ABANT GAZETECİLERİ
Fethullah Gülen Terör Örgütü’nün eski müritlerinden olan Nurettin Veren geçenlerde katılmış olduğu bir televizyon programında ‘’Abant toplantılarına katılan gazetecilere 2’şer 3’er bin dolar rüşvet verilirdi’’ dedi. Rüşvet alan gazetecilerin isimlerini açıklamadı ama bu toplantıya katılan gazeteciler kamuoyunda zaten biliniyor. Nurettin Veren’in açıklamalarından sonra sözü edilen bu gazetecilerden bir yalanlama geldi mi bilemiyorum. Bildiğim kadarı ile bu gazeteciler sessizliklerini koruyorlar. Belki de hiç ortaya çıkmayıp bu bilginin kamuoyunun gündeminden düşmesini beklerler. Sonrasında da hiçbir şey olmamış gibi kaldıkları yerden yollarına devam ederler. Bu tür gazetecilerin eğilimi genelde hep böyle oluyor.
Fethullah Gülen Terör Örgütü’nün düzenlemiş olduğu Abant Toplantılarına yine basında yer alan haberlere göre; Mehmet Altan, Ahmet İnsel, Nuray Mert, Aydın Engin, Nilüfer Göle, Ceyda Karan, Baskın Oran, Murat Belge, Asaf Savaş Akat, Cengiz Çandar, Ergun Babahan, Ömer Laçiner, Nazlı Ilıcak, Etyen Mahçupyan, Cengiz Aktar, Fuat Keyman, Eser Karakaş, Rober Koptaş, Oral Çalışlar, Tarhan Erdem ve Gülden Aydın katılmışlar. Hepsi de tanıdık gazeteciler değil mi? Sorsanız hepsi de demokrasi kahramanıdırlar. Ancak bir terör örgütünün önünde boyunlarını eğmişler. Bir de gazeteciyiz diye geçinirler.
Bu gazeteciler demek ki böyle çalışıyorlarmış. Hem çalıştıkları gazeteden hem de katıldıkları toplantılardan para alıyorlarmış. Gazetelerinden aldıkları maaş ile gazetecilik yapmaya çalıştıkları belli de bu toplantılardan aldıkları paranın karşılığı olarak ne yaptıkları pek belli değil. Rüşveti Fethullah Gülen Terör Örgütü’nden aldıklarına göre demokrasinin gelişmesine katkı sunuyor olamazlar. Zaten böyle bir niyetleri olsaydı bu tür toplantılara katılmazlardı. Hür iradeleri ile gazetecilik yaparlardı. Kalemlerini ülkenin çıkarları adına kullanırlardı. Demek ki bu gazetecilerin böyle bir niyetleri yokmuş. Kim bilir belki de Fethullah Gülen Terör Örgütü bu gazetecileri de kandırmıştır. Günümüzde artık kandırılmak bile moda oldu ya o yüzden. Cumhurbaşkanı Erdoğan öteden beri hep kandırıldım diyor. Eski Genel Kurmay Başkanı Necdet Bey bile geçenlerde günah çıkarttı. ‘’Milletimiz bizi affetsin’’ dedi. Şimdi bu gazeteciler de yarından sonra kalkıp bizi de kandırdılar derlerse hiç şaşırmayın. Dedim ya bu aralar kandırılmak moda oldu. Benim bile bazen kandırılasım geliyor.
Nurettin Veren’in bu açıklamalarından sonra en çok ne tuhafıma gitti biliyor musunuz? Bu toplantıların sonuç bildirgeleri hep Fethullah Gülen’in görüşlerini yansıtacak şekilde oluşurmuş ta bu çok tuhafıma gitti. Şimdi bu toplantıya katılanlar sıradan insanlar olmuş olsaydı bu durumu anlayabilirdim. Yani fikir yoksunu insanları bir araya getirip aşı yapıyorlar derdim. Oysaki bu toplantıya katılanlar ülkenin sayılı gazetecileri sayılırlar. Hal böyle olunca bu gazetecilerin üç aşağı beş yukarı fikir sahibi olduklarını sanıyorum. Öyle olmasaydı günlerce çalışmış oldukları gazetelerin köşelerinde makale yazamazlardı. Öyle değil mi? Her gün makale yazan bir gazetecinin bu tür toplantılarda söyleyecek bir fikri olması lazım değil mi? Yani bu gazetecilerin tamamı da Gülen’in fikrinin benimsiyor olamazlar. Öyle olsaydı zaten gazetecilik yapamazlardı. Bu gazeteciler fikirlerini kendilerine saklayıp sırf para uğruna bu toplantılara katılıyorlarsa söyleyecek hiçbir şeyim yok. Yine bu toplantılar da dilleri tutuluyorsa yine söyleyecek hiçbir şeyim yok. Eğer hal ve durum bundan ibaretse bu gazetecilere bir önerim var. Bugünden itibaren kendi düşüncelerini bir tarafa koyup bundan böyle yazdıkları yazıların başına ‘’Fethullah Gülen’in Görüşleridir’’ diye başlık atmalarını tavsiye ederim. Sanırım böyle bir başlık onlara çok yakışır. Hem böylelikle katıldıkları toplantı ile yazdıkları yazılara da uyum gelmiş olur. Ne dersiniz? Haksız mıyım? 17.08.2016