KIBRIS, KIRK YILDIR TÜRK ASKERİNİN İŞGALİ ALTINDAYMIŞ.
12 Kasım Salı günü düzenlenen Sosyalist Enternasyonal toplantısına Güney Kıbrıs EDEK ( Sosyalist Demokratik Parti ) Başkan Yardımcısı Constantinous Efstathion bir mesaj göndermiş. Efstathion gönderdiği mesajda’’ Kıbrıs kırk yıldır 2’ye bölünmüş durumda. Türk Askeri yıllardır adayı işgal ediyor’ ’demiş. Peki, toplantı nerede yapılıyor? Cumhuriyet Halk Partisinin ev sahipliğinde Taksim Hilton Oteli’nde yapılıyor. Yani, Güney Kıbrıs Demokratik Parti Başkan Yardımcısı Efstathion, göndermiş olduğu mesajı toplantının nerede yapıldığını bile önemsemeden böyle pervasızca gönderebiliyor. Bu mesaj bu toplantıda aynı sorumsuzlukla okunabiliyor. Sanki çok doğal bir mesajmış gibi. Sanki Cumhuriyet Halk Partisi Sosyalist Enternasyonal’in üyesi değilmiş gibi. Sanki bu toplantı ülkemizde yapılmıyormuş gibi. Efstathion’un göndermiş olduğu mesajı basından öğrenince tüylerim diken diken oldu.
Efstathion’nun göndermiş olduğu mesaja bir yanıt verilip verilmediğini bir kenara koyuyorum. Öncelikle Kıbrıs’ta Türk Askerinin varlığına değineceğim. Hani bunları tekrar tekrar yazmaya çizmeye gerek yok ama bu kendini bilmez politikacılara da haddini bildirmek lazım. Türk Askeri’nin hangi koşullarda Ada’ya çıktığını anlatmak gerekiyor. Tarihlerini, barbarlıklarını doğru kanaldan öğrenmeleri gerekiyor. Pervasızca konuşmadan evvel önce aynaya bakmalarını öğretmek gerekiyor. Hani böylelikle belki Türk Ordusuna laf etmeden önce kendi atalarının yapmış olduğu katliamları öğrenirler. Öğrenirler de hem Türk Ordusundan hem de Türk Milletinden özür dilerler. Ancak Efstathion’a haddini bildirmediğimiz müddetçe bırakın özür dilemeyi daha da küstahlaşacağından emin olabilirsiniz.
Türk Askeri,1974 yılında Rumların, Kıbrıs’ta Türk toplumuna yapmış oldukları sistematik katliamlar neticesinde çıkmıştır. O zamanlarda Ada’da Rum ve Türk Toplumu birlikte yaşıyorlardı. 1974 yılına kadar her iki toplumun arasına savaş mihrakları girmemişti. Bu tarihten itibaren 15 Temmuz da Kıbrıs’ta Başpiskopos Makarios’a Nikos Sampson tarafından darbe yapılıyor. Bu darbe aynı zamanda sistematik olarak Türk Toplumuna yapılmakta olan katliamların daha da şiddetleneceği anlamına geliyordu. Bunun üzerine Bülent Ecevit iktidarı, Kıbrıs Barış Hareketini gerçekleştirdiler. Türk Ordusu da o günden bu yana Kıbrıs’ta Türk Toplumunun güvenliğini sağlamak üzere bulunuyor. İşin aslı da faslı da bundan ibarettir. O yıllarda Birleşmiş Milletler Örgütü, Türk Toplumunu Rumlara karşı koruyabilmiş olsaydı belki bugün halen Kıbrıs’ta her iki toplum barış içinde birlikte yaşamaya devam ediyor olacaklardı. Ancak ne yazık ki Rumlar, Osmanlı İmparatorluğunun İngilizlerle yapmış oldukları antlaşmanın bitmesine sekiz sene kalması ile birlikte Türk Toplumunu adadan atmak için sistematik katliamlar düzenlemişlerdir. Amaç, Türk Toplumunu korkutmak ve Ada’ya tek başlarına sahip olma içgüdüsüdür. Ancak bu hareket başarıya ulaşamamıştır. Bülent Ecevit’in başında olduğu Türk Hükümeti bu oyunu bozmuştur. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı düzenlenerek Türk Toplumunun Ada’da güvenliği teminat altına alınmıştır.
1974 yılından bu yana Rum kesiminin güttüğü kin ve nefret halen bugünlere kadar gelmiştir. Kıbrıs Davasının unutulmaz Cumhurbaşkanı merhum Rauf Denktaş, Kıbrıs Türk Cumhuriyetini ölümüne kadar savunagelmiştir. Ancak AKP İktidarı, Avrupa Birliği hayali ile Rauf Denktaş’ı son günlerinde pasifize ederek ver kurtulcu Mehmet Ali Talat’ı Cumhurbaşkanı yapmış ve Birleşmiş Milletlerin arabuluculuğunda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne ödün vermeye zorlamıştır. Nitekim Kıbrıs Rum Kesimine verilen ödünler ne Ülkemizi Avrupa Birliğine yaklaştırmıştır ne de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini Avrupa Birliğine alınmasını sağlamıştır. Aksine süreç sonunda Kıbrıs Rum kesimi Avrupa Birliğine alınmıştır. Dolayısıyla AKP iktidarı da bu süreçten avucunu yalamıştır. Böylelikle yılardan beri Kıbrıs Davasının mimarı olan Rauf Denktaş’ın haklılığı bir kez daha kendini göstermiştir. Bu süreçten yenik ayrılan AKP İktidarı ne yazık ki bugünlerde yeniden Kıbrıs konusunda yeni adımlar atmaya hazırlanıyor. Mısır, Tunus ve Suriye politikasında uyguladığı dış politikaların iflas etmesinden hala ders almayan siyasi iktidar, şimdi Kıbrıs konusunda nasıl bir politika izleyeceğini yakında hep beraber göreceğiz. Geçmişte uyguladığı Kıbrıs politikalarından ders alıp almadığını göreceğiz.
Cumhuriyet Halk Partisinin üyesi olduğu Sosyalist Enternasyonal’ın İstanbul toplantısında Sosyalist Demokratik Parti Başkan Yardımcısı Constantinous Efstathion’un küstahça gönderdiği mesaja yanıt vermemesini geçtim. Çünkü bu ayrı bir mesele ve ayrı bir yazı konusudur. Okurlarım, Sosyalist Enternasyonal ile ilgili geçmiş yazılarımı hatırlayacaklardır. Benim burada asıl önem verdiğim durum, yürütmenin başında olan siyasi iktidarın da bu mesaja nasıl tepki verdiği ile ilgilidir. Siyasi iktidarın bu mesaja sessiz kalması yeniden ele alınacak Kıbrıs meselesinde de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni savunmasız bırakacağı anlamına geldiğini şimdiden sizlerle paylaşmak isterim.25.11.2013
SAİT BALCI