EGEMENLİK KİMİN?
TBMM Başkanı İsmail Kahraman, bugün milletvekillerine vereceği iftar yemeği davetiyesine TBMM’nin kurumsal kimliğini temsil eden TBMM yaldızlı logosundaki Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘’Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’’ sözünü bastırmamış. Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Özgür Özel’de haklı olarak TBMM Başkanı İsmail Kahraman’a verdiği bir soru önergesi ile açıklama istemiş. Ancak ben TBMM Başkanının bu soru önergesini yanıt vereceğini pek sanmıyorum. Eğer bu davetiye yanlışlıkla basılmış olsaydı İsmail Kahraman şimdiye değin çoktan yeni davetiyeleri bastırmış ve dağıttırmış olurdu. Ben de bu yüzden diyorum ki; İsmail Kahraman bu davetiyeleri bilinçli olarak bastırdı. Bu nedenle de şimdilik sessiz kalmayı tercih ediyor. Nasıl olsa yarın öbür gün bu konu da unutulup gidecek. Yani anlayacağınız gündem değişince davetiye işi de unutulacak. Böylelikle TBMM davetiyelerinden Atatürk’ün bu sözünü çıkarmış olacaklar. Bu da onların yanına kar kalmış olacak.
TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın davetiye krizini bir kenara koyup biraz geriye gidelim. 1950 seçimlerinde dönemin Demokrat Parti Genel Başkanı Adnan Menderes ‘’Yeter söz milletin’’ sloganı ile girdiği seçimlerden % 55.50 oy oranı ile iktidara gelmişti. Şimdi sırası gelmişken tam da burada bir tespit yapalım. Atatürk’ün ‘’Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ ’sözü ile Adnan Menderes’in ‘’Yeter söz milletin’’ sözü arasında bir fark var mıdır? Sonuçta her iki söz aynı kapıya çıkmıyor mu? Menderes örneğini kendilerine örnek aldıkları lider açısından veriyorum. Yoksa Atatürk asla Menderes ile kıyaslanamaz. Devam edeyim. Eğer halen daha cumhuriyet ile yönetiliyorsak ki öyledir, bu durumda egemenliğin ve sözün millette olmasının kime ne zararı vardır? Bugün İsmail Kahraman Atatürk’ün ‘’Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’’ sözünden rahatsız oluyorsa, Kahraman aynı zamanda Adnan Menderes’in ‘’Yeter söz milletin’’ sözünden de rahatsız olmuyor mudur? Bu durumda İsmail Kahraman’a egemenliğin ve sözün kim de olması gerektiğini sormamız gerekiyor. Umarım İsmail Kahraman’ın bu soruya verecek yanıtı vardır.
Egemenliğin kime ait olduğuna dair örnek vermeye devam edeyim. Cumhurbaşkanı Erdoğan meşruluğu tartışıldığı zamanlarda ne diyordu? ‘’Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’’ demiyor muydu? Yani Erdoğan gücünü milletten aldığını söylüyordu. Milletin oyları ile iktidara geldiğini ima ediyordu. Aynı zamanda Erdoğan her sıkıştığı anda da ‘’Millete gideriz’ ’diyordu. Demek ki Türkiye Cumhuriyetinde ‘’Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’’ sözü doğruymuş. Bugün iktidara gelenler de varlıklarını milletten alıyorlarmış. Milletin oyları ile iktidar koltuklarında oturuyorlarmış. Peki, o zaman TBMM Başkanı İsmail Kahraman kimin oyu ile milletvekili seçildi? İsmail Kahraman’ı son Osmanlı Padişahı sonuncu Vahdettin Paşa mı milletvekili seçti? Yoksa çöküş dönemine giren Osmanlı imparatorluğunu kuşatan işgal devletleri mi milletvekili seçti? Peki, İsmail Kahraman’ı TBMM Başkanı seçen milletvekillerini kim seçti? Türk Milleti seçmedi mi? AKP’ye oy verenler seçmedi mi? Yoksa AKP’ye oy verenler bir başka milletin vatandaşları da, bizim mi haberimiz yok? Yoksa yoksa ülkede seçim olmadı da, İsmail Kahraman’ı Cumhurbaşkanı Erdoğan milletvekili olarak mı atadı?
Şimdi işin özüne geleyim. Kendisini milletvekili seçen milleti tanımayan İsmail Kahraman’ın milletin vekili olması doğru değildir. Milletin seçtiği vekiller tarafından TBMM Başkanı olması da doğru değildir. Bu durumda İsmail Kahraman’ın TBMM Başkanlığından ve milletin vekilliğinden istifa etmesi gerekir. Milletini tanımayan bir insanın milletin vekili olamaz. Milletin seçtiği vekiller tarafından TBMM Başkanı olamaz. Bence İsmail Kahraman derhal istifa etmelidir. Hem de hiç vakit kaybetmeden hem milletin vekilliğinden hem de TBMM Başkanlığından istifa etmelidir. Böylelikle İsmail Kahraman anca kabul etmediği milletin sorumluluğundan kurtulabilir. Yoksa kendisini kabul etmeyen bir millet İsmail Kahraman’ı daha fazla taşıyamaz.15.06.2016
