran olacaktır.
İran ve Suriye ile ilgili bu gelişmeler yaşanırken ebetteki ülkemizin pozisyonu da son derece önemlidir. Bu süreç devam ederken ülkemiz Astana Mutabakatına bağlı kalırsa sonuçta bu kısırdöngüden biz karlı çıkarız. Çünkü ABD İran, Irak ve Suriye birlikteliği karşısında hareket edemez hale gelir. Dolayısıyla bölgemiz üzerinde böl, parçala yönet projesi askıya uğrar. Ancak biraz önce de ifade ettiğim gibi ülkemiz Astana Mutabakatına sıkı sıkıya bağlı kalırsa bu süreci öylelikle aşabiliriz. Yok, eğer yarından sonra gerek İran, gerekse Irak ile başlamış olan diyalog süreci tıkanırsa gerisin geriye döneriz. Yani başladığımız yere döneriz. Bu yüzden muhakkak suretle bölge ülkeleri ile ilişkilerimizi daha da geliştirmek zorundayız. Hatta bugün resmi olarak da olmasa Suriye ile başlayan yeni süreci sağlıklı yürütemez isek bir çuval inciri heba ederiz. Sonuçta ABD’nin ekmeğine yağ sürmüş oluruz.
Ulus Devletler geliştirmiş oldukları akılcı politikalar ile ayakta kalabilirler. Bölgesel barışı da yaptıkları güç birliği ile sağlarlar. Eğer biz de ayakta kalmak istiyorsak ABD’nin arkasında körü körüne sürüklenip gitmememiz gerekir. Dertlerimizi sorunlarımızı kendi aramızda çözmemiz gerekir. Bizim ülke olarak güç birliğini sağlama konusunda yeteri kadar gücümüz var. Yeter ki başlayan sürec yabana atılmasın. Sonuçta kazanan bölge ülkeleri ile birlikte ülkemiz olacak. Kaybeden de ABD ile birlikte hareket eden işbirlikçi ülkeler olacak.31.08.2017
